Birikmiş KDV iadeleri konusu açık değil!...
Türkiye’nin KDV sistemine 1985 yılında geçtiği malum.
Aradan geçen yaklaşık 33 yıl boyunca sistemle çok oynandı. Özellikle KDV istisna ve muafiyetlerinde çok düzenlemelere gidildi. Tabii KDV oranları çok değiştirildi.
Gerçekten bunun bir istatistiği çıkarılsa sistemin ne kadar işlerlikten uzaklaştığı görülür. Oysa KDV sistemlerinin evrensel esasları var. İthalatta, üretilen malın alıcısına tesliminde veya hizmetin alıcısına yapılmasında KDV hesaplanıyor. Hesaplanan bu KDV üzerinden o güne kadar tüm girdiler veya alımlar için daha önce ödenmiş olan KDV indiriliyor. Arada ödenmesi gereken fark KDV varsa vergi dairesine yatırılıyor. Ödenecek vergi çıkmazsa ilkesel olarak bu KDV gelecek döneme devrediyor ve o ayın hesaplanacak KDV’sinden indiriliyor. Özellikle istisnalarda uygulanan düşük oranlara bağlı olarak girdi ve alımlara ilişkin olarak daha önce ödenen ve indirim konusu yapılamayan KDV’nin firmaya iade edilmesi gerekiyor.
Bu arada sistemin evrensel kuralı ve işleyişi gereği olarak ithalatta KDV alındığı için ihracat yapan ülkenin firması, KDV hesaplamadığı gibi daha önce tüm girdileri ve alımları için ödediği KDV’nin iadesine hak kazanıyor.
İşte yukarıdaki iki esas duruma bağlı olarak firmaların Maliye’den KDV iade alacakları ortaya çıkıyor. Bu rakamın 150 milyar liraya ulaştığı biliniyor. Dilerseniz, hala eski para ile ifade ve hesaplama alışkanlığı olanlar için söyleyelim, bu tutar 150 katrilyon lirayı buluyor.
Bunun anlamı şu: firmaların Maliyeden olan bu alacağı nedeniyle üzerlerinde çok ciddi finansman yükü oluşuyor. Bir yandan alacağınız var, bir yandan da başka adlarla vergi ödemeye ve hatta hala KDV ödemeye devam ediyorsunuz.
Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, iş dünyasına yakın ve onları dinleyen birisi olarak uzun süreden beri bu konunun üzerinde çalışmalar yaptığı biliniyordu. Sessiz sedasız ve çok da ilgili çevrelerle paylaşmadan KDV ile ilgili çeşitli düzenlemeler içeren kanun tasarısı 27 Şubat 2018 günü TBMM’ye sevk edildi. Yüce Meclis de üzerine düşeni yapıp tasarıyı derhal Plan ve Bütçe Komisyonu'na sundu ve sonuçlandırdı. Yakında bu düzenlemeleri Resmi Gazete'de okuyor olacağız.
İşte söz konusu tasarının 17. maddesiyle KDV Kanunu'na geçici 39. madde ekleniyor.
Bu düzenleme ile firmaların Maliye’den olan ve bugün itibariyle 150 milyar liraya ulaştığı belirtilen KDV alacaklarının iade ve mahsubunda yeni bir düzenleme yapılıyor.
Böylece Maliye KDV borçlarını çeşitli yollarla tasfiye etmeyi ve hatta firmaları rahatlatmayı amaçlıyor.
Peki söz konusu düzenleme rahatlama sağlayacak mı bakalım.
Çok ustada formüle edilen maddeyi okurken anlamak zor ama tercümesi şu:
- Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle henüz iade edilmemiş KDV tutarları için bu yıl herhangi bir şey yapılmayacak.
- Söz konusu indirilemeyen KDV tutarı 31 Aralık 2018 tarihine kadar bekletilecek ve dolayısıyla yılın sonunda iade tutarı her halukarda 150 milyar lirayı çok aşacak.
- Bu iadesi istenen tutar 31 Aralık 2018 tarihinde vergi usul hükümleri çerçevesinde ayrı bir geçici hesaba alınacak.
- Maliye Bakanlığı geçici hesapta izlenen ve iadesi ya da mahsubu beklenen KDV’nin tasfiyesini farklı şekillerde yapabilecek.
Peki Maliye söz konusu 150 milyar lira KDV iade borcunu nasıl tasfiye edecek. Kanunda buna ilişkin düzenlemeler var.
Her şeyden önce Maliye Bakanlığı iadelerde bütçe imkanlarını dikkate alacak ve zamana yayabilecek. Bu konuda sektörlere, işletme büyüklüklerine göre ayrım yapacak.
Maliye, mükellef grupları veya firmalar itibariyle yaptığı ayrıma bağlı olarak iade konusu KDV’nin kaynağına göre;
- Kısmen veya tamamen iade edebilecek.
- KDV borcunun tutarına ve diğer durumlara göre vergi dairesine olan borçlarına mahsup ettirebilecek.
- Bazı mükellef grupları için gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmasına izin verebilecek.
- Yukarıda sıralanan yöntemlerin yetersiz kalması durumunda KDV’nin kaynağına göre vergi inceleme dışındaki yöntemlere başvurup iadeyi yapabilecek.
Söz konusu KDV iadesine ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki veriliyor.
Öte yandan madde metninde yer alan son fıkra ile de bir sınırlama getiriliyor. Maliye tarafından uygun görülen yöntem veya yöntemleri talep etmeyen mükelleflere, daha sonra hiçbir şekilde indirim ve iade yapılmayacağı, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet olarak dikkate alınmayacağı belirtiliyor. Bu düzenleme de galiba unutulan veya unutturulan iade kısmı için getirilmiş.
Sözün özü şu: 2018 yılında herhangi bir iade, mahsup veya indirim yok. Her halukarda 2018 sonu beklenecek. 2019’dan sonra da bütçe imkanları dikkate alınacak. Kaldı ki şablon ve genel bir uygulama olmayacak. Sektör ve firma büyüklükleri dikkate alınarak ayrım yapılacak. Doğal olarak iadesi istenen KDV için herhangi bir faiz vs. söz konusu olmayacak. Sadece konu şimdilik gündemden düşürülmüş olacak ve galiba “bu pilav daha çok su kaldıracak!...