Biri bizi gözetliyor
Yatırım gurusu olarak adlandırılan ünlü uluslararası yatırımcı Jim Rogers, CNBC-e’ye verdiği röportajda bir süredir Türk ekonomisinde garip bulduğu gelişmeler olduğunu ve Türk Hükümeti’nin insanların garipsediği şeyler yaptığını söylerken, şimdi ise birilerinin bazı şeylerin farkına vardığını ve Türkiye'de işlerin daha iyiye gittiğini dile getirmesi bana göre haftanın en ilginç olaylarından biriydi.
Rogers, “Türkiye'nin birçok avantajı var ve tarih boyunca da her zaman böyleydi. Türkiye harika bir konuma ve akıllı insanlara sahip, bu yüzden umalım ki işler şimdi doğru olsun” derken, gelişmeleri ne denli yakından takip ettiğini ve Türkiye’yi ne denli önemsediğini de belli etmiş oldu.
Öte yandan Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini %3,1'den %3,6'ya çıkartarak Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri olumlu olarak değerlendi. Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda Türkiye ekonomisinin bu yıl %3,6 ve gelecek yıl %2,7 büyümesinin beklendiğini belirtirken, nisan ayındaki tahminlerini yülseltmiş oldu. Önceki raporda 2024 için %3,1, 2025 için %3,2 büyüme öngörülmüştü.
Yabancı yatırımcılar da bizi gözetliyor
Türkiye’yi takip edenler sadece IMF veya Jim Rogers gibi yatırımcılar ile kısıtlı değil elbet. Bizi gözetleyenler arasında yabancı yatırımcıların olduğunu son iki haftada yaşadığımız gelişmeler ortaya koydu. Bu haberlerin en önemlisi şüphesiz Çinli araç üreticisi BYD’nin Türkiye’ye gerçekleştireceği yatırım müjdesi oldu.
Çok uzun yıllardan beri ülkemize böylesi büyük bir yatırımın gelmemesi bir yandan moralleri bozarken, diğer yandan doğrudan yatırım ümitlerimizi de gitgide kaybetmemize sebep olmuştu ki, tam bu esnada BYD ile Sanayi Bakanlığı’nın yatırım anlaşması imzalaması moralleri yükseltti. BYD tarafından yapılan açıklamalar yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım ve yılda 150 bin elektrikli hibrit otomobil üretimi gerçekleşeceğini gösteriyor.
Ardından yine bir diğer otomotiv şirketi SWM Motor’da Türkiye’de üretim yapacağını kamuoyu ile paylaşarak başvuruda bulundu. Türkiye’de yapacakları yatırımla yılda 50 binden fazla araç üretmeyi hedefleyen şirket, hibrit, elektrikli ve ticari araç üreteceğini belirtti.
SWM Motor bir İtalyan şirketi. Ancak şu anda tüm üretimini Çin’de gerçekleştirir durumda. Otomotiv sanayicilerinin ve özellikle Çin’li üreticilerin Türkiye’ye doğru üretim kaydırmalarının en önemli nedenleri arasında Türkiye’de üretilen araçların Gümrük Birliği nedeniyle batı ülkelerine gümrük vergisinden muaf bir şekilde satılabilir olması gelmekte.
Yanı sıra ülkemize Çin menşeli araçların ithalatında ilave vergilerin artması da bir sebep olarak görülebilir. Doğrudan Türkiye’de üretim yaparak ülke pazarımıza satış yapma oranını yükseltmek bu markalar için bir hayli cezbedici. Otomotivde önemli bir know-how’a sahip bir ülke konumuna geldiğimizi de unutmamak gerekiyor.
Yine olumlu bir gelişme ise Ticaret Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği Yurt Dışı Yatırım Anketi’nin sonuçları idi. Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında gerçekleştirdikleri 2 bin 146 yatırımın sermaye pozisyonu 57.9 milyar dolar olarak tespit edilirken, yatırımların 1.285’i batı ülkelerine gerçekleştirildi. Avrupa’nın ikinci en büyük apron otobüsü üreticisi BMC’nin Suudi Arabistan’a ihracatı da eminim dünya tarafından izlendi ve takdir gördü.
Yatırımcının ama kriteri ‘istikrar’
Bir yanda ülkemizdeki gelir dağılımı dengesizliğini, yüksek enflasyonu, yeni vergileri, yüksek faizleri ve reel sektörün krediye ulaşmasındaki güçlükleri neredeyse her gün konuşurken; öte yandan ne oldu da yabancı yatırımcı ülkemize ilgi duymaya başladı diye düşünmeden edemiyor insan. Bu durum elbette bir paradoks.
Belirttiğim olumsuzlukların devam ettiğini ve bir süre daha süreceğini piyasalar da kabul etmiş durumda. Ancak bir yıl önceye göre bugün en önemli farkın bir ekonomik reçete ile çizilmiş olan rotanın olması ve bu programa kararlı bir şekilde sadık kalınması gösterilebilir.
Dünyada halen yatırım yapılabilecek ciddi bir likit fazlası mevcutken, 2018 yılından beri pastadan neredeyse hiç pay alamamış olmamız üzüntü verici idi. Ancak gelinen noktada elde edilen istikrar, henüz rakamlara tam olarak yansımasa da yabancı yatırımcılar tarafından karşılık bulmaya başlamış oldu. İstikrar yatırımcılar için her zaman en önemli kriter olmuştur. Hepimizin temennisi bu kararlılığın sürmesi, hal böyle olunca ülkemize önemli ölçüde doğrudan yatırımcı da eminim ki zaten gelecektir.