Biri artık gerçeği söylemeli…
Belçika’nın liberal partisi Mouvement Réformateur (MR) Başkanı Georges-Louis Bouchez, “Biri artık gerçeği söylemeli” diyerek, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin “bir efsane olduğu”nu ileri sürdü. Bouchez, “Ne Almanya ne de Fransa, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini kabul edebilir.
Bu bir efsane hâline geldi. Türkiye’ye AB üyeliğinin bir efsane olduğunu söylemenin demokrasi açısından daha dürüst bir yaklaşım olacağına inanıyorum. Belki bir gün Fransa vatandaşlığına geçerek benim Fransa cumhurbaşkanı olmam, Türkiye’nin AB üyesi olmasından daha büyük bir olasılığa sahip” dedi. Bu sözlerin sahibi, AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in de üyesi olduğu MR’in başkanı Bouchez…
Uluslararası Genç Liberaller Komisyonu Brüksel Bölgesi Temsilcisi Nima Hairy tarafından geçtiğimiz günlerde Brüksel’de düzenlenen “Türkiye Seçimlerinde Uçurumu Kapatmak” başlıklı panelde konuşan Bouchez’nin söylediklerini video kayıtlarından bir kez daha dinledim. Türkiye’deki seçimlerin Avrupa ülkeleri ve Amerika’daki yansımalarını değerlendiren Bouchez, “Korkarım, Türkiye’deki durum, Macaristan’daki duruma benziyor.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Tablo Macaristan’daki gibi olabilir ve Erdoğan iktidarda kalabilir. Türkiye’deki seçimlere karışamayız ama Türkiye’de olanlar Türkiye ile AB ilişkilerine etkileyebilir. AB ve ABD, seçimlerden sonra en kötü senaryoya karşı hazırlıklı ve tetikte olmalı.
Seçimleri yakından izlemeli, seçimleri kim kazanırsa ona saygı duymalı. Erdoğan iktidarının Avrupa, Rusya, Çin ve Afrika’yla ilişkilerini doğru bulmuyorum. Son olarak seçimlerden sonraki durum, özellikle NATO içinde önemli rol oynayan Türkiye’deki ordunun konumu ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş bizim için önemli olabilir.
Türkiye’nin NATO’daki varlığının devam etmesi gerekiyor. Avrupa’nın da NATO’yla bağları olan kendine ait bir ordusunun olması gerekir” diye konuştu. Helsinki 1999 Zirvesi’ni hatırlatarak AB ile Türkiye ilişkilerini değerlendiren Bouchez, “Önce Türkiye, AB'ye girmek istedi.
İki taraf arasında ortada bir tartışma yokken AB’nin Türkiye’nin üye olabileceğini söylemesi Avrupa’nın bir hatasıdır. Her zaman Avrupa değerlerinden ve insan haklarından bahseden Avrupa, otoriter ülkelerle sürdürdüğü müzakerelerin başarısızlığından ders çıkarmalı.
Otokrasi, demokrasideki eksiklik, gazetecilerin özgürlüğünün kısıtlanması, Rusya ve Çin’le işbirliği nedenleriyle Türkiye’nin AB’ye girmesi imkânsız. Türkiye'ye AB üyeliğinin bir efsane olduğunu söylemenin demokrasi açısından daha dürüst bir yaklaşım olacağına inanıyorum.
Belki bir gün Fransa vatandaşlığına geçerek benim Fransa cumhurbaşkanı olmam, Türkiye'nin AB tam üyesi olmasından daha büyük bir olasılığa sahip. Türkiye İstanbul’dan ibaret değil, ülkede birçok küçük kasaba ve köy var. İnsanlar aynı eğitim düzeyine sahip değil. Türkiye, bizim için önemli. Çünkü mültecilerin Avrupa’ya girişini engelliyor” dedi.
Kızıl Danny’den Bouchez’e
Bouchez, alıştığımız politikacı profiline hiç uymuyor. 37 yaşında olmasına rağmen 27 yaşında Valon Bölgesi’nden milletvekili seçildi ve 33 yaşında Belçika Senatosu’nda görev yapmaya başladı. Beş yıldır da liberal parti MR’in başkanlığını yürütüyor. Sivri çıkışları ve sıradışı yaptıkları ile tanınan Bouchez, geçen yıl “Cesaret Eden Kazanır: Özel Birlik” adlı televizyon programına yarışması olarak da katıldı. İkinci bölümde elendi…
Avrupa Parlamentosu’nun gelmiş geçmiş en renkli isimlerin başında Daniel Cohn-Bendit (Kızıl Danny) gelir. Türkiye ile AB ilişkilerinin en yoğun olduğu dönemde AP’de görev yapan Cohn-Bendit, 1968 kuşağının öğrenci önderlerinden biri. İzlediği sert siyaset ve saçlarının renginden dolayı Kızıl Danny (Dany le Rouge) adıyla ünlü oldu.
Kızıl Danny’nin AP’de görev yaptığı 2004- 2014 yılları arasında Türkiye-AB ilişkilerinin de en sıcak dönemiydi. Türkiye’nin AB üyeliğine AP’de bütün milletvekillerinin her dilde “evet” yazan yazıları kaldırmalarının da öncülerinden biriydi Kızıl Danny. Türkiye ile AB ilişkileri Kızıl Danny’den Bouchez’e kadar geldi…