Biraz altın, biraz dolar
Serhan YENİGÜN / FİNANSİNVEST
Yılın son günlerinde hacimlerin düşmesiyle normal zamanlarda göz ardı edilebilecek gelişmelerin sert fiyat hareketleri getirmesi bekleniyordu. Ancak, Merkez Bankası Başkanı'mızın da ifade ettiği gibi "istisnai" günlerde olmamız bu volatilitenin tahmin edilenden bile daha fazla olmasına, bazı varlıkların uzun dönem trendlerini değiştirmelerine ve bazılarının da tarihi rekorlarını yenilemelerine neden oldu. Olanları biraz daha da somutlaştırırsak, ons altın fiyatları üç yıllık yükselen trendinin altına gevşedi, Dolar/TL 1,91'e yakın olan rekor fiyatını aşarak önceki gün 1,92'ye yükseldi, gösterge bileşik faiz ise dün iki yılın zirvesini test etti.
Aslında bütün bu piyasa hareketlerinin temel nedeni, fiyatları bu seviyelere çok yaklaştıran Avrupa borç krizinin artçı sarsıntıları oldu. İtalya'nın iki günde 20 milyar euro borçlanma ihalesine çıkması, gelen talebin ihaleleri karşılamaya yetmesine rağmen Avrupa Merkez Bankası tarafından geçtiğimiz hafta bölge bankalarına verilen 489 milyar euro krediye göre çok sönük kaldı. Yüksek faizli İtalya tahvillerinin deyim yerindeyse kapış kapış gitmemesi, 2012'de artacak olan itfaların nasıl finanse edileceğine dair soru işaretleri yarattı. Avrupa Merkez Bankası'nın bilanço büyüklüğünde yaşanan artış ve bunun euro arzının da artacağına yorumlanması ise zaten baskı altında olan euronun hızla değer kaybetmesine neden oldu. Küresel para piyasalarını da etkileyen bu gelişmeler euronun zayıfladığı, buna karşılık doların değer kazandığı bir piyasa getirirken dolar ile ters korelasyon gösteren ve zaman zaman birbirini ikam eden varlıklara ise satış getirdi. Böylece, sakin geçmesi beklenen yılın son günlerinde altın fiyatlarının sert bir değer kaybı yaşayarak üç yıldır süren yükselen trendinin teknik desteğini aşağı kırdığını gördük. Jeopolitik risklerin altına talep yaratmadığı, dünyanın önder ekonomilerinden bir veya birkaçında yüksek enflasyon endişesi ve buna karşı korunma ihtiyacının hissedilmediği ve güvenli liman talebinin dolara yöneldiği bir dönemde Eylül ayında 1900 dolar olan altının Aralı ayının son günlerinde 1500 dolara gerilediğini gördük.
Döviz cephesine baktığımızda ise, doların küresel para piyasalarında değerlenmesi ile gelişmekte olan ülke para birimlerinde görülen zayıflığın TL'de de etkili olduğunu ve dolar/TL kurunun Çarşamba akşamı itibarıyla 1,92 seviyesinin üzerinde yeni bir rekor seviyeyi test ettiğini gördük. Avrupa'da devam eden kriz ve çözümsüzlük ortamında Avrupa Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine devam ettiği, güvenli liman talebinin dolara yöneldiği ve euronun toparlanamadığı bir konjünktürde doların, TL karşısında 2 TL seviyelerini de test edebilmesi mümkün. TCMB'nin mesajlarından görünen ise, TL'nin savunulması sürecinde kur veya döviz sepeti seviyelerinden çok TL'nin diğer gelişmekte olan ülke para birimleri karşısındaki göreceli performansı dikkate alınacak. Bu nedenle, doların tüm dünyada değer kazandığı ve 2012'nin ilk aylarında daha fazla değerlenme potansiyeli bulunan bir dönemde yatırımcıların döviz karşısında alınan TL ve USD veya TL karşısında alınan altın yatırımlarını çok daha yakından takip etmeleri gerekecek.