Bir yılsonu hayali: Dünya için üreten ülke olmak
Dünyada gelişmelere baktığımızda araştırmalar önümüzdeki dönemde 2 milyar yeni tüketicinin gündeme geleceği tahminini yapıyor. Kentleşmeye ve nüfus artışına bağlı olan bu yeni tüketici için ucuz ve kaliteli üretim konusunda bizim gibi bazı Gelişmekte Olan bazı ülkeler devreye girmeye başladılar. Bizde bu yolda geri kalmamak için hem insanımızın emeğini değerli kılacak uygun eğitimi, hem de bizi rekabet içinde tutacak yeni üretim modelinin arayışını yeni yılla birlikte başlatmalıyız.
Dünya nüfus araştırmaları önümüzdeki on-onbeş yılda bugünkü dünya nüfusunun yüzde 25'i oranında 2 milyara varan yeni tüketicinin devreye gireceğini ortaya koyuyor. Aynı dönem dünyada yoğun bir kentleşmenin de yaşanacağı da araştırmalarda ortaya konuluyor. Ve bu yeni kentleşen nüfusun ucuz ve kaliteli ev aletlerine, ulaşım araçlarına ihtiyaçları olacağı, tarımsal ürün ve gıda ihtiyaçlarının da artacağı üzerinde duruluyor.
Dünyadaki bazı ülkeleri bu yeni trende dayalı olarak bir yandan tarımsal alanda reformlarla, daha yüksek verim ve gıda sektöründe yenilikler yönünde çalışmalar yapıyorlar. Bir yandan da ucuz teknolojik ürünlere yöneliyorlar. Daha düne kadar orta sınıf tüketicileri için erişilmez fiyatlarda olan buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ev aletleri ve otomobil fiyatlarını yeni ve inovatif değişikliklerle hızla aşağıya çekebilecek üretim modellerine geçiyorlar. Kentte konut sahibi olmayı da yine eskinin kira ödemesine denk aylıklarla, bu yeni orta sınıf insanına sunacak modeller geliştiriyorlar.
Hindistan bu alanda önemli başarılar elde eden bir ülke. 100-150 dolara satılabilen çekirdek ailenin kullanabileceği buzdolabı çamaşır makinesi üretiminde büyük sayılara ulaşmış durumdalar. Aynı şekilde 1000-1500 dolara satılabilen otomobil üretimini de gerçekleştiriyorlar.
Çin'de de buna benzer gelişmeler söz konusu. Orada da yeni kentliler ve orta sınıf kesesine uygun yeni model arayışları var.
Peki, bu trendte bize düşen ne?
Biz, öncelikle bu trendte ülkemizde kentleşme eğilimini iyi saptayıp, yurt içinde neler yapmamız gerektiğini düşünmeliyiz.
Toprak emekçilerinin topraktan boşanıp kentlileşirken öncelikle onları, sanayi ve hizmet sektörü için üretici kılacak eğitimi nasıl verebileceğimizi araştırıp, sistemleştirmeliyiz. Bir yandan onların boşalttığı tarımsal alanda üretimin verimini artıracak yeni tarımsal üretim modellerini, pazarlama modellerini geliştirmeliyiz. Böylece tarımsal verimimizi bu alandaki azalan nüfusa karşı koruyabilmeli hatta geliştirebilmeliyiz. Bir yandan bu insanları sanayi ve hizmet sektörünün emekçileri yaparak, tarımdaki katma değerlerinin sanayide 5 kat, hizmet sektöründe 7 kat artmasını sağlayacak eğitim modelini yaratmalıyız. Günlük sorunlara takılıp kalmadan yeni ve yaratıcı modelleri hayata geçirecek ortak aklı yaratmalıyız…
Bunun yanı sıra yakın coğrafyamız ve dünyanın diğer ülkeleri için tarım ve sanayi alanında neler üretebileceğimizi saptayıp, tarım-hayvancılık ve sanayide dış talebe uygun yapabileceğimiz üretimi saptayıp, ona uygun yatırımlarla, toprakta ve sanayide üretimimizi verimli ve sürekli kılmalıyız.
Bu düşüncelerim bir yılsonu hayali olarak görülebilir. Ancak, bilinmelidir ki dünyada bizimle aynı safta Gelişmekte Olan Ülkeler arasında bu üretimi hayal olmaktan çıkarıp hayata geçirmekte olan ülkeler var. Ve onlar üretimlerinin ilk meyvesini toplamaya başladılar bile. Biz niye onlarla aynı yarış içinde yer almayalım? "Balkanlardan Avrasya'ya en iyi sanayi ve tarımsal alt yapıya sahip ülkeyiz" söylemimizin sözde kalmayıp sonuç yaratması için bu yılsonu ütopyasını, hayalini sonuçlandıracak adımları, yeni yılla birlikte atmaya başlamalıyız…
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar