Bir varmış, bir yokmuş...
Finansal piyasalarda, geçtiğimiz hafta genelinde eğemen olan eğilim ile bu haftanın ilk iki gününde yaşananlar arasında büyük bir farklılık var. Bu sonuçta AB ülkelerinde devreye giren banka kurtarma paketleri belirleyici olmuş gibi görünüyor. Sormak gerekiyor herşey düzeldi mi? Yanıt oldukça net hayır hiçbir şey düzelmedi sadece günün kurtarılması pahasına olumsuzluğa sebep olan sorunların büyümesine ve gözardı edilmesine izin verildi. Algılama farklılaşsa bile kredi krizi derinleşmeye devam edecek.
Batma eşiğine gelen mali sektöre önemli boyutta hem sermaye aktarır ve sınırsız likidite sunar hem de bankalar arası işlemleri devlet güvencesi altına alır iseniz kısa vadede bu iş koluna ilişkin algılamalar farklılaşır; Bankacılık hisselerinde aşırıya kaçan yükselişler yaşanır ve genel bir eğilimmiş izlenimi yaratabilir. Buna rağmen AB bölgesi bankaları arasındaki para piyasası faizlerinde yaşanan gerilemenin 26 baz puanla, başka bir deyişle çeyrek puanla sınırlı kalması düşündürücüdür. Ayrıca her ülkenin kendi başının çaresine bakma durumunda kalması da geleceği olumsuz etkileyen önemli unsurlardan biridir, kurtarma paketinin AB standartlarına aykırılığı da dikkate alınması gereken bir konudur.
Yaklaşık bir yıldır tahrip gücü artan küresel kredi krizi özellikle büyük tasarruf stoğuna sahip olan ekonomileri daha yoğun şekilde etkilemiş, ortaya çıkan güven bunalımı önceliklerle birlikte herşeyin değişmesini zorunlu kılmaya başlamıştır. Bu durum sürpriz veya tesadüf değildir; küresel eğilimlerin, söz konusu bölge üzerindeki etkisinin doğal bir sonucudur ve orta vadede tasarruf stoğunu eritmeye devam edecektir. Söz konusu bölge sanayi ürünleri konusunda uzmanlaşmış ve soğuk savaş sürecinde hem refah düzeyini istikrarlı bir şekilde artırmış hem de büyük bir tasarruf stoku üretmeyi başarmıştır. Fakat 1980 sonrasında bu durumunu korumayı başaramamıştır. Sanayi ürünlerinden yarattığı katma değer düzenli olarak gerilemiş, durumu telafi edecek yeni uzmanlık alanları yaratmamış, tasarruf konusunda akım ve stok sorunlarının oluşması ve büyümesini engelleyememiştir. Faaliyet dışı gelir yaratmak adına tasarruf stokunu da etkin bir şekilde değerlendirememiştir; Asya ve Rusya krizlerinde uğradığı kayıplar için kurtarma paketi gerekmemiş olsa bile bugünkü durumları iyice kırılganlaşmıştır. Mevcut tablo gerek küresel gerekse bölgesel düzeydeki olumsuzlukların sonucudur; tasarruf konusunda akım ve stok problemleri daha hızlı bir şekilde büyümek durumunda olacaktır. Zira akım ve stok tasarruftaki olumsuz eğilimler düzelmediği sürece kurtarma paketlerinin toplumsal maliyeti dramatik olmaya adaydır. Ekonomik durgunluk çok yönlü istikrarsızlığı besleyip büyütmeye devam edecektir. Bu açmazdan çıkışı faaliyet dışı gelir yaratarak aşmaya çalışmanın da bu aşamadan sonra anlamsız olacağı açıktır. Belirsizlik, kırılganlık ve güvensizliğin dalga dalga büyümesi kaçınılmazdır.
Sormak gerekiyor durgunlaşma, şeffaflığın azalması gibi eğilimlerin güçleneceği bir ortamda güven bunalımı kalıcı olarak aşılabilir mi? Verilen güvencelerin orta vadeli maliyeti ne olur? Olumsuzluk AB değer ve standartlarını nasıl etkiler?..