"Bir türlü çözülemeyen Brexit yapmışlar..."
Yurt Dışı ve Yurt İçi Konferans turunu tamamlayıp İstanbul'a döndüm. Bu sabah televizyondaki yorumlara kaldığım yerden devam edeceğim. Gündemin sinsi madde Brexit diyebilirim.
Daha önce TİM'deki bir toplantıda Birleşik Krallık Başkonsolosu Slater bize "belki de iyi bir anlaşma için Başbakan anlaşmasız Brexit'i masaya koydu" demişti. Elbette Başkonsolos Hanımefendi'nin durumu kurtarmak adına söylediği bu söze bir yorum yapmadık. Sadece "Margaret Thatcher gibi saygı duyduğum bir insanın koltuğunda oturan bir kişiye maksadını aşan bir yorumda bulunmak istemiyorum" dedim. Boris Johnson o koltuğun içinde dört dönüyor. Çünkü orası ona 5 numara büyük geldi.
Aslında geçen hafta sevinir gibi olduk. Türkiye'nin 3. büyük ihracat pazarı olan Birleşik Krallık ve en büyük pazarı olan AB arasındaki pazarlıklarda olumlu bir sonuca ulaşılmıştı. Anlaşmasız Brexit İhtimali ortadan kalkıyor gibi gözükmüş, bu durum piyasalar olumlu şekilde yansımıştı.
Ancak, Boris Johnson'un daha önce Parlamento'yu çalıştırmamak üzere attığı adımların hafızlarda taze olması sebebiyle, "Avam Kamarası" 37 yıl sonra ilk kez bir cumartesi günü açıldı ve yapılan oylamada çoğunluk Başbakan'a geçit vermedi. Muhalefet "önce Brexit için gerekli değişiklikler oylanacak" dedi. Dediğini de kabul ettirdi. İsterseniz meseleyi baştan hatırlayalım…
"Brexit'e kim evet kim hayır dedi ?.."
İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta 2016'da yapılan Brexit referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile AB'den ayrılma kararı alınmıştı. Ancak, İngiltere'de seçmenlerin % 54'ü, Galler'de yüzde % 53'ü "ayrılalım" derken, Kuzey İrlanda'da % 56'sı, İskoçya'da ise % 62'si AB üyeliğinin devamından yana oy kullanmıştı. Demek ki, ülke içinde tam bir konsensus bulunmuyor. Doğal olarak Parlamento'da Brexit konusunda ciddi görüş ayrılıkları oluşuyor.
Bundan başka, Johnson'un hiç de güven vermeyen davranış ve kararları sebebiyle, parlamento "önce hukuki düzenlemeleri yapalım, ondan sonra oylarız" diyerek ısrara devam ediyor. Yeni Başbakan bunun üzerine imzasız bir mektupla AB'den süre uzatımı istiyor. AB Konseyi Başkanı Tusk biraz da şaşkınlık içinde "mektup ulaştı, imzası yok ama yine de AB Liderleriyle görüşeceğim bu konuyu" diye cevap verdi.
Bu gelişme ve yeni gelişmeler elbette, hem Euro/Dolar hem Sterlin/Dolar hem de Sterlin/Euro paritesinde ciddi dalgalanmalar yaratacaktır diye düşünüyorum.