Bir şeye ihtiyacınız var mı?
Geçen hafta ihtiyaç analizi konusuna değinmiş, kişilerin ve kurumların neye ihtiyaçları olduğunun; neye talepleri bulunduğunun ve ne istediklerinin aynı kavramlar olmadığını, genellikle de aynı şey olmayacaklarını söylemiştim.
Kişilerin değil de kurumların istek, talep ve ihtiyaçları araştırılırken başka zorluklar da çıkıyor. Araştırmacı söz gelimi diyor ki “Falankeş kurumun şunlara ihtiyaçları var.” Nereden biliyor? El cevap “Gidip yöneticilerine sordum.” Birileri çıksa dese ki “Sen o yöneticilerin algılamalarını ölçmüşsün. Nereden biliyorsun o yöneticilerin kurumun ihtiyaçlarını bildiklerini?” Belki başkasına sorsan başka cevap alırdın.” Böyle bir araştırma sağlık konusunda yapılsa; hemen haklı eleştiriler gelir. Derler ki “Yahu adam neye ihtiyacı olduğunu nereden bilecek böyle şey olur mu?” Hangi doktor hastaneye gelen hastanın “Doktor bey bugün bir dalak ameliyatı istiyorum” demesine “Emriniz olur hastanemiz dalak alma konusunda zaten en iyisidir. İsterseniz yanına bir de basur ameliyatı ekleyelim” der? Yani ihtiyaç analizi yapılacaksa iki sorunun çözümlenmesi gerekir. Birincisi; eğer ihtiyaçlarının tespiti istenen öge kurumsa, bir kurumla konuşmak olanaklı olmadığına göre o kurumdaki insanlarla konuşacaksınız. O insanlardan aldığınız cevapların kurumu tanımladığına ve doğru “teşhis” olduğuna nasıl emin olacaksınız? İkincisi istek, talep ve ihtiyaç farklılığını nasıl saptayacaksınız?
Konuya kurumlardan başlayalım. Önce yöntem. Kurumlara “neye ihtiyacınız var?” diye soracak mısınız? Yoksa gidip neye ihtiyaçları var diye bakacak mısınız? Yani teşhisi hastaya bırakıp tedavi yöntemi konusunda biraz siz biraz da hasta mı karar verecek? Yoksa teşhisi siz yapıp tedaviye de siz mi karar vereceksiniz? Ne zaman bu konu tartışılsa dinleyiciler ikiye bölünür. Bir gurup “İş adamının işini ondan daha iyi mi bileceksiniz onlara sormak daha iyidir” der diğer gurup “Hastaya tedavi sorulur mu?” diye itiraz eder. Bu ikinci gurup genel olarak haklıdır. İhtiyaç tespiti çalışmaları teşhis-tedavi çalışmalarıdır. Özellikle hizmetleriyle şirket veya şirket guruplarını daha rekabetçi daha iddialı falan yapmak iddialarıyla ortaya çıkan HK’lar için teşhisin doğruluğu, izahtan vareste, çok önemlidir. Böyle bir çalışmayı içinde yemek listesi gibi bunlardan hangisine ihtiyacınız var tipi sorular bulunan anketler postalayarak yapamazsınız. Bu anketlere kim cevap verir? Kurumu ne kadar tanır? soruşturulmaz. Sonunda dünyanın her ülkesinde gördüğüm okumaktan sıkıldığım “Efendim yapılan araştırmalar göre KOBİ’ler en çok bürokrasiden şikayetçi” gibi saçma sapan bulgular (hangi KOBİ, hangi bürokrasinin hangi bürokratik uygulamasından neden şikayetçi açıklanmaz) veya “Şirketlerin finansman ihtiyaçları karşılanmıyor” filan gibi aşikarı ifşa ifadelerle dolu raporlara dayalı programlar hazırlanır. Haftalardır dediğim gibi sonunda dünyanın en fuzuli kaynak israfı yapan kurumların başına HK’lar oturur. Devam edeceğiz
Sağlıcakla kalın