Bir şahsi mesele; Hatay

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Bugünlerde yazı yazmak insanın içinden gelmiyor. Dış politika, iç politika, ekonomi, seçim bunların hiçbirini konuşacak durumda değiliz. Aklınıza konu gelse bile onu yazıya dökecek ruh haline bir türlü ulaşamıyorsunuz.

Geçen hafta hem bu ruh hali hem de küçük bir ameliyat nedeniyle yazımızı kaleme alamadık. Bu hafta konu üzerinde düşünürken, gazetelerde Hatay’da yıkılan birçok evin duvarında görülen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün portresi dikkatimi çekti. Fotoğraflara bakarken büyük önderin “40 asırlık Türk yurdu düşman elinde esir bırakılamaz. Hatay benim şahsi meselemdir. Hatay’ı mutlaka alacağım” sözleri aklıma geldi.

Türk Dış Politikası dersinde Hatay konusunu yıllardır anlatan ben, Hatay’ın hep kenarlarında dolaşabilmiştim. İki sene önce tam da bu ay Hatay’da yanan ormanlara yönelik başkanı olduğum Havacı Fenerbahçeliler Derneği’nin proje mimarı olduğu, Fenerbahçe Kulübü ve Başkanı Ali Koç’un destek vermesiyle büyüyen, tüm Fenerbahçe derneklerinin katıldığı “Fenerbahçe Ormanı” projesi için Hatay’a gittik.

Hatay’ı gezerken medeniyetlerin kesişme noktası bu şehre neden daha önce gelmediğim üzerine kendime söylenip, durdum. Hatay meydanında bir banka oturup, etrafı hayranlıkla seyrederken derste anlattıklarımı bu defa kendim için tekrar ettiğimi hatırlıyorum. Bugün Hatay enkaz altında. Deprem sonrası hala büyük depremlerin yaşanması, panik ve korkuyla kentten kaçışı hızlandırdı. Başta Antakya, İskenderun ve Defne olmak üzere kentin büyük kısmı, hayalet şehre döndü.

Ülke olarak 1999 depreminde yaşadığımız en önemli ama bölgesel olarak dikkat çekmeyen konu iç göçtü. İlkay Südaş, 2004'te yazdığı makalede, 1997 ile 2000 yılları arasında Gölcük ilçesinin yüzde 18,4 oranında nüfus yitirdiğini ve bu değişimin depreme kadar olan nüfus artış eğilimiyle ters olduğunu belirtiyor. Önemli bir saptama…

Gelelim tekrar Hatay’a… Gölcük ve Düzce’den jeo-stratejik farkı nedeniyle Hatay’ın boşalmasına asla müsaade edilemez. Keza Suriye’deki durumu ve Doğu Akdeniz’deki paylaşım sorunlarını değerlendirirken Hatay’ın Türk toprakları içerisinde oluşunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Hatay için bırakın yüzde 20’leri, yüzde 5’lik bir göç bile büyük anlamlar taşır. Neden mi? Çünkü demografik yapı bozulur.

2021 yılı sonunda Beşar Esad’a bağlı Suriye Parlamentosu Hatay’ın Türkiye topraklarına katılışının 82’nci yılında yayınladığı bildiride Hatay’ın geri alınması için mümkün olan her şeyin yapılacağını duyurdu. Keza, Suriye’de kamuya ait tüm haritalarda Hatay Suriye sınırları içerisinde gösterilir. Hatay’ın nüfusu 1 milyon 686 bin. Hatay’da koruma altındaki Suriyeli nüfus ise toplam nüfusun yüzde 21’i. Ne yapmamız gerekiyor; Hatay’da 1980 yılında yabancılara mülk satışı yasaklanmıştır.

Aynı zamanda Bakanlar Kurulu’nun 2008 ve 2011 yılında aldığı kararlar çerçevesinde hazine arazilerinden bu tip mülk satışları yasaktır. Dikkat edilmesi gereken Türk vatandaşları ve şirketler üzerinden alımlardır. O zaman Hatay üzerindeki satışlar kamu tarafından fazlasıyla denetlenmelidir. Bu konu, yalnızca Hatay ile de sınırlı değil. Kıyı kentlerimiz Türk vatandaşlarının bile ihtiyaçlarına yetemez hale gelmiş durumda. Yabancılara arazi ve mülk satmanın kesinlikle kaldırılması, yapılacaksa da satışın önemli nedenlere bağlanması gerekir.

Güvenlikle ilişkili konu dışında sosyo-kültürel ve ekonomik unsurları barındıran iki konu da göçün durdurulması için önemlidir. Hatay’da binaların yüzde 37’si hasarlı. Yeni bir şehir planlamak gerekiyor. İnsanoğlu için travmatik olaylarda geri dönüşün en önemli şartı “güvenmek.” Bu nedenle öncelikle güvenilebilecek yerleşim yerleri yaratmalıyız. Bu güvenin içerisinde kentlerin ruhunu korumak da var. Kentlerin kimliği yaşayanların en önemli övünç kaynağıdır.

Bu övünç unsurları yok edilmemeli. Hatay’da deprem öncesinde yüzde 17 gibi büyük bir işsizlik göze çarpıyor. Bu oran daha büyüyecektir. İnsanlara geçinebileceği bir şehir planlamak önemli. Hatay için turizm, tarım ve denizcilik öne çıkıyor. Bu alanlarda yapılacak iyi planlama geri dönüşün ya da yerinde kalmanın en önemli anahtarı olacak. Vefat etmesine rağmen yaşayan, yaptıklarıyla değeri sürekli artan dünyadaki tek lider, Atatürk’ün, diplomatik zekasıyla kazanılan Hatay’a sahip çıkmak ve tüm halkımızın şahsi meselesi haline getirmek en birinci görevimizdir

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın yeni dönemi 22 Kasım 2024
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024