Bir piyasa kusuru: Miyop

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Konu bana düşmez. Zaten tahsilim de tıp üzerine olmadı. Herkesin kendi işine bakmasından ve her alan özelinde uzmanlaşmadan yana bir düşünce yapım var. Mümkünse herkes her şeyi bilmesin diyenlerdenim. O nedenle miyop nedir kısmını detaylarına girerek anlatacak değilim. Hipermetrop ve astigmat birisi olarak miyop tanımını internetten yaptığım kısa araştırma ile geçip konuya girmek istiyorum. Gözün normalden uzun olmasına bağlı olarak uzağı net görememesidir. Uzağı bulanık, yakını ise net görür. (Astigmat, Miyop ve Hipermetrop Nedir?)

Gelin şimdi konuyu piyasa fiyatlamaları çerçevesinde tartışmaya çalışalım. Şimdilerde gelişmekte olan ülke varlıklarına yönelik sınırlı da olsa iyimserlikten bahsediyoruz. Üstelik hareket grup özelinde sınırlı kalmıyor. Gelişmişler de destek veriyor. Risk iştahındaki toparlanma Amerikan dolarını zayıflatıyor, bahse konu durum olurken tahvil faizleri cephesinde de eğilim yukarı yön şeklinde gerçekleşiyor. Yani, pek de alışageldiğimiz türden işler olmuyor.

27 Temmuz-17 Ağustos dönemdeki yüzde 6’yı aşan satıştan uzağız. Ya da 29 Ağustos-11 Eylül arasındaki aynı düzeydeki geri çekilmeyi konuşmuyoruz. İki satış dalgasının arasındaki kısa düzeltmelerden birisini yaşıyor olmamız yüksek muhtemel. Zira diğer koşullar sabitken yaklaşımını çalıştırmakta zorlanıyoruz. Artan emtia fiyatları gelişmekte olan ülkelerde ithalatçı konumdaki üyeleri zorlamaya aday en önemli başlık konumunda. Mesela Hindistan’dan bu örnekte rahatlıkla bahsedilebilir. Kaldı ki bankacılık sistemlerinde de ciddi sorunlar var. Ülke merkez bankası RBI 27 Eylül’den itibaren likidite sağlamak amacıyla toplamda 100 milyar rupiye ulaşacak olan kamu kağıtlarını alma operasyonuna başlayacağını açıkladı. Geçtiğimiz hafta içerisinde de üç bankanın birleştirileceği duyurulmuştu. Finans sistemi içerisinde bankaların likidite açığı 1.4 trilyon rupi ile 2 yılın en yüksek seviyesinde tahmin ediliyor. Brezilya, Ekim’de seçime gidiyor. Kısa bir süre sonra piyasa işlemcilerinin pek de istemediği bir durumun oluşması pek muhtemel.

26 Eylül’de (bugün) Fed’in iki günlük FOMC toplantısı sona eriyor. 2018 yol haritası neredeyse tamam gibi. Toplamda dört faiz artışı şu vakitten sonra kimseyi rahatsız edecek bir hamle olmayacak. Esas mesele 2019’un nasıl bir resim çizeceği olacak. Katılımcıların federal fonlama oranı beklentileri (2019 için) Haziran ayında yüzde 3.125 olarak açıklanmıştı. i) Yukarı revizyon olacak mı? Yoksa 2019 yılı Fed’in süreci tamamladığı ve ekonomideki dengelenmenin seyrini gözlemleyeceği yeni bir sürecin başlangıcına mı işaret edecek? ii) 2021 tahminleri nasıl şekillenecek? iii) Gelişmekte olan ülkelerdeki Ağustos çalkantısının ardından Fed’in içerisindeki düşünceler ne yönde gelişiyor? Her soru ayrı bir hikaye barındırıyor. Her soru gelişmekte olan ülkeler için yapılan tahminleri saptırma potansiyeli taşıyor.

Dışarının olup biten ve potansiyeli olan hikayeleri bunlarken içeride de toparlanma gözleniyor. En azından i) Emsallerimizden ek negatif ayrışma göstermiyoruz. Konjonktür içerisindeyiz. ii) Nette piyasa rüzgarına ters bir adım atmış değiliz. TCMB kararı ve OVP (YEP) algılamaları şimdilik kıvamında. Biraz sayısallaştırmakta fayda var. BİST 100 endeksi ağır satış baskısının ardından 16 Ağustos-24 Eylül aralığında TL bazında yüzde 14’ü, USD bazında ise yüzde 9’u aşan yükselişler gösterdi. Şimdi bir önemli bir detay; bankacılık endeksi bahsettiğimiz dönemde yüzde 18 primlendi. Esas kırılımı ise performans açısından BİST 100’ün üzerine geçtiği 21 Eylül kapanışında gösterdi.

Toparlayalım, resim daha okunur bir hal alsın. Bankaların katkısı değerlidir. Nokta. Temelde iki, toplamda üç gerekçe finansallar önderliğinde BİST hareketini desteklemiştir. i) TCMB’nin TL cinsi zorunlu karşılıklara ödediği faizi artırma kararı. Hem maliyeti azaltıcı hem de karlılıkları destekleyici yönde etkisi oldu. ii) Sorunlu kredilere yönelik çalışma başlatılacağına yönelik haber akışı. iii) Banka/sanayi rasyosunun (BİST endeksleri) ağır satışa maruz kalmasına paralel 2001 sonrası dibi olan 0.75’ten dönmesi. Bunların hepsi değerli ve gözden kaçmaması gereken başlıklar. Ancak, bir de bardağın diğer kısmında açıklanmaya devam eden öncü göstergeler var. Hafta içerisinde PMI sonrası beklendiği şekilde kapasite kullanım oranının gerilemeye devam ettiğini gördük. Keza, reel kesim güven endeksi, tüketici güven endeksi, otomobil satın alma ihtimali ve dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamaları hesaplar endeksler. Tamamı zayıflıyor, tamamı gelecekteki ivme kaybını işaret ediyor. Aradaki ince çizgi temel ve teknik analiz arasındaki farkı içeriyor. Miyop ile yazıya başlama nedeni de tam olarak bu oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019