Bir oradan bir burdan

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

Önce cümleten mutlu yıllar. Benim gibi günlük yazı değil de belli bir alanda (işletmecilik) soysal (generic) yazı yazması kolay değil. Bir kısım “Oh ne ala! Seç seç yaz. O gün aklına ne geliyorsa onu yaz. Ne şikâyet ediyorsun” diyerek aksini iddia edebilirler. Doğru ama kazın ayağı öyle değil.

Her işte olduğu gibi bu işte de eğer doğru dürüst yapmaya çalışayım derseniz zorluklar var.

Elbette oturur havadan sudan; dereden tepeden yazarsınız. Ama, benim gibi psikolojik saplantılarınız varsa soysal olayım ama güncel olmayayım, kavramları eğlenceli anlatayım ki okur sıkılmasın ama magazin muhabirliği de yapmayayım, milletin gazetelerde okuyacağı şeyleri yazmayım ama çok da afaki şeylerle uğraşmayayım, yazdığım şeylerin kavramsal temeli olsun ama uygulamacıların işine de yarayacak biçimde pratik de olsun, spekülasyon yapayım ama dürüst olayım falan derken üç sütunluk bir köşe yazısının bitmesi günler alıyor. Buna bir de yazımı bir kaç kere okuyup yaptığım düzeltmeler var. Kendi kendime “Ne len bu. Ne biçim Türkçe” dediğim redaksiyonlar, “Bu paragrafın burada işi ne?” dedirten ayarlama ve aktarmalar, “Bu kavramı anlatmadan nereye gidiyorsun?” dedirten öz-eleştiriler. İnanın dostlar buna rağmen aradan biraz zaman geçtikten sonra kendi yazılarımın çoğunu tekrar yazsam daha iyi yazarım dediğim anlar çok oluyor.

Meyse gelelim bunları neden yazdığıma. Oturdum bu haftanın yazısını yazmaya. Geçtiğimiz üç hafta liderlik konusunu işlemeye çalışmıştım. Bu hafta da İngilizce “enablers” denilen Türkçe muktedir kılan, kuvvet veren, yetki veren, salâhiyet tanıyan, imkân veren, mümkün kılan, kolaylaştıran, yetki veren, olanak veren, izin veren şeklinde bir kaç tercümesi olan kişilerden bahsedecektim. Bu tercümelerin hiç birini beğenmediğim için olumsuz anlamda tercüme olan yardakçı kelimesini kullanmaya karar vermiştim ama aklıma geldi. Öyle yapsam birçok okur “Bırak kardeşim bunları. Ortalık toz duman. Sen oturmuşsun liderleri lider yapan yardakçıları anlatacağım diyorsun” diyecekler dedim.

Haklılar çünkü tam ben bu yazıyı yazmaya oturdum global ekonomi-politiğin bir çivisi daha beklendiği gibi yerinden çıktı. Beklendiği gibi diyorum çünkü Dünya’nın birinci liginde oynayan oyuncuların neler yapmak istedikleri pek gizli kapaklı değil. Söylenenleri ve söylenenlerin arkasındakileri biraz takip yetecek.

Hangi çiviler mi çıktı? ABD’nin savunma bakanı James Mattis istifa etti. Adam bir sayfa, bir paragraf uzunluğunda kısacık bir istifa mektubu yazmış. Sizin anlayacağınız kısa kesmiş aydın abası yapmış . Cumhurbaşkanı Trump’a diyor ki “Sizin fikirlerinize kafası yatacak bir adamla çalışma hakkınız var. Onun için bana müsaade”. Sizin anlayacağınız Mattis’in kafası Trump’ın işlerine pek yatmamış. Peki, hangi işler bunlar? Mattis istifa mektubunda neye kafasının yatmadığını anlatmış. Diyor ki ABD’nin geleneksel dostlarına posta atarak ve onları gıcık ederek kendi başına iş yapmaya kalkması doğru değildir. Yani Trump’ın halt ettiğini kibarca söylemiş.

Peki, bundan bize ne? Mattis cehenneme zumerâ demeyin. Adamın karşı çıktığı şeyler ABD’nin AB’deki ve Pasifik’deki dostlarından çok bizi ilgilendiriyor. Trump durdu ve hani biz deriz ya “Buyurun buradan yakın” diye “Afganistan ve Suriye’den çıkıyoruz bizim işimiz bitti” dedi. Biten işlerini de “Afganistan’da Taliban’ı, Suriye’de de İŞİD’i bitirdik” diye açıkladı. Bu palavraya başta Savunma Bakanı Mattis ne ABD’de ne de dışarda kimsenin aklı yatmadı.

Kararı kimse beğenmezken iki ülke beğendi biri Rusya biri İran. Onlar da “Bu Trump denilen adama güven olmaz yarın kalkar fikrimi değiştirdim der” diyerek ihtiyatlı konuşuyor. Peki, bunun bizle ilgisi ne? İlgisi şu: Etrafımızda dengeler değişiyor.

Güneyimizde ABD üstünlüğü başta Rusya ve sonra İran’a geçiyor. İran-Irak cephesinde Şiilik ve İran güçleniyor. Hazar’dan Doğu Akdeniz’e uzanan bir Şii petrol-doğal gaz koridoru artık ham hayal değil. ABD’nin Kürtleri terk edeceği söyleniyor. Biz Rusya ve İran’la sık sık buluşup, tokalaşıp resim çektiriyoruz ama aramızda derin bir aşk ve tam bir çıkar birliği olduğunu söylemesi zor.

Kıbrıs Rum Kesimi-Mısır-İsrail Akdeniz doğalgaz yataklarını işletip Avrupa’ya ihracatın hazırlıklarını yapıyor. Ya İran-Hazar gaz ve petrol akımı bu işletmeyle birleşirse! Ne Mısır’la ne Kıbrıs Rum Kesimi’yle ne de İsrail’le büyük aşk yaşadığımız söylenemez. Kuzeyimizde Ukrayna le Rusya neredeyse paça kasnak birbirlerine girecekler. Üyesi olduğumuz NATO Ukrayna’nın yanındayız dedi. Biz Rusların Kırım’ı işgali konusunda ne dedikse onu diyoruz. Ne yapalım yani?

Tam da yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal. Daha batımızda Yunanistan, doğumuzda Azerbaycan ile olan meselelere gelmedim. Sizin anlayacağınız bulunduğumuz coğrafyada ilginç ve ekonomimizi ciddi boyutlarda etkileyecek gelişmeler oluyor. Bir gün ahir ömrüm vefa ederse sizlere “Ben size söylememiş miydim?” diyeceğim bir ciddi dalga geliyor.

İşte ortada böyle gelişmeler varken lider yardakçılarının özellikleri kimin umuru? Gelgelelim bu köşeyi bana işletmecilik konusunda böyle şeyleri umursayayım diye verdiler. Ben de umursuyorum. Şimdi sizlere engin tecrübelerimden çıkardığım (Şaka ediyorum. Bunlar Karen Khaleghi isimli bir psikoloğun araştırmalarından alınmıştır) ve sizlerin yardakçıları tanımakta kullanacağınız altı gösterge sunuyorum. Bakın bakalım böyle elemanlar tanıyor musunuz? Tabii şimdi “Tanıyıp da ne yapacağım?” diye soruyorsunuzdur. Göstergeleri okuyunca anlayacaksınız.

Unutmayın kimse kendisini destekleyenler olmazsa yöneticilik yapamaz. Yapamaz ama eğer yöneticiliği şu aşağıda tanımladığım tip yardakçılarla yapıyorsanız yanlış iş yapıyorsunuz.

1. Yöneticilerin iş ve kişisel ahlaka mugayir, cemiyet normlarına ters, temel hakları ihlal eden, gayri kanuni eylem ve söylemlerini görmemezlikten gelme, hafifseme ve ört bas etme eğilimleri vardır. Bu eğilim zamanla alışkanlık ve lideri putlaştırmaya kadar uzanır.

2. Genellikle, hesap vermeyi sevmedikleri için üstlerine sorumluluk almak istemezler liderin sayesinde (gölgesinde) iş yapmak onlara koruma sağladığı için o gölgeden uzaklaşmamak işlerine gelir. Başkalarının gölgesine saklanmaları bazen ‘fedakarlık’ gibi görünürse de aslında bencil insanlardır.

3. Yardakçıları nadiren kendi hislerini açıklar ve müdafaa ederken görürüsünüz. Lidersiz kaldıklarında ne yapacakları konusunda ne kendilerine bir güvenleri vardır ne de bu konuda bir fikirleri. Hislerin açıklanmasını insanları müdafaasız bırakacak, onların zaaflarını ortaya koyacak bir şey gibi yorumlarlar.

4. Yöneticilerin hatalarını örtmek için yalan söylemekten çekinmezler. Yalan söylemek eğer bir yardakçı tarafından yöneticinin bir eylemi veya söylemi üzerineyse yalan sayılmaz davaya (dava diye somut veya soyut bir şeyin olup olmaması önemli değildir) hizmet sayılır.

5. Yardakçılar suçu kabahati işleyene değil herhangi bir başkasına havale etmeye bayılırlar. Kabahat özellikle lider tarafından işlenmiş ve afişe olunmuşsa eğer mümküne kabahat inkâr edilir, yok kabahat inkâr edilemeyecek kadar ortadaysa onu mutlaka bir başkası yapmıştır.

6. Yardakçılar yardakçılık yaptıkları yöneticilerden menfaat beklerler ama bunu açıkça istemezler. Sabırla yardakçılık yapmaya devam ederler. Zaten iyi lider de yardakçıları ve onların beklentilerini iyi bildiği için eninde sonunda ödül dağıtır. Bu sabırlı bekleyiş ve tevekkül de sadakatle karıştırılır.
Bu tip elemanları elinizden gelen süratle yanınızdan uzaklaştırın.
Ve de
Sağlıcakla kalın

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019