Bir musibet mi, bin nasihat mı?..
Küresel düzeyde yaşanan gelişmelere bakılır ise sorunları ağırlaştırma pahasına günü kurtarmak konusunda kritik bir aşamaya gelinmiş olabilir. Özetle söylemek gerekirse çok ciddi bir enflasyon baskısı olmadan hem talep daralmasını hem de varlık değerlerinin gerileyerek bilançoları yıpratmasını önlemek konusundaki çabalar sonuç vermeyebilir. Bazı Euro Bölgesi üyelerinde yapılan seçim sonuçları ve devamında yaşananlar daha farklı düşünmeyi zorlaştırıyor. Mevcut sistem ve finansal sermaye ile geniş kesimler arasındaki çıkar çatışması ve inatlaşmanın derinleşmesi kritik bir eşiğe gelindiğini söylüyor, bundan sonrası için giderek büyüyen güven bunalımını önlemenin ve büyük çoğunluğu beklentiler yolu ile yönlendirmenin çok zorlaştığını, çok yönlü istikrarsızlık artışını kontrol altında tutmanın nerede ise imkansızlaştığını görmek gerekiyor.
Özellikle son üç yılda Yunanistan'da yaşanan gelişmelerden tüm ekonomilerin çıkarması gereken dersler var. Eğer durum böyle olmasa idi söz konusu ülke küresel gündeme böylesine ipotek koyamazdı... Bu aşamada sormak gerekiyor: Çok değil, yaklaşık altı ay kadar önce hazırlanan kemer sıkma paketi halk oyuna sunulsa, toplumsal tepkiselliğin yaygınlaşması daha sınırlı kalabilir ve bu ay içinde yaşanan seçimlerin sonuçları daha farklı olabilir miydi? Bu tür soruları daha gerilere giderek çeşitlendirmek mümkün ve sonuç değişmiyor: Yanlışı yanlışlarla düzeltmeye çalışmanın, sürdürülebilirliği ihmal ederek kısa vadeye odaklanmanın bedeli ağır oluyor. Tercihlerin neden bu yönde kullanıldığı yönündeki sorulara verilebilecek yanıtlar da anlamsızlaşıyor.
Yunanistan'da ekonomi daralacak, işsizlik artacak. Serbest dolaşım hakkı olan Yunan vatandaşları ihtiyaçlarını karşılamak ve iş aramak için diğer üye ülkelere göç etmeye başlayacak, diğer üyelerdeki sorunların da ağırlaşma hızı artacak. Söz konusu ülkenin AB içinde kalarak euro kullanımından uzaklaşması bu olumsuz eğilimleri daha da güçlendirmekten başka bir işe yaramayacak. Tepkiselliği daha sınırlı olan ve yönlendirilebilen... Yunanlılar birikimleri ile birlikte ülkelerini terketmeye yönelirken, bunu yapamayanların öfkesi büyüyecek. Sistemik kırılganlğı azaltayım derken çok büyük, uzun süreli ve yıkıcı bir istikrarsızlık yaratılacak. Benzer gelişmeler sorunlu diğer üyelerdede yaşanacak. Yunanistan'daki olumsuzlukların büyük bir süratle topluluk geneline yaygınlaştığı fark edildiğinde, yapılabilecek hiç bir şey kalmamış olacak. Belirsizlik ve kırılganlık arttıkça, istikrarsızlık büyüyecek; istikrarsızlık arttıkça 1900'lerin ilk yarısında etkili olan ve artık neslinin tükendiği düşünülen olumsuzluklar geri dönecek. Bu korku AB yetkililerini paraliye edecek, önlemeye çalıştıkları tehlikenin yaratıcıları olmaktan kurtulamayacaklar... Finansal sermayeyi memnun etmek ve sistemi korumak adına yapılanlar felaketi önlemeyecek, tam aksine istikrarsızlığın sebebi olarak anılacak. Birileri yiyecek, çoğunluk bakacak ve kıyamet kopacak...
Hadi yanlıştan dönelim, kemerleri biraz gevşetip büyümeye odaklanalım deseler de bu satten sonra olumsuz eğilimleri olumluya dönüştürmek mümkün olmayacak. Bu kez daralmanın sebebi olarak kemer sıkmanın yerini enflasyon baskısı alacak. Başta kamu kesimi ve mali sektör olmak üzere tüm işkolları yıpranacak.
Küreselleşme sayesinde bileşik kaplar kuralı daha iyi çalışıyor. Refah düzeyi daha düşük olanların refahı artmıyor; az sorunlu olanların da çok sorunlu hale gelmesi, istikrarsızlıkta eşitliğin sağlanması yönünde çok hızlı mesafe katediliyor. Yapılanlar gidişi durduramıyor. Entegrasyon projesinin çöktüğü gerçeği itiraf edilemiyor. Almanlar kendileri eurodan ve Shengen'den çıkmak yerine Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkmasını tartışmaya açıyor ise durum çok vahim demektir. Belli ki kendilerinin çıkması durumunda ortaya çıkacak maliyetin hazmedilmesi imkansızlaşmıştır!..
Yunanistan'ın durumu buzdağının tepesi niteliğindedir. Sıkıntı yalnız Euro Bölgesi ile ilgili değildir; tüm Avrupa Birliği ve küresel dengeleri sarsacak niteliktedir. Lehman'ın batışı Yunanistan'ın durumuna göre önemsiz denebilecek ölçektedir. Kendi sorunlarına "Fransızlaşan" Türkiye'nin de bu durumdan oldukça olumsuz yönde etkilenmesi ihtimali oldukça yüksektir...