Bir Mbappe, bir G.Saray’a bedel...
“Real Madrid, Monaco’nun 19 yaşındaki yıldızı Mbappe’yi 180 milyon euro karşılığında transfer etti.”
İnsan gerçekten hayret ediyor.
Bu para ne demek biliyor musunuz?
Türkiye’nin en büyük kulüplerinden Galatasaray’ın piyasa değerine eşit.
Bir Mbappe, bir G.Saray ediyor.
Sadece G.Saray’ın piyasa değerine eşit değil.
Borsa İstanbul 100 Endeksi’nde yer alan tam 20 şirketin piyasa değerinden daha yüksek Mbappe için ödenen para.
Çelebi, Turcas, Bağfaş, Göltaş, Teknosa...
Bir Mbappe’nin bonservisi kadar etmiyor.
Örneğin bir Mbappe fiyatına 2 Alcatel alabilir, aynı bedele yaklaşık 2.5 Trabzonspor sığdırabilirsiniz.
Dünya futbol piyasası çıldırdı.
Gelirler artıyor, oyuncular için belirlenen fiyatlar da inanılmaz boyutlara ulaşıyor.
Barcelona kabul etse, Paris Saint Germain kulübü Neymar için belirlenen 225 milyon euroluk serbest kalma bedelini ödemeye razı.
O olursa, listeye Afyon Çimento, Tümosan, Ak Enerji, Karsan falan da ekleyebilirsiniz.
Şirketlerimizi, yarattığımız değerlerimizi zedelemek için söylemiyorum bunları.
Dünyada ulaşılan futboldaki çılgınlığını görmek için anlatıyorum.
Son 4 yılda futbolda iki büyük değişim oldu.
Bunlardan biri Çin’di. Futbolda PR çalışması gerekçesiyle inanılmaz fiyatlara inanılmaz oyuncular aldılar. Örneğin Shanghai Shenhua, Arjantinli Tevez için
haftada 615.000 paund ödemeye razı oldu.
Bonservis bedeli 84 milyon euroydu. Örneğin, Brezilyalı Oscar, Shanghai SIPG’e 65 milyon euroya transfer oldu.
Fiyatların ilk tetikleyicisi burasıydı.
Ama Çin işi artık bitti. Zira rakamların bu seviyeye kadar çıkmasının ardından, Çin Futbol Federasyonu (siz Komünist Parti yönetimi olarak anlayın) “Bu işi bitirme” çağrısı yaptı. Kulüplere dün gönderdikleri bir yazıyla 16 kulüpten 13’üne “Borçlarınızı ödemezseniz ligden ihraç ederiz” denildi. Yani o iş bitti.
İkinci ve en önemli unsur ise futbol kulüplerinin gelirlerinin çok ciddi şekilde artması, karlılıklarının yükselmesi. Birçok büyük Avrupa liginde, naklen yayın ihaleleri yenilendi. Kulüplerin gelirleri bu nedenle arttı. Örneğin İngiltere’de naklen yayın gelirleri Premier Leauge’de 2014/15 sezonunda 1.7 milyar paund iken geçen sene 2.7 milyar paunda yükseldi. Özellikle 5 büyük lig için geçerli (İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya, Fransa) toplam gelir artışının yüzde 80’i, yenilenen naklen yayın ihalelerinden geldi.
Danışmanlık şirketi Deloitte’un çalışmasına göre, Avrupa futbol piyasası toplam büyüklüğü 2014/15 yılında 21.8 milyar euro iken, bu rakam bir sonraki sezon 24.6 milyar euroya yükseldi. Bunun 15 milyar eurosu 5 büyük lige gidiyor.
Ama ihaleler yenilendikçe, rakamlar daha da büyüyor.
2017/18 sezonunda Premier Leauge kulüplerinin gelirleri 5 milyar euroyu aşacak.
2015/16 sezonunda bu rakam 4.4 milyar euro idi.
Gelirlerin bu sezon Almanya’da 3.2, İspanya’da 3 milyar euroyu aşması bekleniyor. İspanya’da naklen yayın ihalesi yenilendiğinde, Almanya’yı geçerek ikinci büyük lig olacağı öngörülüyor.
Yine 2015/16 sezonuna bakarsak, İngiltere’de yıllık kulüp başına ortalama gelir 243 milyon euro. Almanya’da 151, İspanya’da 122, İtalya’da 96, Fransa’da 74.
Gelelim bu paraların nereye harcandığına. Bu yüksek gelirlerin yüzde 57’si maaş giderleri olarak sporculara ödenmiş. Dolayısıyla maaşların yükselişi bundan kaynaklanıyor.
Ancak daha da önemli bir unsur var. Doğru, gelirler arttı, harcamalar da arttı. Ancak Premier Leauge kulüpleri, 2016/17 sezonu itibarıyla kâr etmeye başladı (toplam 28 milyon paund).
Dolayısıyla UEFA’nın Finansal Centilmenlik çerçevesinde attığı adımlar, artık meyvelerini vermeye başlıyor.
Biz, Türk kulüplerinde de bunu net olarak görebiliyoruz.
500 milyon dolarlık ihale sonucunda, bu sezondan itibaren kulüplerin gelirlerinde büyük artışlar yaşanacak.
Örneğin ligin şampiyonu 3 büyüklerden biri olur ve (78 puanla bitirirse) kabaca 70 milyon dolar civarında (şampiyonluk sayısına bağlı olarak) naklen yayın geliri karşılığı elde etmiş olacak. Beşiktaş önceki sezon şampiyonluğundan 33 milyon euro gelir elde etmişti.
Dolayısıyla, dünyada futbol çıldırdı. İyi oyuncu almak güçleşti. Türk kulüplerinin çok büyük bir borç darboğazında olduğunu biliyoruz. Eğer taraftarın “gazıyla” Avrupalı kulüplerle aşık atmaya kalkarsak, naklen yayın gelirleri artsa da şu anın üzerinde borçla karşı karşıya kalırız. Mbappe’ye 180 milyon euronun verildiği yerde, Türk kulüpleri için oyuncu yatırımlarının getirisine göre yapılmasının dışında bir seçenek kalmıyor...
Bu arada madem futbol yazısı yazdık...
Bence tabii...
Beşiktaşk!