Bir kredi kartı macerası

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

1990'ların ortası, muhtemelen 1995 ya da 1996 yılı. Bankalar henüz şubelerinin önüne bir masa atıp kredi kartı dağıtma durumunda değil. Kredi kartı alabilmek için iyi bir kefile sahip olmak gerekiyor. Ankara'da ekonomi muhabirliği yapan gazeteci kredi kartı almak istiyor; ama kim kefil olacak ki… Hem acaba, banka bulacağı kefili kabul edecek mi…

O dönem genel merkezi Ankara'da olan kamu bankasının genel müdürü, tanıdığı bir grup gazeteciye bir anlamda jest yapıyor ve kendisi kefil olarak kredi kartı verilmesini sağlıyor.

Aradan yıllar geçiyor. Gazeteci kredi kartı borcunu hiç aksatmadan ödediği gibi 15-16 yıl boyunca bir kez bile taksitlendirmeye gitmiyor. Banka, belli ki bu ödeme düzenini göz önünde bulundurarak gazeteciye daha avantajlı özellikler taşıyan yeni bir kredi kartı veriyor.

2011 yılındayız artık. Kredi kartı macerasının başrolündeki gazeteci, 1990'ların ortasında aldığı kredi kartını artık hiç kullanmadığını ve tümüyle yeni karta yöneldiğini fark ediyor. Gazeteci bunun üzerine bankanın "Ben falan falan, size nasıl yardımcı olabilirim" servisini arıyor, kredi kartını iptal ettirmek istediğini söylüyor. Ve kart iptal ediliyor. Gazeteci, banka görevlisinin uyarısıyla kartı numaraları okunmayacak şekilde keserek atıyor.

Kısa bir süre sonra aynı bankadan kargoyla bir kredi kartı geliyor; iptal edilen kartın yenilenerek tekrar gönderileceğini aklına dahi getirmeyen gazeteci, kullanmakta olduğu kartın süresinin sona ermekte olduğunu düşünerek ve gelen kartın o olduğunu varsayarak kargoyu teslim alıyor. Ama o da ne; gelen kart, tarihi yenilenmiş bir şekilde iptal ettirdiği kart. "Size nasıl yardımcı olabilirim" servisini yeniden arayan gazeteci, konuyu bir kez daha anlatıyor, iptal ettirdiği kartın yenilenerek gönderildiğini söylüyor, banka görevlisi yeni kartı da numaraları okunmayacak şekilde kesip atmasını söylüyor.

Aradan bir hafta kadar bir süre geçiyor; gazetecinin cep telefonuna iptal edilen kartın 45 lira borcu bulunduğuna ilişkin bir mesaj geliyor. Gazeteci, "Demek ki bu kartla bir harcamam olmuş" diye düşünerek ödeme yapmaya hazırlanırken, postayla gelen hesap ekstresinde bu 45 liranın, kart aidatı olduğunu öğreniyor. Üstelik bu 45 lira geride kalan dönemin değil, önümüzdeki bir yılın aidatı niteliğinde. Yani iptal edilen, kesilip atılan kredi kartına banka yıllık aidat istiyor. Hani, kullanılan kartların aidatı bile tartışılırken, iptal edilen karta aidat, pes dedirtiyor, değil mi…

"Size nasıl yardımcı olabilirim" servisi bir kez daha aranarak durum izah edilmeye çalışılıyor, oradaki görevli itirazı kayda alabileceğini belirtiyor. Gazeteci doğal olarak itiraz ediyor ve bankadan 18 Temmuz'da şöyle bir mesaj alıyor:

"Bankamıza yaptığınız bildirim 468272 takip no ile işleme alınmıştır. Size en kısa sürede bilgi verilecektir."

Banka, 25 Temmuz'da bilgi veriyor:

"Kar aidatına ilişkin itirazınıza olumlu yanıt veremediğimizi bildirir, iyi günler dileriz."

Bankanın mesajlarının ardı arkası kesilmiyor. Bu kart iptal edilmişti değil mi; ama olsun. Bakın 27 Temmuz'daki mesajda ne deniliyor:

"…Nolu kartınız, asgari ödeme tutarı ödenmediği için kullanıma kapatılmıştır."

Biraz tuhaf oluyor, değil mi; iptal edilen, banka yetkilisinin isteğiyle kesilip çoktan çöpe gitmiş olan kart, kullanıma kapatılıyor…

Gazeteci bu mesaj trafiği sırasında Ankara dışında ve bulunduğu yerde diğer kredi kartını kullanmak istiyor; ancak kredi kartına bir türlü onay alınamıyor. Yine "size nasıl yardımcı olabilirim" servisine telefon ve bu kartın, iptal edilen kartın ödenmeyen aidatı yüzünden geçici olarak kullanıma kapatıldığı bilgisi…

Gazeteci Ankara'ya döndüğünde kart hesabının bulunduğu merkez şubeye giderek şube müdürüne durumu anlatıyor. Müdür çaresiz; elinden bir şey gelmeyeceğini söylüyor.

Bankaların yalnızca kart aidatları konusunda borçlunun üstüne gitme şansları yok. Bu alacak için ne faiz yürütülebiliyor, ne klasik borçta olduğu gibi icra takibi gibi işlemlere başvurulabiliyor. Ancak, gazeteci bankanın yapmadığını yapıyor, "ekonomik" düşünüyor. İptal ettirdiği kredi kartı hesabında artı bakiye olarak durduğunu öğrendiği 55 doları almak ve diğer kredi kartını kullanıma açtırıp o karttaki hatırı sayılır miktardaki puanı kullanmak için 45 lirayı ödüyor.

Gazeteci bugünlerde öncelikle o puanı kullanacağı bir harcama yapacak ve diğer kredi kartını da iptal ettirecek.

Ama banka dimdik duruyor, hiç ödün vermiyor ve 45 lirayı alıyor. Bunun bedeli 15-16 yıllık bir müşteriyi kaybetmekmiş, ne gam…

Herhalde bu bankanın hangi banka olduğunu merak eden kalmamıştır. Başta da dedik ya, bir dönem genel merkezi Ankara'da olan, şimdi ise faaliyetine İstanbul'da devam eden bir kamu bankası…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar