Bir KOBİ yöneticisiyle sohbette umut ve kaygı içeren neler konuştuk...
Bir süre önce telefonda bir konu soran bir KOBİ yöneticisi dün ziyaretime geldi. Bir yandan kendisi, ailesi ve firmasıyla ilgili bilgiler verdi. Firmasını zorunlu büyütme taleplerinden söz etti. Bunun yanı sıra piyasadaki sohbetlerde dile getirilen kaygılardan söz etti. Anlattıklarını özetle sizlerle paylaşmak istiyorum.
1974 yılında üç arkadaş Yunanistan’dan kaçarak sınırdan Türkiye’ye geçmişler. Sirkeci’de bir girdiği işte perçin ve fren balatalarını tanımış. 1990 yılına kadar birçok iş değiştirdikten sonra iki kardeşiyle birlikte evlerinin altında 9 metrekarelik alanda perçin üretmeye başlamışlar. Bir süre sonra Topkapı’da 20 metrekarelik bir işyerine geçmişler. Şimdi İkitelli’de 4200 metrekare üç katlı bir bina ve ek olarak kiraladıkları 700 metrekarelik alanda üretimlerini sürdürüyorlar. Yeni beklentileri Silivri tarafında düz ayak 5 bin metrekarelik yeni bir işyerine taşınmak. 50 olan işçi sayılarına 10 yeni işçi eklemek. Bu biraz ertelenmiş, çünkü piyasada FETÖ darbesi sonrası 300 bin liralık çekli alacakları ödenmemiş. Oysa, piyasada kendi alanlarında bilinen ve beğenilen bir firma olarak her yıl büyümelerini düzgün ticaret içinde sürdürmüşler. İş alanları bağlantı elemanları konusunda yeni projelerini bu yeni fabrikalarında çeşitlendirerek sürdürme amacındaymışlar.
15 yıldan bu yana yerli, 10 yıldan bu yana yurt dışı fuarlara katılmaya başlamışlar. Firmanın cirosu 1 milyon 100 bin lira, ihracatları yüzde 35-40 seviyesine yükselmiş. İhracatlarının önemli bölümü Almanya’yaymış. İç piyasa satışlarını kendisi yönetirken, dış satışları iyi yabancı dili olan yeğeni yürütüyormuş.
Türkiye’ye ilk geldiğinde kendisiyle ilgili işsiz kalmak gibi korkuları varken, bugün korkuları suların kirlenmesi, ağaç kesilmesi, çevre kirliliği gibi doğayı yaşanmaz kılan konulara dönük olmaya başlamış.
Ürünlerini satmak için işyerlerinde sohbet ettiği şirket yöneticileri son zamanlarda sık sık başka ülkelere göç konusunu dile getirdiklerine, çocuklarını yurtdışında okuttuklarına, bunu yurtdışında bir ayak olarak gördüklerine tanık oluyormuş. Ablası “Kardeşciğim biz yine göç mü edeceğiz?” diyormuş, yeğeni de “Amca fabrikayı Yunanistan’a taşıyalım. Biz de Almanya’ya yerleşelim” diye düşüncesini dile getiriyormuş.
Oysa, 26 yıldır kiralık alanlarda yaptıkları üretimlerini, artık kendi düzayak fabrikalarında yeni ürünler ekleyerek yapma amacında olduğunu belirtiyor. Bu yeni yatırımı kendi birikimiyle yapmasının mümkün olmadığını, banka kredisiyle yapabileceğini söylüyor.
Mübadil olduğu için Mübadil Derneği'nde çalışmalarını da sürdürdüğünü açıklıyor. Hafta sonlarında ise Aziz Nesin Vakfı'na gidip, bahçesinde çalışmalar yaptığını söylüyor.
42 yıl önce sınırdan kaçak olarak girip Türkiye’ye gelen, 1990 yılında 26 yıl önce 9 metrekarede kardeşleriyle üretime başlayan, şimdilerde 5 bin metrekarelik yeni kendi fabrika binasına geçmeyi düşünen KOBİ yöneticisi, sohbetinde bunları anlattı.
Bunu sizlerle paylaşmama, son günlerde sohbet ettiğim iş insanlarından çoğunun benzer kaygıları ve korkuları dile getirmeleri, piyasalarda ödemelerdeki aksamalara ilişkin şikayetleri neden oldu. Piyasalarda tedirginlikler söz konusu...