Bir kapitalist sistem gerçeği kırılganlık

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

Güncelin dinamik veri trafiği, dünya ekonomisinde nabzı tutar. Veri bağımlılığına mızmızlanmadan kulağı göğse dayayıp Davos ya da Jackson Hole tarzı seminerlerde dinlenir ekonomi. 2012 Jackson Hole toplantı başlığı “değişen politik görünüm” ve şeklinde 2013’ün ise “gelenekten öte para politikalarının küresel boyutları” tanımlanır. Ağustos 2012 ve 2013 toplantıları arasına 22 Mayıs Bernanke günceli düşer. Tahvil alımlarında azaltıma gidilecek olmasının etkileri bono piyasasındaki verim eğrilerine düzleşme olarak yansır.

Rezerv para dolar, 1990 ve sonrasındaki liberalleşmelerle yen ve eurodan ibaret üçlü temel üstünde yükselir. 2007 sonrasını yeniden şekillendirirken de yuanı da ekler listesine. Kırılma, bir kapitalist sistem gerçeğidir. Tarihler özelinde yoğunlaşan fonksiyonları aşama aşama analiz edelim.

1) 30 Ağustos 2012 Jackson Hole toplantısı.

2) 22 Ağustos 2013 Jackson Hole toplantısı ile Bernanke’nin 22 Mayıs 2013’taki demeci.

3) 18 Aralık 2013 tahvil alımlarında 10 milyar dolar azaltıma gidilip 75 milyar dolara indirilmesi. Jackson Hole 2013 toplantısında, açılış sunumu profesör Hall’un talep fonksiyonunun arz ekseninden fazlaca sağa kaydırılmış olduğunu uyarmaktadır. Oynaklık kaçınılmaz sonumuzdur. Talebi kısmak ve onu arz seviyesine doğru düşürüp denge düzeyine çekmek 2013’un hedefidir. Uluslararası serbest sermayenin

4) tarihteki değişimi konu olunca, bizim ekonomimiz için uygunsuz bir uluslar arası yatırım ortamının kaba hatları ortaya çıkar. Miktarsal gevşetme ve sıfır faiz ortamından çıkış planı ortadadır artık. 2013 4. çeyrek ve 2014 1. çeyrek dönemlerinin en sıcak gündemi yaşanır. Tüm pozitif bilimler matematiği doğa olaylarını ifade ederken fonksiyonu kullanır. Tarihler arası değişim çizgilerinde bakışımız bütünsellik içermeyebilir, taraflı olabilir ya da yakınsak kalıp uzağı görmez bir miyopluk içinde sıkışıp kalabilir. 2012 Jackson Hole toplantısı sonrası gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler birlikte irdelenmektedirler. Bu dönemde gelişmekte olan ülkeler gelişmişlerden olumlu dinamiklerle ayrışmaktadırlar. Üstel bir fonksiyon olarak 22 Mayıs 2013’e dek, ulusal ekonomimiz güçlü görünümünü koruyor. 22 Mayıs 2013 sonrasının gelişmekte olan ülkeleri, makroekonomik parametreleriyle kırılgan beşli üzerinden Türkiye ekonomisine istikrarsızlık tohumu ekmektedir. Bu ilk ciddi kırılmamız niteliğindedir. Bu kırılma matematik üstatlarınca 2012’den gelen fonksiyonun birinci türevi olarak izah edilir. Sonrasındaki tarih 18 Aralık 2013’ kadar FED kararı alınıp satılacak bunun etkileri fonksiyonu şekillendirecektir. Gelişmekte olan ülkeler birinci türevleriyle kırıldıkları 22 Mayıs 2013 sonrası fonksiyonuna 18 Aralık 2013 tarihinde negatif bir sabit ekleyeceklerdir. Öte yandan ulusal ekonomimize aynı eksi değeri yükledikten sonra bir de 17 Aralık 2013 siyasi soruşturmalar tarihi vardır. Bu tarih bizi keskin bir ivmeyle aşağı yönde kıracaktır. Siyasi gerginlik gelişmekte olan ülkelerin hepsine has ortak bir siyasi kırılganlık olsa da şimdi Türkiye içmektedir bu acı reçetenin ilacını. Çin için bile bir günde alaşağı olabilecek siyasi ortam kırılganlık yer alır. Bunun matematikçilerin diliyle ifadesi, 2012 den gelen fonksiyonun ikinci türevi olacaktır. Gelişmiş ülkeler makroekonomilerinde ve piyasalarında olumluyu dönmüştür. Ulusal ölçekli tepkimizde, biz gelişmekte olanlardan da daha hızlı çöküşümüzle gelişmekte olanları da kendi siyasi türbülansımızın girdabına çekmeye çalışırız. Bu karakteristiğimiz 2014’ün de özelliği olacağa benzemektedir. Yaşanmadık başka neler kaldı diye sorarsanız, bunun yanıtını bugünden verebilmek oldukça zor. 2014’te hep birlikte yaşayarak göreceğiz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar