Bir işi doğru yapmak bu kadar zor mu?
Bir olay
Alışveriş merkezinin kapalı oto parkına inen yolda bir kuyrukla karşılaştım. Acaba indirimli satışlar mı vardı? Ancak rampadan biraz inince durumu anladım. Otoparka giren arabalar güvenlik kontrolünden geçiriliyordu. Kendimi güvende hissettim, sevindim. İki güvenlikçi vardı. Bir güvenlikçi elindeki madeni çubuğu arabaların altına sokuyor ve boynuna astığı aletin ekranına bakıyordu. İkinci güvenlikçi de arabaların bagajlarını kontrol ediyordu.
Sıra benim önümdeki arabaya geldi. Aletli güvenlikçi alt taramasını yaparken, ikinci güvenlikçi arabanın sürücüsünden aldığı anahtarla bagajı açtı. Ben de oturduğum yerden arabanın bagajını görebiliyordum. Ve bagajdaki LPG tankını gördüm. Sonra sıra bana geldi.
"Bagajı açar mısınız" dedi güvenlik elemanı. Ben de "Açayım ama şimdi bir bombanın içeriye girmesine izin verdiniz. Önümdeki araba LPG'li idi" dedim. Güvenlikçide cevap hazırdı "Biz de gördük, kendisini uyardık. Garajdan çıkışın yolunu gösterdik" dedi. Ve ben arabasını dışarıya çıkarması istenen müşteriyi izledim. Genç adam arabasını kapalı garaja park etti ve yanındaki genç bayanla alışveriş merkezine girdi. Arkalarından yetişemedim, kalabalıkta gözden kayboldular.
LPG'li arabanın plaka numarasını ve park ettiği yerin numarasını aldım. Alışveriş merkezine girdiğimde ilk rastladığım güvenlikçiye amirleri ile görüşmek istediğimi söyledim. Güvenlikçi elindeki telsizle konuştu. "Amirimiz sizi yukarıdaki danışmada bekleyecek" dedi. Gerçekten de güler yüzlü genç birisi beni bekliyordu. "Kapalı otoparka LPG'li bir araba ile girmek serbest mi?" diye sordum. "Hayır" dedi. Ben de "Ama girdiler" dedim. Ve kendisine konuyu özetledim; araba ile bilgileri ilettim. İlgileneceğini söyledi ve ilgime teşekkür etti. Ben de gönül rahatlığı ile bu alışveriş merkezindeki büyük markete girdim. En az yarım saat içerde kaldım.Otoparka dönerken LPG'li arabaya ne olduğunu merak ediyordum.. Evet araba uslu uslu yerinde idi, patlamamıştı. Park yerinden kendimi hızla dışarı attım.
Eve geldiğimde söz konusu alışveriş merkezinin güvenliğini aradım. Konuyu aktardım. İlgileneceğini söyledi ve ilgime teşekkür etti. Ben de "Alışveriş merkezinde konuştuğum amir de ilgileneceğini söyledi, ama bir şey olmadı" diye yakınacak oldum. "Arabanın plakası ne idi ?" dedi. Söyledim. "Biz bu arabayı 4-5 kez anons ettik. Ama gelen olmadı" dedi. "Ama ben duymadım" dedim. "Sizin alışveriş ettiğiniz mağazada o anonslar duyulmaz " diye bir güzel izah etti. Acaba arabayı park eden kötü niyetli olsa bu anonsla gelir miydi diye düşündüm.
Bir yorum
Geçtiğimiz hafta sonu yaşadığım bu olay üzerine düşündüm ve üzüldüm. Bu ülkede bir işi ciddi, inanarak ve hakkını vererek yapmayı ne zaman öğreneceğiz bilemiyorum. Yaşadıklarım, gördüklerim ve duyduklarımla bu konudaki umudumu her geçen gün daha da yitiriyorum.
Her işi ucundan tutarak yapıyoruz. Gereğine inanmadan, sadece yapmış olmak için yapıyoruz gibi geliyor bana. İşin sadece gösteriş kısmına önem veriyoruz. Örneğin, güvenlikçilerin giysileri çok gösterişli ve belli bir zevkle yapılmıştı. Bunu takdir ettim. Ama bu şatafatlı üniformanın hakkı verilmiyordu. Şatafatlı üniformanın içi boştu. Güvenlikçiler güler yüzlü idi, ama etkin değildi.
Kapıdaki güvenlikçiler, yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunun farkında değildiler. Belki de bu onlara iyi anlatılmamıştı, ya da hiç anlatılmamıştı. Bu nedenle işi mekanik olarak yapıyorlardı. Kapalı garaja girmemesi gereken bir arabayı görmüşler, çıkışı tarif ederek arabayı salıvermişlerdi. Müşterinin iyi niyetine güvenmişlerdi. Konu güvenlikse, hiçbir kapının açık bırakılmaması gerektiği gerçeğini kavramamışlardı. Bir görevli eşliğinde bu LPG'li arabanın garajdan çıkmasını sağlamamışlardı.
Bir işi doğru yapmak bu kadar zor mu? Neden insanlar işlerini doğru yapmayarak başkalarının da hayatını tehlikeye atarlar? Yoksa ben mi abartıyorum? Acaba takdiri ilahiye sığınıp bunları dert edinmesem mi?