Bir inovasyon reçetesi
Amerika, ilk siyah başkanından sonra ilk kadın başkanını seçmeye hazırlanıyor. Kadın adayın artıları ve eksileri her gün medyada. Her gün, ortaya yeni bir eksisi çıkıyor. Ama artıları daha çok. Zaten “öteki” adaya bakınca, kadın adayın bütün eksilerini yok saymak mecburi.
Hillary Clinton, ortalığı dağıtacak mega bir tuhaflık olmazsa 80 gün sonra seçilecek. ABD için nasıl bir inovasyon programı öngördüğünü 7 bin kelimeyi aşan ayrıntılı bir bildirgeyle kamuoyuna açıkladı. Sadece anahtar cümleleri dahi, Başkan Clinton’ın hangi konulara öncelik vereceğini göstermeye yeterli.
Bildirgenin başlığına düz çeviri Türkçesiyle bakmazsak, içerdiği anlam şunu diyor: “Ülke ekonomisinde, teknoloji ekonomisini egemen kılmak.” Bu tek cümle, bizim buralarda “ekonomide dijitalleşme” derken anlatmak istediğimiz. Ama işin sadece teknoloji boyutu değil, buna bağlı bütün sistemleriyle.
Zaten Clinton’ın maddelerine bakınca bunlar tek tek görülüyor: Bir numaralı maddesi, bilişim bilimlerine ve STEM eğitimine yatırım.
Sonraki maddeler: 21’inci yüzyıl meslekleri için sosyal sermayenin geliştirilmesi (yani yine eğitim). KOBİ’ler ve işe yeni başlayan küçük şirketler (start-up) için girişim sermayesine erişimi artırmak. Bunu yaparken azınlıklara, kadınlara, genç girişimcilere odaklanmak. Dünya çapındaki en üst düzey yetenekleri, beceri sahiplerini ABD’ye çekmek, ABD’de tutmak (aktif bir göçmenlik politikası). Teknoloji transferini kolaylaştırmak, bilim ve teknolojide Ar-Ge’ye yatırım yapmak. İş tanımlarının değişmekte olduğu bir dünyada ücret ve gelirlere buna uygun biçimde esnek bir nitelik kazandırmak. Dünyanın hayran kalacağı bir dijital altyapıya yatırım yapmak. Dijital uçurumu yok etmek. Dijitalleşmenin bölgesel, hatta daha küçük boyutlarda gerçekleşmesi için hibe programı başlatmak. Daha çok sayıda önemli kurumu yüksek hızlı internete bağlamak. 5G kablosuz internet ve yeni nesil kablosuz sistemleri uygulamaya sokmak. ABD’nin teknoloji ve inovasyonda küresel liderliğini daha da geliştirmek. İnternetin dünya çapında herkesin kullanımına eşit derecede açık olması için çalışmak. İnternet yönetişimi için çok-taraflı bir yapıyı desteklemek.
Clinton’ın bildirgesi burada bitmiyor, dahası var. Ama araya girip, şu soruyu sormak galiba gerekli? Dünyada acaba hangi hükümet yukardaki hedeflere “hayır, bunlar gereksiz” diyebilir? Aslında Clinton’ın yaptığı, bütün dünya için bir ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme reçetesi... Devamı şöyle:
ABD’nin ihracatını artırmak. ABD içinde ve dünyada siber güvenliği geliştirmek. Veri/bilginin sınırlara takılmadan serbestçe dolaşmasını sağlamak. Ülkeler arası güvenlik bakımından veri alışverişiyle ilgili yöntemleri güncellemek. İnovasyonu teşvik ederken özel yaşamı koruyacak hukuki düzenlemeleri yapmak. Sağlıklı rekabet koşullarını teşvik etmek, engelleri azaltmak. İnternet tarafsızlığını savunmak. Patent sistemini geliştirerek yenilikçiliği ödüllendirmek. Daha etkin bir telif uygulaması, ticari sırların daha iyi korunması için çalışmak. Daha akıllı, daha yenilikçi, bürokrasisi daha az, vatandaşla daha dost hükümet. Kamu bilgisini daha çok açarak vatandaşın kullanımına sunmak. Devletin inovasyon çabalarına vatandaşın katılımını sağlamak. Devletin saydamlığını, teknolojiyi kullanarak artırmak. (http://linkis.com/hillaryclinton.com/HvZu2)
Bugün, uluslararası patent ve fikri haklar kurumu WIPO, Cornell Üniversitesi ve Fransa iş yönetimi okulu INSEAD, 2016 Küresel İnovasyon İndeksi’ni Cenevre’de açıklıyor. ABD, geçen yılki indekste 5’inci, Türkiye 58’inciydi. Clinton’ın, ülkesinin 5’ten daha yukarı çıkması için ürettiği vizyonu herkes benimseyebilir, uygulayabilir.