Bir hayat okulu

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Şanslı bir insansanız, yerleşik ve kurumsallaşmış bir yerde çalışma şansını bulursunuz.

Geri dönüp baktığımda, evrenin dilini anlama, insan ve sermaye kaynağını yönetmenin ne anlama geldiğini fark etme bakımından Şişecam Planlama Müdürlüğü'nün yaşamımda özel bir yeri olduğunu düşünürüm.

Kurumları kurum yapan insanlardır. Kurumlarda görev almış insanların hayat felsefeleri, insana ve işe bakışları, sorumluluk duyguları, bilgi ve teknik yeterliliklerinin çok önemli olduğu kanısındayım. Bir yönetici kurumu yüceltebileceği gibi, kurumun içini çürüterek sessiz ölüme de götürebilir.

Şişecam Planlama Müdürlüğü'nün olağanüstü öğretici bir yer olmasını sağlayan üç insanı anmazsak, hayata ve insana saygısızlık etmiş oluruz: Talat Orhan, Osman Nuri Torun ve Yurdakul Alpay.

Talat Orhon sert mizaçlı, tipik bir Karadeniz insanı idi. Sürmeneli bir ailenin çocuğu, İstanbul İktisat Fakültesi'ni bitirmiş, Türkiye İş Bankası'nın çeşitli kademelerinde çalışmış, Şişecam'ın uzun süre yönetim kurulu başkanlığı yapmış, sonra da Şişecam'a Genel Müdür olmuştu.

Talat Orhon'un Şişecam Genel Müdürlüğü döneminde Uzun Vadeli Plan çalışmalarına önem verdiğini; plan alt ve üst komite toplantılarına gereken zamanı ayırdığını, çalışmaları ciddiye aldığını, anımsadığım bir olay dışında , "demokratik sabrı" göstermek için çaba gösterdiğini biliyorum.

Koordinatörlerden işyeri genel müdürlerine, şeflerden uzmanlara kadar geniş katılımlı toplantılarda herkesi dinler; tartışmalara katılmayanları zorlar; çok sesliliğin ve ortak aklın ortaya çıkmasını bütün içtenliği ile hayata taşımak isterdi. Bu isteğini içselleştirmişti ki, yönetimde bulunduğu dönemde plan toplantılarının sürdürülebilirliğini güven altına aldı. Şişecam Planlama Müdürlüğü Mali Koordinatör Osman Nuri Torun'a bağlı idi. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirmiş, Maliye Bakanlığı'nda çalışmış, Hesap Uzmanlığı görevinde bulunmuş, Milli Birlik Komitesi'nde danışmanlık yapmış, Şinası Orel'den sonra DPT'nin Müsteşarlığı'nı yapmıştı.

Osman Nuri Torun, Uzun Vadeli Plan'ın erdemine inananlardan biri idi. En azından, birikimi, plan toplantılarının ciddiyetini artırıyor; matematik zekası ve analiz gücü, çalışmalara nitelik kazandırıyordu.

Yurdakul Alpay ise Planlama Müdürü idi. Eski bir hesap uzmanı. Plana inanan bir insan. İşlerin yürütülmesinde su katılmamış bir inançla planın başarılı ve etkili olmasına çalışan bir orta kademe yöneticisi. Sabırlı, kibar, insanları kırmayan ve plan çalışanlarına tepeden bakmayan bir yönetici.

Uzun Vadeli Plan çalışmalarından sorumlu üç yöneticinin plana inancı içselleştirmiş olmaları, planı küçümseyen bazı yöneticilerin de caydırıcı etki yapmalarını önlüyordu.

Uzun Vadeli Plan çalışmaları neden bir "hayat okulu" idi? Bu kanıya beni götüren gerekçeleri bu ilk yazıda paylaşmalıyım:

1. "Yönetişim kavramının" henüz piyasada yeterince yer etmediği bir dönemde, gerçek bir yönetişim örneği idi. Çok geniş katılımlarla yapılıyordu; uzun süredir emekli olmuş Şişecam çalışanlarına rastladığımda; plan toplantılarındaki katılımın ne denli önemli bulduklarını anlatırlar. Bu katılım, "çok sesliliği" yaratıyordu; eli taşın altında olanlarla, kurmay birimlerin bakış açılarını ortaya koymaları ile gerçek anlamda 'kurum aklı" ortaya çıkıyor; "öğrenen ve öğreten kurum" olgusu yaşanıyordu.

2. Potansiyeli olan yönetici adaylarının kendilerini kanıtlamanın bir aracı idi. Açık bir tartışma ortada idi, gündemsiz, ön-araştırma yapmadan, analize dayanmadan yapılacak bir değerlendirmeler açığa çıkıyordu. Hayatın öz gerçeği yerine, kendi gerçeğini koyan "şark kurnazı" tiplerin anlaşılması ve ayıklanmasını sağlıyordu. Kapalı kapılar ardında, sekreterden alınan istihbarat, yöneticinin kendi çıkarlarına göre yapacağı saptırmaları engelleyen bir sistem vardı. O nedenle, plan çalışmaları "pozitif seleksiyon" yapabilmenin ortam ve iklimini oluşturuyordu.

3. Sistem, dünya genelindeki genel eğilimleri, kurumun olanak ve kısıtlarını analiz eden, sistemli biçimde tartışmaya açan yapıda idi. Ülkenin gelişme düzeyinden, genel sistemin işleyişindeki aksamadan, dünyaya entegre olmanın gereklerinden kaynaklanan gelişmeleri "erken uyarı mantığı" değerlendirmeler, padişah iradesi gibi "tek tip düşünce" ile karar verilmesini önemli ölçüde engelliyordu.

Bireysel ve kurumsal anlamda, değişik çıkarların açık ortamda tartışılması nedeniyle, plan toplantılarının öğreticiliği, daha sonra orta kademeye aktardığı yönetici sayısından bellidir… Bir başka özellik, genç insanların "kendini kanıtlama platformu" olmasıdır. Bu ikinci özelliği gelecek hafta cumartesi yazımızda paylaşacağız..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar