Bir ekim yazısı

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Bugün, 2 Ekim 2009. "Saat 21-22 Şiirleri"nden, günün tarihini taşıyan, 64 yıl önce yazılmış dizelerle başlayalım mı?

 "Rüzgâr akar gider, /aynı kiraz dalı bir kere bile sallanmaz aynı rüzgârla. / Ağaçta kuşlar cıvıldaşır / kanatlar uçmak ister. / Kapı kapalı / zorlayıp açmak ister. / Ben seni isterim :

senin gibi güzel, / dost / ve sevgili olsun hayat... / Biliyorum henüz bitmedi

sefaletin ziyafeti... / Bitecek fakat..."

Çok zor şartlarda yazılmış, ama büyük umutlar taşıyan bir şiir. Ne güzel…

Ana rahmine düştüğü andan itibaren her ân ölüme yaklaşan insanoğlunu yaşatan umuta, Nâzım Hikmet'in şiirlerinde her zaman fazlasıyla rastlarız.

Bu şiiri okuyup da onun etkisindeyken, yani hemen, neden umut duymayalım ki? En azından Ekim ayı için…

Ekim, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 10. ayı ve 31 gün çekiyor.

Hani elimizi yumruk yaptığımızda, üst tarafında parmakların başlangıç noktalarında peşepeşe küçücük tepecikler ve hemen yanlarında çukurcuklar oluşur ya… Biz de okul sıralarında öyle öğrenmişizdir 30 ve 31 çeken ayları. Sağ elimizin üstünde başparmağımızın çıkıntısından başlar ve sayarız: Tepecikler 31, çukurlar 30'dur. Temmuz'da biter sağ el, sonra öteki ele geçeriz yine çıkıntıdan başlarız zorunlu olarak Ağustos'la ve 12 ay, doğru olarak çıkar (Şubat da ilk çukurcuğa denk gelir).

Ülkemizde Ekim ayının adı, Atatürk devrimine değin Sümer-Babil-İbrani-Süryani-Arami kökenli bir sözcük olan Tişrî den gelme Teşrîn-i Evvel'di. Cumhuriyet'ten sonra İlk Teşrîn veya Birinci Teşrîn olarak kullanıldı. Son Teşrîn, daha önceki adıyla Teşrîn-i Sâni ise Kasım'dı… Dedelerim, hep Teşrîn sözcüğünü kullanmışlardı. 

10 Ocak 1945'te kabul edilen ve 15 Ocak 1945'te yürürlüğe giren dört ayın adlarını değiştiren yasa ile Teşrîn, Ekim'e dönüştürüldü. Türkçe olan "ekme" eyleminden türemiş olan bu ad, tarlaların sürülüp ekildiği ay anlamına geliyordu.

Söze Vikipedi'den devam edecek olursak:

"Anadolu'da bu ay için 'Gazel ayı' dendiği de olur, 'gazel', 'kuru yaprak' anlamına gelir. Bu ay için 'Avara' diyenler de vardır. Gagauzca gibi Türkçenin kimi lehçelerinde bu aya 'Kasım' denir. Bu fark; Julien yöntemi Güneş takvimi ile Gregorien yöntemi Güneş takviminin bu yüzyıl (20. yüzyıl) için 13 gün farkı olması yüzündendir. 'Kasım' adı Yahya Peygamber'in takma adı olduğundan, Gagauzlar bu iki güneş takviminin gün farkından dolayı, 'Kasım' adını bu aya daha yakın görmüşlerdir.

Ekim adının İngilizce karşılığı olan 'October', Latince 8 anlamına gelen 'octo'dan gelir. Aylara bölünmemiş kış süreci, Ocak ve Şubat arasında bölünene kadar eski Roma takviminde Ekim ayı 8. ay idi."

Ekim… Adı üstünde bereketin başlangıcı. Mutluluk da bir bereketse… Neden Ekim'de başlamasın?!

Bakın başka neler yapılıyor Ekim'de? Örneğin tarlalarda:

Toprağa sürümle birlikte geç erime yapan gübreler ile çiftlik gübreleri verilebiliyor. Ardından güzlük hububat ekimi başlıyor ve ay boyunca devam ediyor. Tütünlerde ise son yaprak kırması yapılıyor.

Peki meyvecilikte?

Fidanların sökümü, katlanmaları ve bazı bölgelerde dikimleri bu ay gerçekleştiriliyor. Bazı bölgelerde durgun göz aşıları bu ayın ilk haftasında devam edebiliyor. Turfanda turunçgillerin ve zeytinin ise hasadına geçiliyor. Üzüm hasadı ay ortalarına kadar sürüyor. Kurutulma, pekmez, sirke, şıra şeklinde değerlendirme ise devam ediyor…

Yani Ekim, bereket ayı…

Ben de balkondaki çiçeklerden başlayacağım. Bu ay, saksılarını değiştirecek, gübrelerini verecek, bir kısmını da budayacağım. Hayat, orada, yani asmada, limonda, lavantada, sardunyada, kasımpatında ve diğerlerinde bir başka bahara, yeniden tazelenmeye dek içten içe de olsa sürecek. Aaa, söylemeliyim bu arada limon ağacım yeniden çiçeğe durdu. Yoksa umutlarım mı oradakiler?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar