Bir duayenin ardından...
Sanayici, 21. dönem milletvekili, birçok sivil toplum örgütünde başkan ve üyelik yapan değerli dostum Ahmet Arkan'la ilgili “Duayen olabilmek” başlıklı yazım 22 Kasım 2012 tarihinde bu köşede yayımlanmıştı... Bu kez bayram öncesi toprağa verdiğimiz duayenin ardından yüreğim buruk da olsa yine de yazmak istiyorum..
Ahmet Arkan’la 1994 yılında KOSGEB'de başlayan dostluğumuzu ölümüne değin artırarak sürdürdük... TOSYÖV başkanlığım döneminde Mütevelli Heyet üyeliği öerimi kabul etmiş KOBİ zirvelerinde ve panellerde çağrılı konuşmacı, oturum yöneticiliği gibi görevleri severek üstlenmişti.Katıldığımız toplantıların, arama konferanslarının akşam yemeklerinde Ömer Hayyam'dan, Nâzım Hikmet’ten dizeler okur, Kemal Tahir’den, Yaşar Kemal’den, Türkan Saylan’dan söz eder, anlatır, anlatır bizlerde keyifle dinlerdik... ARPEK’teki ofisindeki sohbetlerimizde bahçede dalgalanan dev bayrağa buğulu gözlerle bakar, “Bu yaşta bu vatan için, bu bayrak için canımı, kanımı veririm” derdi.
Oğlumun nikahına davet için aradığımda hasteneden yeni çıkmıştı... Son konuşmamız yaklaşık 15 gün önceydi, “İyiyim çok şükür atlattım, merak etme sakı”n sözüyle konuşmamızı bitirmiştik... Ölüm haberini aldığımda inanamadım... Önce oğlu sevgili Burtan’la, ardından değerli dostum TOSB başkanı Yunus Çiftçi ile konuştum..
Ahmet Bey için ilk tören ARFESAN’da, ikinci tören ise TOSB’daki ARPEK’te yapıldı..
Son tören ise TOSB yönetim binası önünde programlanmıştı. Tören, bölgedeki fabrikaların sahip ve her düzeyde çalışanlarının yoğun katlımıyla TOSB başkanı Yunus Çiftçi, ailesi adına oğlu Burtan Arkan’nın konuşmalarıyla gerçekleştirildi.
Cenaze namazının kılınacağı Selimiye Camii mahşeri kalabalıklardan bir gün yaşıyordu...
TBMM eski Başkan Vekili Uluç Gürkan, eski bakanlar Hikmet Uluğbay, Zekeriya Temizel, Hasan Gemici, milletvekilleri Ertuğrul Kumcuoğlu ve Ali Arabacı, İSO'dan Erdal Bahçevan, Hüsamettin Kavi, Osman S. Arolat, Çetin Nuhoğlu, Doğu Perinçek, Mustafa Mutlu, Yalçın Sönmez, Okan Oğuz, Turan Sarıgülle konuşabildiğim kişilerdi...
Farklı rütbelerde emekli askerler, gazeteciler, çok sayıda sanayici, iş insanları, fabrikalarda her düzeyde çalışanlar sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri velhasıl Ahmet Arkan’nın sevenleri avluya sığmamış, ara sokakları doldurmuşlardı...
İnsanlar birbirlerine Ahmet Bey'le anılarını sevgi ve saygı dolu ifadelerle anlatıyorlardı...
Örneğin Otosan'ın o zamanki kalıphane şefi yüksek mühendis, benim de üniversitedeki motor projemi danıştığım ağabey Ali İhsan İlkbahar’ın anlattıkları şöyle:
“Ahmet, bizden ayrıldıktan sonra kurduğu iş yerinde bizzat kendi elleri ile kalıp yaparak geçimini sağladı ve firmasını büyüttü. Başlangıçta muhtelif saç parçalarının kalıp ve saç parça basma işlemi yaparken, sonraları daha kapsamlı bir konu olan fren körüğü işine el attı.
Türkiye piyasası ile yeterli büyümeyi yapamayacağını anlayıp ihracata açılmaya karar vererek hem kalite konusuna hem de Ar-Ge konusuna verdiği önem ve yatırımlar sayesinde bugün Avrupa'nın en önemli kamyon ve TIR üreticilerine fren körüğü satan çok önemli bir sanayi firmasi olarak Arfesan hepimizin gurur kaynağı olmuştur.
Ahmet her ne kadar kapitalist olma yolunda ilerlerken içindeki sosyalist ruhu hiçbir zaman kaybolmadı. İşleri biraz büyüyüp rahatlayınca gerek TAYSAD ve gerekse İstanbul Sanayı Odası'nda seçimle yönetimlerinde görev aldı... Özellikle Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulmasına liderlik etti ve ülkemize çok büyük bir eser kazandırdı.
İSO'daki beraber çalışmalarımız esnasında oradaki müşterek arkadaşlarımızla beraber Ahmet’e politikaya girmesini söylüyorduk ve bu da onun hoşuna gidiyordu. Nisan 1999'da Kocaeli’nden milletvekili seçildi... Parlamentodaki görevi esnasında işini profesyonellere emanet ederek vaktinin tamamını milletvekilliği görevine adadı ve otomotiv sektörümüzün adeta parlamentodaki temsilcisi oldu. Bu konuda çok çalıştı ve başarılı da oldu.”
Otosan’da başlayan, 50 yılı bulan iş arkadaşlığı sürecinde yaşanmışlıkları anlatırken Ali İhsan Ağabey'in gözleri nemleniyordu.
Bir anı da hepimizin sevdiği değerli dostumuz Hüsamettin Kavi’den. Kavi; “İSO’da birlikte sürekli projeler geliştirirdik. Meclis’e gidince bu kez projelerimizi Meclis gündemine taşır, Gümrük Birliği sürecinin de genelde tüm sanayin, özelde de otomotiv sektöründeki gelişmeleri an be an takip eder bizleri bilgilendirirdi. Mecliste sanayicinin gerçek temsilcisiydi. Nur içinde yatsın” diyerek sözlerini bitirken sesi titriyordu.
Sonsuzluğa uğularlayan binlerce kişinin Duayen’e olan sevgisine, saygısına tanık olan biri olarak; “Duayen olabilmek” başlıklı yazımı bir kez daha hatırladım.
Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yat, Türkiye sevdalısı güzel insan...