Bir Dışişleri Bakanlığı'nın inovasyonla ne işi olur?

Selin ARSLANHAN
Selin ARSLANHAN YENİDEN KEŞİF [email protected]

Geçtiğimiz günlerde, Avustralya Büyükelçiliği'nin organize ettiği programla Avustralya'daydım.
Oradaki inovasyon ekosisteminin farklı bileşenlerini görme şansına sahip oldum. Hem inovasyon ortamını anlamak ve yeni eğilimleri değerlendirmek, hem de potansiyel iş birliklerini görüşmek mümkün oldu. Öncelikle bugünkü yazıya Avustralya'daki inovasyon ekosisteminde kamunun rolü ile başlamak istiyorum. Son 10 yılda içinden geçtiğimiz teknolojik dönüşüm süreci, üretim süreçlerinden iş modellerine kadar her şeyi değiştirdi. Hatta idari yapılar, politika tasarım süreçleri bile bu dönüşümden etkilendi. Sadece şirketler değil, kamu kurumları da yeniye uyum sağlamak için iş yapma biçimlerini değiştirmeye başladılar. Geleneksel şirketler hayatta kalmak ve rekabet güçlerini koruyabilmek için bu değişime uyum sağlamaya çalışırken, benzer şeyi ülkeler ve ülkelerin idari yapıları için de söyler hale geldik. Rekabet gücünü korumak ancak böyle mümkün oluyor.

Avustralya'da bunun örneklerinden biriyle karşılaştım: Avustralya Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı, bir inovasyon merkezi kurmuş. Bakanlık, yürüttüğü destek programı kanalıyla inovasyonu hızlandırmak ve desteklemek için 3 yıl önce InnovationXchange yapısını oluşturuyor. Bakanlık binasının girişinde, Bakanlık'ın kalan kısımlarına hiç benzemeyen bir inovasyon merkezinden bahsediyoruz. Benzememesi, hatta kalan yerleri de değiştirmesi için büyük çaba harcıyorlar aslına bakarsanız.

Sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyüme söz konusu olduğunda, yeni teknolojilerle birlikte değişen ortamda inovatif çözümler üretmek ve bu çözümler için hızlandırıcı rol oynamak amacıyla oluşturulmuş bir yapıdan bahsediyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine katkı sağlamaya yönelik sağlık, çevre, kapsayıcı büyüme gibi temalara odaklanan programlar yürütüyorlar. Bu konularda hem fikirleri tetikliyor ve start-up'lar için kuluçka rolü üstleniyorlar hem de şirketlerle birlikte çalışarak çözümlerin uygulamada yaygınlaşmasını sağlamaya çalışıyorlar.

Yeni teknolojilerle değişen bu ortamda, daha etkin ve verimli hükümetler görmek gerektiğini, kamu kurumlarının değişimin tetikleyicisi olmak için kendilerinin de değişen yapılar olmasını savunuyorlar ve bu konuda örnek olmak olmayı amaçlıyorlar.

Ne tür işler yapıyorlar diye bakarsak, bu ara gündemlerinde olan projelerden birisi, start-up'ların ve küçük ölçekli işletmelerin büyümesini hızlandırmak üzere tasarladıkları bir program. Bir diğeri, bölgedeki sosyal girişimlere odaklanan bir hızlandırıcı program. Benzer başka bir program için Google ile işbirliği yapıyorlar. Asya ülkeleri ortaklığında yürüttükleri akıllı ve sürdürülebilir şehirler için inovasyon konulu bir akıllı şehirler inisiyatifleri var. Birleşmiş Milletler ile iş birliği halinde yürüttükleri bir su bir de gıda konulu programları var. Bunlar sadece projelerinden bazıları. Kurulduklarından bugüne kadar 3 yıl boyunca birçok farklı paydaşla iş birliği yapmışlar. Şirketler, farklı ülkelerdeki kamu kurumları, start-up'lar bunlar arasında yer alıyor.

İnovasyon ekosisteminde tetikleyici olarak kamunun rolü söz konusu olduğunda, Avustralya'daki bir diğer deneyimim olan Varlık Fonu'ndan da bahsetmek istiyorum. Önceki yazılardan birinde varlık fonlarının son yıllarda artan teknoloji ve startup ilgisine değinmiştim. Avustralya'nın varlık fonu Future Fund ile görüşmemizde, onlara Uluslararası Varlık Fonları Forumu'nun (IFSWF) en son raporunun varlık fonlarının unicorn arayışı üzerine olduğunu hatırlatınca, gündemin Avustralya'da da tamamen aynı olduğunu öğrendim. Yeni teknolojilerle geleneksel sektörlerin nasıl değiştiğinin farkında olan ve geleceğe yatırımları bu çerçevede değerlendiren bir varlık fonundan bahsettiğimizi özellikle belirteyim. Avustralya'nın Varlık Fonu, 2006 yılında kurulmuş.

Yaklaşık 150 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip ve bu büyüklükle dünyadaki ilk 20 varlık fonu arasında yer alıyor. Toplam yatırımlarının yaklaşık yüzde 30'u Avustralya'ya yapılmış, kalan yüzde 70'i farklı ülkelere dağılmış. Son yıllardaki artan start-up ilgileri açıkça görünüyor. Start-up'lara tek tek yatırım yapmanın yanı sıra, en son 2018 içinde Avustralya merkezli bir girişim sermayesine 225 milyon dolarlık bir yatırım yapmışlar.

Start-up'lara yaptıkları yatırımlar arasında Çin öne çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda Avustralya dışında farklı ülkelerdeki start-up arayışlarını sürdüreceklerini belirtseler de, Çin onlar için yatırımlarına devam edecekleri çok önemli bir havuz. Belirli teknolojilere odaklandıklarını söylemek çok mümkün değil fakat şimdiye kadarki yatırımları arasında yapay zeka, sağlık, robotik ve finansal teknolojiler öne çıkıyor. Varlık fonu, Avustralya'da inovasyon ekosisteminin önemli aktörlerinden biri olabilir gibi görünüyor.

Türkiye'dekine de bu gözle bir daha bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Avustralya deneyimlerime farklı ekosistem bileşenlerine değinerek devam edeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Unicorn adayları kimler? 20 Şubat 2019