Bir cisim yaklaşıyor…
ABD borsaları ekim ayında gördüğü dip seviyelerin altına gerileyerek tepe noktasına göre yüzde 10’luk düzeltme sınırını aştı. Son on yıldır yatırımcılara düzenli olarak para kazandıran “borsadaki gerilemeleri alış fırsatı olarak kullan” stratejisi bu kez işlemedi.
Gerilemenin devam etmesi ve nisan ayında görülen 2.580 dip seviyesinin altına inilmesi durumunda satışlar hızlanabilir. Tepe noktasına göre yüzde 20 gerilemenin altına işaret eden ayı piyasası bölgesine doğru ilerleyebiliriz. Ne oluyor? Wall Street’teki satış dalgası ne anlama geliyor? Makro verileri ve şirket karları güçlü ABD ekonomisinde rüzgar yön mü değiştiriyor?
Hisse fiyatlarındaki satışlar olası bir durgunluk döneminin mi işareti?
Hisse senedi piyasaları ekonominin durgunluğa gireceğini gösteren erken uyarı işareti olarak çok da iyi bir karneye sahip değil. Borsalar son beş durgunluk döneminin sekizini bilmiş. Diğer bir deyişle verilen her iki sinyalden sadece biri doğru çıkmış.
Ancak ABD ekonomisinin 9 yıldır aralıksız büyüdüğü (ortalaması 7 yıl) ve beş yıllık faizlerin iki yıllık faizlerin altına gerilediği bir dönemde hisse senetleri piyasasındaki sert gerilemeyi ve oynaklıktaki artışı ciddiye alıyoruz.
2018 yılında varlık gruplarının yüzde 95’inden fazlasının değer kaybetmesi bizi endişelendiren diğer bir neden. Hisse senetlerinin, tahvillerin, emtia fiyatlarının eşanlı olarak gerilemesi bize 1970’lerdeki stagflasyon dönemini ve 2008 küresel krizini hatırlatıyor.
Türkiye ekonomisi güçlü dinamiklere sahip. Döviz şoku sonrası uygulanan sıkı maliye ve para politikaları, cari dengedeki hızlı toparlanma, dış borç ödemelerinin intizamlı bir şekilde yapılması, kamunun gerektiğinde müdahale edecek güçlü bir bilançoya sahip olması sayesinde finansal piyasalarda istikrar yeniden sağlanıyor.
Ancak tehlike bölgesinden henüz çıkmış değiliz. Küresel borsalardaki satış dalgası dünyaya doğru yaklaşan bir cismin işareti olabilir. Büyüklüğünü henüz tam alarak ölçemediğimiz bu cisim dünyayı vurur mu? Türkiye’yi teğet mi geçer? Bu soruların cevabını henüz bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz... Döviz şoku sonrası yaralarını sarmaya çalışan bir ülke olarak temkinli olmamız gerektiği. Olası kötü bir havaya karşı piyasalara güven veren doğru ekonomik politikaları kararlı bir şekilde uygulamamız gerekiyor.