Bir çiçekle bahar gelmez…
“Mark Twain’in Tom Sawyer’ın Maceraları eserinde romanın kahramanı evinin bahçesini boyattığı arkadaşlarından bu imkanı kendilerine sağladığı için para ister. Ülkelerini borç deflasyon durgunluk sarmalından çıkarmak için devasa varlık alımı yapan merkez bankaları çıtayı daha da yukarı taşıyor“
Teşbihte hata olmaz derler. Uluslararası Takas Bankası (BIS) araştırma direktörü Claudia Borio gelişmiş ülke devlet tahvillerinin eksi faiz vermesini Tom Sawyer’ın çit boyatma örneğine benzetmekte haksız değil.
1.9 trilyonluk kısmı Euro Bölgesi devletleri tarafından olmak üzere toplamda 2.4 trilyonluk devlet tahvili eksi faizle işlem görüyor. Fransa, Almanya ve İsviçre tarafından ihraç edilen tahviller sırasıyla 4 yıl, 6 yıl ve 10 yıllık vadelerde eksi faizle işlem görmekte.
Tahvil piyasalarındaki eksi nominal faizlerin sürdürülebilir olması için Avrupa’nın uzun süreli bir deflasyonist bir ortama girmesi ve/veya Euro Bölgesi’nin parçalanması gerekiyor. Ancak böyle bir senaryoda orta-uzun vadeli faizlerin eksi olması savunabilir.
Dünya piyasaları geniş ölçekli varlık alımlarıyla Fed Başkanı Ben Bernanke döneminde tanıştı. Amerika örneğinin başarılı olması İngiltere ve Japonya merkez bankalarını da süratle bu sürece yönlendirdi.
Politik birliğe sahip olmayan Avrupa yakın zamana kadar varlık alımı yoluna girmekten imtina etti. Geçmişte acı bir hiper- enflasyon tecrübesi yaşayan Almanya’nın itirazları yüzünden Avrupa Merkez Bankası varlık alımlarına bir türlü başlayamadı.
Ancak başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarında yaşanan sert düşüşler ve uzun süredir devam eden durgunluk Avrupa’yı deflasyon sınırına sokarak varlık alımlarına zorladı. Avrupa Merkez Bankası beklentilerden daha büyük bir varlık alımı paketiyle geçtiğimiz haftalarda piyasaları şaşırttı.
Başkan Draghi’nin açıklamaları sonrasında hızla değer kaybeden euro, İsviçre, Danimarka gibi gelişmiş ülkelerin merkez bankalarını faiz indirmeye zorladı. Enflasyon endişesi yaşamayan Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları da faiz indirim sürecine katıldı.
Ekonomisi güçlenen ABD Merkez Bankası’nın varlık alımlarına son vermesinin ardından faiz artırım sürecine başlayacak olması tasarruf sahibinden borçlu kesime kaynak aktaran bu tabloyu ne kadar değiştirecek göreceğiz.
Geçen hafta yapılan FOMC toplantısında verilen güvercin mesajlar faiz artırım sürecinin sonbahar aylarından önce başlamayacağı ve korkulduğu kadar şiddetli olmayacağı yönünde piyasaları ikna etmiş durumda.
Ancak ABD’de açıklanan verilerin gücüne bağlı olarak Fed’in söyleminin hızla değişebileceği ve geçtiğimiz hafta sürpriz bir şekilde düzelen küresel risk iştahının tekrar bozulabileceği unutulmamalı.
Edinburgh’ta tanıştığım bir fon yöneticisi “İskoçya’da hava tahmini yapmak çok kolaydır, günün bir saatinde muhakkak haklı çıkarsın” demişti. Türkiye’de de durum çok farklı değil. Baharı karşılamak için yapılan Nevruz kutlamaları sonrasında bastıran kar bunun en iyi örneği. Bir çiçekle baharın gelmeyeceğini en iyi bilen geçen hafta çiçek açan ağaçlar.