Bir buluş ve bazı gerçekler

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Bir öykü Bilin bakalım bu nedir: En doğal ve en taze besindir. Her zaman, temiz ve mikropsuzdur. Daima hazır ve bedavadır. Özel harcama gerektirmez. Tamamıyla ve kolaylıkla sindirilir. İshal, karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. Bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlardan korur. Bu sorunun cevabı anne sütüdür. Unicef’in web sitesinde, yukardaki faydaların yanında şunlar da sıralanıyor: Bebeklerin daha zeki olmasını sağlar. Bebeğin su ihtiyacını tam olarak karşılar. Bebekle anne arasında özel sevgi bağı kurulmasını sağlar. Emzirme, annenin sağlığını korur, meme ve rahim kanseri olma riskini azaltır.

Anne sütü bu kadar yararlı iken, her bebek bundan tam anlamıyla yararlanamıyor. The Economist dergisinin 3 Mayıs 2018 tarihli sayısında ilginç bir haber vardı (A pasteurisation machine for breast milk.) Bangladeş’te tekstil fabrikalarında çalışan anneler 4 aylık annelik iznini kullandıktan sonra şöyle bir sorunla karşılaşıyorlarmış. Bebeklerini akrabalarına bırakıp işe gidiyorlarmış. Daha sonra acıkan çocuklarına verilmek üzere sütlerini sağıp bırakıyorlarmış. Ancak yoksulluk her yerde başa bela. Her evde buzdolabı olmadığı için sütü saklamak mümkün olmuyormuş. O zaman da hazır mamalara başvuruyorlarmış. Ama bu mamalar anne sütü kadar besleyici ve faydalı olmuyormuş. Dhaka’daki bir kahvede tesadüfi dörtlü bir buluşma yukarıdaki soruna çözüm getirmiş. Dörtlüde şu kişiler varmış: Uluslararası İshal ile İlgili Hastalıklar Araştırma Merkezi’n de çocuk beslenme uzmanı Dr. Sabrina Rasheed ve üç Kanadalı öğrenci. Bu üçünden ikisi mühendislik ve birisi de tıp öğrencisi imiş.

Dr. Rasheed, bu üç öğrencinin önüne problemi tanımlayıp koymuş: Bu tropikal iklimde anne sütünü bozulmadan koruyacak ucuz bir çözüm bulmak.

Üçlü, ucuz bir çözüm bulmuş. Bu, ucuz bir pastörizasyon makinesi imiş. Kantinlerde yiyecek ısıtmak için kullanılan bir aleti almışlar. Isıtıcının kaplarını parafin mumu ile doldurmuşlar. Isı ile eriyen parafinin banyosuna silikon kaplı naylon torbaları sarkıtmışlar. Torbalara da içinde anne sütü bulunan şişeleri koymuşlar. Parafin banyosunda sıcaklık 72.5 C dereceye ulaşınca bir “zaman ölçer” (timer) devreye giriyormuş. Ve 15 saniye sonra da alarm çalmaya başlıyormuş.

Bu süre, sütün içindeki zararlı bakterileri öldürmeye yetiyormuş. Alarm çalınca şişeler parafin banyosundan çıkarılıp soğumaya terk ediliyormuş. Bu şekilde pastörize edilen sütün oda sıcaklığındaki ömrü 2 saatten 6-8 saate çıkıyormuş.

Bu buluş önce bir gömlek dikim atölyesinde denenmiş. İşçi kadınlar önce güvenmemişler. Ama deneyince sistemin çalıştığını görmüşler. Bu çözüm, işyerine de yaramış. Bebek sahibi anneler arasında görülen işe gelmeme, ayda 5 günden 1 güne düşmüş. Nitelikli işçilerin çocuk emzirmek için işi bırakmalarının önüne geçilmiş. Sütleri sağılan anneler günboyu daha rahat olduklarından daha üretken oluyorlarmış. Dr. Rasheed ve tıp öğrencisi, bu ürünün ticari versiyonunu üretmek üzere harekete geçmişler. Bir Amerikan firması ile bunun patentini almışlar. Bunu Bangladeş’te ve diğer az gelişmiş ülkelerde yaygınlaştıracaklarmış.

Bir yorum

Yukardaki olay, bazı gerçekleri çok iyi dillendiriyor. Birincisi, her buluşun dünyada çığır açan bir şey olması gerekmez. Bu ucuz ve pratik pastörizasyon makinesi buna güzel bir örnek. İkinci gerçek: Buluşlarda disiplinlerarası takım çalışması çok önemlidir. Söz konusu buluş, mühendislik ve tıp bilgisi ile ortaya çıkmış. Üçüncü gerçek: Araştırmalarda ilk kıvılcım ve yönlendirme hayati değer taşır. Dr. Rasheed ihtiyacı görüp bunu bir araştırma problemi haline getirmiş ve üç kişilik ekibi yönlendirmiş.

Son söz

Sadece iman gücü yetmez. Bir şeyler bulmak ve üretmek için sağlam bir altyapı ve araştıran bir zekâ da gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019