Bir “boyum yetmi” öyküsü
Bir ay öncesine kadar küçük bir bahçesi olan evde oturuyordum. Bizim bahçeye yakındaki üç-dört bahçeyle birlikte Haydar bakıyordu. Haydar her sabah, Ankara’nın bir ucundan -ta Elmadağ’daki köyünden kalkıp, diğer ucuna -Çayyolu’na gelirdi. Kasım ortası – aralık başı “hakkınızı helal edin” deyip gider, mart ortası gibi birden bahçede görünür; baharın geldiğini anlardınız. Yeni dönemin ilk ücretini, eski ücretini yaklaşık enflasyon kadar artırıp vermeye kalktığınızda genellikle “yok, bu fazla; alamam” derdi. Bin dereden su getirip “bak, enflasyon” falan diye ikna etmek gerekirdi. Gönlü tok Haydar oldukça kısa boyluydu. Bir defasında pek de uzun olmayan bir ağacı üst tarafından budamasını istediğimde; üzgün, “Hocam, boyum yetmi” demişti.
Küresel krizden önceki birkaç yıllık dönemde hızlı kredi genişlemesi vardı Türkiye’de. Mevduat artışından çok daha hızlı artıyordu krediler. Böylelikle kredi-mevduat oranı sürekli yükselerek yüzde 86’ya ulaşmıştı. Küresel krizin patlak vermesiyle hem kredi talebi düştü hem bankaların kredi verme iştahları azaldı hem de bankalar yurtdışından kaynak temin edemez duruma düştüler. Sonuçta aniden frene basmak zorunda kaldı bankalar. Dikkat: Bu gelişme kredi-mevduat oranının yüzde 86 olduğu bir dönemin ardından yaşandı. Yani, topladıkları mevduatın Merkez Bankası’nda tutmak zorunda oldukları ve dolayısıyla krediye dönüştüremedikleri kısmı da dikkate alındığında, bankaların yeni dış kaynak (dış borç) temin etmedikçe ek kredi genişlemesine gitmekte zorlanacakları eşiğe geldikleri bir dönemde yaşandı bunlar.
2010’dan itibaren yeniden hızlı kredi genişlemesi gözlendi. Kredi artış oranı mevduat artış oranını belirgin biçimde aştı. Böylelikle kredi-mevduat oranı küresel krizden önce ulaştığı düzeyin çok daha üzerine çıktı ve 2015 sonunda yüzde 115 oldu. Yılbaşından bu yana ise kredi artışı mevduat artışı düzeyine düştü. Bu nedenle, şu sıralarda kredi-mevduat oranı yüzde 115 düzeyinde yatay bir seyir izliyor.
Hızlı kredi genişlemesinin riskli olduğunu biliyoruz. Hem teori söylüyor bunu hem de dünyada finansal kriz yaşamış ülkelerin deneyimleri. Peki, ne kadar hızlı? Rakam vermek zor ama dikkate alınacak ölçütler var elbette. Özellikle Türkiye gibi ülkeler için bu ölçütlerin başında kredi-mevduat oranı geliyor. Az önceki gibi bankaların topladıkları mevduatın Merkez Bankası’nda tutmak zorunda oldukları kısmı da dikkate alındığında, son yıllardaki hızlı kredi artış furyasının giderek daha fazla dışarıdan borçlanılarak mümkün kılındığı hemen ortaya çıkıyor. Yüzde 115 oranı, riskli sularda yüzdüğümüzü söylüyor bize. Zaten bu risk nedeniyle, Merkez Bankası ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu vaktiyle bir dizi tedbir aldılar da kredi-mevduat oranı daha da yükselmedi. Bu nedenledir ki şu sıralarda kredi artışı enflasyon kadar; reel bir kredi artışı yok. Tüketici kredilerinin artış oranı ise daha da düşük bir düzeyde seyrediyor.
15 Temmuz’dan önce yavaşlama sinyalleri veren ekonomimizden, darbe girişiminden sonra bu yönde daha belirgin sinyaller gelmeye başladı. Bu gidişatı önlemek için akla gelen en kolaycı “çözümlerden” biri de kredi artışını hızlandırmak. Nitekim son zamanlarda, bankaların ekonomiye arz ettikleri kredi miktarını artırıcı ve eski önlemleri yürürlükten kaldırıcı kararlar alınıyor.
İlk soru: Mevduat artışı yükselmeden kredi artış oranı nasıl yükselecek? Daha fazla yurtdışından borçlanılarak. İkinci soru: Peki, yurtdışından daha fazla borçlanabileceğimiz koşullar altında mı yaşıyoruz? Sorunun yanıtı olumsuz ama hadi gelin daha fazla borçlanabileceğimizi düşünelim. Üçüncü soru: Küresel krizde yaşadıklarımız dikkate alındığında, bankaların dış borçlarını daha fazla artırarak kredi-mevduat oranını iyice yükseltmeleri riskli değil mi? “Almadan vermek” biz faniler için mümkün değil. Bu durumda, ya “boyum yetmi” durumunu göz ardı edip zorla boyu uzatmaya çalışmayacaksınız ya da bir merdiven ayarlayacaksınız (risklerimizi hızla azaltıcı önlemler alacaksınız). Bunlara çok değindim ama bir daha ele alırım. İleride…
Meraklısına not: Merdiven temin edince bizim Haydar ağacı üstten budayabilmişti.