Bir bardak suda fırtına koparan ‘Tarife Adam’: Trump, gıda fiyatları ve Türkiye etkisi

Bora Tamer YILMAZ
Bora Tamer YILMAZ Ekonoritmiks boratamer.yilmaz@dunya.com

Şair Robert Frost, çalkantılı yaşamının sonunda ABD’nin 35’inci Başkanı John F. Kennedy’nin yemin töreninde şiir okumak için davet edilmişti. Donald J. Trump ise çalkantılı başkanlık kariyerine bir halka daha ekleyerek, ABD’nin 45’inci ve 47’nci başkanı unvanıyla yeniden yemin etti. ‘Tarife’ (gümrük vergisi) kendi ifadesiyle Trump’ın sözlükteki en sevdiği kelime.

Tüm seçim kampanyasını bu kavram üzerine kuran Trump, muhafazakâr oy tabanının hassasiyetleri doğrultusunda gümrük duvarlarını yükseltme vaadiyle seçimi kazandı. Ancak bu stratejinin etkileri ABD sınırlarını aşıp, küresel ekonomiyi sarsıyor. Peki, Trump’ın tarife politikasını belirleyen dinamikler neler?

-LNG ve enerji bağımsızlığı,

-Kritik mineraller ve savunma sanayii,

-Tarım ve gıda güvenliği,

-Otomotiv sektörü.

Kuzey Amerika ve Çin için yeni ticaret cepheleri açılıyor

Trump, yemin töreninin ardından ayağının tozuyla Ocak ayı sonunda komşuları Meksika ve Kanada’ya yüzde 25 Çin’e de yüzde 10 vergi açıklayınca piyasalar dalgalandı. Trump’ın bu tarz çıkışlarına alışmak gerekiyor. Zira Trump, kendi başına tüm dünyaya savaş açıp sonra da zafer ilan edebilen birisi. Önce en sert pozisyonu alıp, ardından oyunu dikte etmeyi seven bir lider. Nitekim Meksika ve Kanada vergileri farklı kazanımlar karşılığında ertelendi. Ancak Demokles’in kılıcı gibi bu vergi tehdidi her daim iki ülkenin üzerinde sallanıp duracak. Örneğin Meksika, GDO’lu mısır ithalatına yeşil ışık yaktı. Trump’ın Çin’e yönelik yüzde 10 tarifesi farklı bir amaç taşıyor: E-ticaret ve teknoloji sektörünü hedef almak. Türkiye de benzer bir düzenlemeyle yurtdışı sipariş limitlerini düşürerek mali kayıpları önlemeye çalışmıştı. Ancak ABD – Çin ticaret savaşının esas cephesi tarım ve savunma sanayii ekseninde dönüyor.

ABD – Avrupa ekseni: Yeni tarife dalgası kapıda mı?

Avrupa’nın da yakında tarifelerden nasibini alacağı aşikâr. ABD, enerji krizi yaşayan Avrupa’ya daha fazla LNG satmanın peşinde. Satışlar zaten Ukrayna işgalinin patlak vermesinin ardından artmıştı. Trump, enerji sektörünü seviyor. Enerji arzını arttırmanın peşinde. Stratejik açıdan enerji piyasasında hakimiyet Rusya, İran gibi olası rakiplerinin de diplomatik anlamda elini kolunu bağlayacak bir hamle. Otomobil ticareti ise Avrupa’nın uyguladığı dolaylı vergiler nedeniyle ABD’nin aleyhine çalışan yapıya sahip. Amerikan otomobilleri, ABD sanayisinin, işgücünün ve kültürünün sembollerinden. Dolayısı ile Trump, Avrupa’ya karşı bu kanadı asla bırakmaz.

Trump’ın tarifelerinde gıda politikasının yeri

ABD, Dünya’nın önde gelen tahıl üretici ve ihracatçılarından. Trump’ın açıklamalarının ardından gıda piyasaları şok etkisi yaşadı:

-Meksika’ya mısır sevkiyatının kesileceği endişesiyle fiyatlar önce hızla geriledi.

-ABD’nin en büyük potas (MOP) gübre tedarikçisi Kanada’ya yönelik vergiler, tarım girdisi maliyetlerinde artış beklentisini doğurdu.

-Kanada’nın kanola ticaretinin zorlaşacağı beklentisi, sıvı yağ fiyatlarını dalgalandırdı.

-Kanada ve Meksika toplamda ABD yaş sebze meyve ticaretinin yüzde 75’ine karşılık geliyor. Kanada önemli bir meyve pazarı ve portakal (suyu) fiyatları talep kaybı endişesiyle darbe aldı. ABD – Çin etkileşimi silah sanayisi etrafında şekillense de bunun bir de gıda ayağı var. Çin, korkunç kalabalık nüfusunun iaşesinde zorlanıyor. Bu nedenle ABD’nin yüzde 10 vergi artışı karşısında gıda ürünlerini hariç tutarak yalnızca tarım aletleri üzerinden cevap vermeyi seçti. Trump’ın ilk döneminde Çin’in ABD’den daha fazla tahıl getirdiğini biliyoruz.

Biden döneminde ABD, Çin’in ana tedarikçisi özelliğini Latin Amerika’ya bilhassa Brezilya’ya kaptırmıştı. Şimdi yeniden ABD tahılı küresel piyasalarda pazar payını arttırabilir. Avrupa ile ticaretin bir de süt ürünleri ayağı bulunuyor. Tereyağı gibi gurme şeklinde nitelenebilecek ürünlere talep neticesinde Avrupa’dan süt ürünleri ithalatı son 15 yılın zirvesine ulaşmış durumda. Trump, tarifeleriyle bazı ürünlerin ithalatını kesip bazı ürünlerin de ihracatını arttırıp ABD gıda arz güvenliğini tesis etme niyetinde. ABD çiftçilerinin güven endeksi Trump’ın seçimi kazanmasıyla rekor seviyelere yükseldi.

Türkiye açısından ne anlama geliyor?

 Geçtiğimiz hafta ‘Yeni Tandem’ başlıklı yazımızda Trump ve Hazine Bakanı Scott Bessent’in tüketici enflasyonunu gözeten politikalar izleyeceğini tahlil etmiştik. Fed’in kendi analiz ve resmi karar metni açıklamaları aynı yönde. Tarifelerden enflasyonist etkiler çok beklememek gerekiyor. Öte yandan Trump’ın diplomatik stratejisi enerji ve gıda arzını arttırmak üzerine kurulu. Rusya ile yakınlaşmanın en büyük sonucu ucuzlayan gübre fiyatları olur. Enerji fiyatları ve gıda girdisinin düşmesi Türkiye’de iki temel sonuca çıkar:

-Dez-enflasyon süreci pekişir.

-Özellikle gıda enflasyonundaki düşüş belirginleşebilir.

-Gübre fiyatları gerileyebilir, bu da tarımsal üretim maliyetlerini düşürebilir.

-İyileşen cari denge ilave destek alır.

-Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki olası düşüş Türkiye’nin enerji faturasını azaltır. Türkiye’nin dış ticaret dengesi üzerindeki baskı hafifleyebilir.

Trump’ın mezar taşında ne yazacak?

Robert Frost’un mezar taşında ‘bir aşığın Dünya ile tartışmasıydı’ yazar. Bakalım Trump’ın mezar taşında da ‘bir zenginin Dünya’yı doyurmasıydı’ yazacak mı?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar