Bir anket ancak bu kadar sulandırılır
Merkez Bankası'nın her ay iki kez gerçekleştirdiği beklenti anketinden söz ediyoruz. Beklenti anketi, her dönem yaklaşık yetmiş-seksen kişilik çok dar kapsamlı bir katılımcı kitlesinin verdiği yanıtlarla oluşturuluyor. Örneğin, önceki gün açıklanan temmuz ayının ikinci anketi için Merkez Bankası önceden belirlediği yüz yirmi kişiden görüş istiyor; yanıt verenlerin sayısı ise yetmiş kişi. Yıllar öncesinden belirlenen yüz yirmi kişi; akademisyenler ve finans sektörü çalışanları ile ekonomi muhabirleri ve yazarlarından oluşuyor.
Beklenti anketi, bazı katılımcıların verdiği yanıtlar yüzünden son yıllarda öyle bir hale geldi ki, birçok katılımcı, başlangıçtaki öneminden hızla uzaklaşan ankete zaman ayırmayı gereksiz görmeye başladı.
Öncelikle bazı noktaları vurgulamakta yarar var. Birincisi; bu bir anket, kimse katılmak zorunda değil. İkincisi; Merkez Bankası her anket formunda yanıt verilmek istenmeyen soruların boş bırakılmasını öneriyor. Yani her soru karşılığında bir rakam yazmak gibi bir zorunluluk tabii ki yok. Her konuda tahmin yürütemezsiniz belki ya da sağlıklı tahminde bulunamadığınızı düşünürsünüz, o bölümü boş bırakmanız elbette mümkün.
Aslında temel sorun, çok aykırı tahminler yapmak da değil. Adı üstünde tahmin; bir kişinin beş diye öngördüğünü, bir diğeri on olarak tahmin edebilir, ama biraz da insaf ölçüleri içinde olmak kaydıyla. Temel sorun, yanlış tahminler.
Peki, Merkez Bankası'nın görüşlerine başvurmayı değer bulduğu bu kişilerin bazıları, ne yaparak yanlış tahminde bulunuyor, anketin önemini böylesine azaltıyorlar? Temmuz ayının ikinci anketinden yola çıkarak örnek verelim.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 17 Temmuz'daki toplantısında gecelik borçlanma faizini yarım puan artırarak yüzde 16.75'e çıkardı. Temmuz ayının ikinci beklenti anketinde ise yanıtlar 21 Temmuz'a kadar alındı. Yani, beklenti anketine yanıt verenler, eğer izlemişlerse, gecelik faizin hangi düzeyde olduğundan haberdardılar. Ve biliniyor ki, Merkez Bankası gecelik faizi ayda bir kez ele alıyor.
17 Temmuz'da yüzde 16.75 olarak kesinleşen faiz oranı ortada dururken, bir ya da birden fazla katılımcı 21 Temmuz'a kadar görüş bildirme aşamasında en düşük yüzde 16, en yüksek yüzde 18 diye tahminde bulundu. Yüzde 16 ve yüzde 18'i birer kişi demiş olsa bile, ankete katılan yetmiş kişiden ikisi, tüm finans sektörünün merakla beklediği Merkez Bankası'nın bu kararından tümüyle habersiz demektir. Yani faiz konusunda, birden fazla kişinin temelden yanlış bir tahminde bulunduğu, baştan savma iş yaptığı çok açık.
Başka tahminlerle ilgili olarak da ciddi özensizlikler var. Cari açıkla ilgili tahminler arasında da, yanlış olmamakla birlikte, gerçekçi olmayan rakamlar bulunuyor. Cari açık ilk beş ayda 21.5 milyar dolar olmuş, mayıs sonu itibariyle yıllık açık 43 milyarı aşmış, yılın tümü için hükümet bile 50 milyarı, hatta daha üstünü kabul eder hale gelmiş; ama bir ya da birden fazla katılımcı Merkez Bankası anketinde yılın tümü için 30 milyar dolarlık açık tahmininde bulunmuş. Bu, "kraldan çok kralcılık" değilse, rakamların hiç izlenmediği, yapılan işe, ankete saygı duyulmadığı anlamını taşır.
Yılsonuna doğru şunu da göreceğiz. Örneğin on bir aylık enflasyon belli, aralık ayı için tahmin yapılacak, ama yıllık tahmin iki oranın toplamından çok yukarıda ya da aşağıda olacak. Bu tablo geçmişte karşımıza çıktı çünkü.
Kim bilir, belki de Merkez Bankası'nın, beklenti anketini katılımcılar yönünden revize etmesinin zamanı geldi.