Bingöl'de İİBF Çalıştayı
Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunların sonuçları sadece iktisadi yapılanmayı değil, sosyal yapılanmayı da bozmakta. Küresel ekonomideki gelişmeler de bu bozulmayı derinleştirmekte. Bundan dolayı da eğitimde ve istihdam da Türkiye adeta çıkmaz sokakta kendi kendine gidip gelmekte. İşin ilginç tarafı bu çabalamanın pek işe yaramadığının da farkında değil.
Son yıllarda eğitimde uygulanan her kente bir üniversite politikasının etkisi ile özellikle yeni üniversitelerde kontenjan boşluğu yaşanmakta (keşke bu politika yerine dünya çapında üniversite kurma politikası uygulansa idi). Bu gelişim de elbette tek etken devlet üniversitelerinin sayısındaki artış değil. 2008 yılında YÖK’ün başına geçen şahsın özel gayretleri ile adeta topraktan fırlarcasına kurulan, (daha sonra bazıları bilenen terör örgütü ile olan ilişkileri nedeniyle kapatılan) vakıf üniversitelerinin de bu gelişimden payı var. Sorun öyle büyüdü ki, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinin temel bölümleri arasında yer alan iktisatta doluluk oranı %56,7’ye, işletme de %63’e, siyaset bilimi ve kamu yönetimin de %69’a, ekonometri de %47’ye geriledi. Öğrenciler artık İİBF de okumak istemiyor, çünkü 2018 yılı sonunda işsiz İİBF mezunlarının sayısı 300 bin oldu.
Üniversiteler, hükümet ve iş çevreleri birlikte çalışmalı
Bingöl Üniversitesi, 26 Nisan da bu konuya dikkat çekmek için “İİBF Vizyon Çalıştayı’nı” topladı. Çalıştay da Marmara Üniversitesinden Murat Çokgezen, Bingöl Üniversitesinden Erdinç Koç ve Ben, birer tebliğ verdik. Çalıştaya diğer üniversitelerden de öğretim üyeleri, dekanlar katıldı. Açılışı Bingöl Üniversitesi Rektörü İbrahim Çapak ve İİBF Dekanı Abdullah Taşkesen yaptı. Çalıştay sonunda bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirge de sorunun önemi vurgulandığı gibi, çözüm için üniversitelerin, hükümetin ve iş çevrelerinin birlikte çalışmasının gerektiği vurgulandı. Yapılan vurgulardan ikisi özellikle dikkate değerdi, üniversitelerin liyakate bağlı olarak öğretim üyesi ataması yapılması ve eğitim kalitesinin yükseltilmesi.
Anadolu da, yeni kurulan bir üniversite olmasına rağmen Bingöl Üniversitesi, bu konu da ilk atağı yapması ve başarılı organizasyonu ile gelecek için bana umut verdi. Bunda hiç şüphesiz çalıştayın her aşamasında özveri ile görev yapan genç akademisyenler Melek Halifeoğlu, Nurettin Kalkan, Ali İrfan Özeren ve Salih Şimşek’in adlarını anmak isterim. Üniversite yönetiminin gençlere desteği de özlenen bir uygulama idi. Onları da çabalarından dolayı kutlarım.