Binek otomobil alımlarında KDV teşviki sağlanmalıdır

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Zübeyir ÜLGER - Yeminli Mali Müşavir

I- Giriş

Günümüz ekonomik verilerinde birçok sektörde ticari hayatın geçmiş dönemlere göre sıkıntılar barındırdığı görülmektedir. Bu sıkıntıları yaşayan ve ülkemizin lokomotif sektörü olarak bilenen inşaat sektöründeki daralmanın açılması ve özellikle konut ve iş yeri stoklarının eritilebilmesi için devlet birçok çalışma başlatmış ve son olarak konut alımlarındaki faizi oranlarının düşürülerek sektöre canlılık sağlanması amaçlanmıştır.

Ülkemizde otomotiv ve otomotiv yan sanayi de inşaat sektöründe olduğu gibi, gerek ihracat gerek ise yarattığı katma değer ile önemli sektörlerin başında gelmektedir. Devletin net vergi geliri elde ettiği sektör, maalesef son zamanlarda yaşanan döviz kurlarındaki artış, faizlerin yükselmesi ve vatandaşların ve şirketlerin alım güçlerinin zayıflaması ile sıkıntılı günler yaşamaya başlamıştır. Birçok otomobil bayilerinde ziyaretçi sayısındaki azalma, geçmiş yıllara göre binek oto satış rakamlarındaki düşüş, bu konudaki görüşümüzü kuvvetlendirmektedir.

II- Binek oto alımlarında KDV indirim konusu yapılmalıdır:

3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30/b maddesinde “Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek Otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi” indirim konusu yapılamaz açıklaması mevcuttur. Araç kiralama faaliyetinde (Rent a car) bulunan firmaların, taksi işletmeciliği yapan firmaların bu faaliyetlerinde kullandıkları binek otomobillerinin alış vesikalarındaki KDV’leri, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’lerden indirim hakları bulunmaktadır. Ancak, faaliyet konusu ne olursa olsun, araçların işletilmesi amacı dışında edinilen binek otomobillerin KDV’leri indirim konusu yapılamamaktadır. Örneğin; araç kiralama şirketinin genel müdürünün kullandığı binek otomobilin KDV’si indirim konusu yapılamamaktadır.

Kanunda yer alan bu amir hüküm, yapılacak yasal bir düzenleme ile geçici madde eklenmek veya madde içerisine parantez içi hüküm konularak, “faaliyet konusu kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması ve işletilmesi olanların haricinde 31.12.2019 tarihine kadar edinilen binek otomobillere ait alış faturasında gösterilen KDV’ler indirim konusu yapılabilir” hükmü ile otomobil satışlarının artacağı, yıl sonu bayilerin ellerindeki araçların tüketilerek sektöre can suyu verilebileceği aşikardır.

Peki, bu durumda devletin vergi kaybı söz konusu mudur?

Burada eldeki bir kuş daldaki beş kuş durumu söz konusu oluyor. Her satılan ve özellikle lüks sınıf araçlarda devletin yapacağı ÖTV ve KDV tahsilatı ciddi bir sıcak para ve gelir sağlayacaktır. Her zaman eldeki bir kuş daldaki beş kuştan değerlidir. Araçları alan kişiler, alış faturasındaki KDV’yi indirim konusu yaptığında, devreden KDV oluşacağı için, bir an evvel KDV tahsil edebilmek adına satışlarını artırma gayreti sergileyeceklerdir. Bu da aynı zamanda gelir/kurumlar vergisini artıracak psikolojik bir etki yaratacaktır.

Sonuç itibariyle; 31.12.2019 tarihine kadar satılan binek otomobillere ait satış faturalarındaki KDV’lerin indirim konusu yapılması konusunda yapılacak düzenleme neticesinde oluşan vergi teşviki ile otomobil bayileri ciddi satışlar yapacak, devlet ÖTV ve KDV tahsilatı ile vergi gelirini artıracak ve piyasa canlanarak tüm taraflara fayda sağlanmış olacaktır.

III- Finansal kiralama (leasing) yöntemiyle binek otomobil alımları

Firmalar ihtiyacı olan otomobilleri özkaynaklarını kullanarak peşin bedel ile banka kredisi kullanarak kredili alım ile araç bayilerinin kullandırdığı kampanya kapsamındaki finansal yöntemlerle ve finansal kiralama (Leasing) yöntemiyle finanse ederek satın alabilmektedirler. Burada gri alan, finansal kiralama konusu yapılan binek otomobiller için, finansal kiralama şirketi tarafından düzenlenen kira faturalarındaki KDV’lerin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı yönündedir.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.04.2013 tarih ve 39044742-KDV.30-602 sayılı özelgesinde “Buna göre, finansal kiralama işleminin süre bitiminde malın mülkiyetinin kiracıya geçmesi durumunda, binek otomobillerine ait yüklenilen KDV'nin indirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Sözleşme sonunda malın kiraya verende kalması durumunda ise söz konusu işlem bir kiralama hizmeti olarak değerlendirileceğinden, kira tutarları üzerinden ödenen KDV indirim konusu yapılabilecektir. Öte yandan, finansal kiralama yöntemi ile kiralanan aracın mesleki faaliyette kullanılması şartı ile kullanım aşamasındaki akaryakıt, bakım ve benzeri giderler nedeniyle yüklenilen KDV nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.” Açıklaması yapılmıştır.

Bu özelgede, sözleşme sonunda binek otomobilin mülkiyetinin kiracıya geçmesi halinde, finansal kiralama faturasındaki KDV’lerin indirim konusu yapılamayacağı, ancak otomobilin sözleşme süresi içerisinde herhangi bir sebeple mülkiyetinin leasing firması üzerinde bırakılması halinde ise söz konusu işlem bir kiralama sayılacağından KDV’nin indirim konusu yapılabileceği açıklanmıştır. Ancak bu sözleşmeler 4-5 yıllık olarak düzenlendiğinden, bu zaman zarfında ileride aracın mülkiyetinin alınıp alınamayacağı, kalan kiralama bedellerinin ödenip ödenemeyeceği, sözleşmenin fesih edilip edilemeyeceği belli değildir. KDV Kanunu, fatura üzerindeki KDV’nin indirim konusu yapılacağı süreyi 29. maddesinde sınırlamıştır. Bu durumda, leasing firmasından alınan faturalardaki KDV’ler önce indirim konusu yapılacak, sözleşme sonunda aracın mülkiyetinin kiracıya geçmesi halinde indirim konusu yapılan KDV’ler düzeltilerek gider/ maliyet unsuru mu yapılacak. Yoksa geçmiş dönemlerde indirim konusu yapılamayan KDV’ler, araç mülkiyetinin kiracıya geçmesinin mümkün olmadığı dönemde indirim konusu mu yapılacak. İkici görüş KDV Kanunu 29. maddesine ters düşmektedir.

Öncelikle 3065 sayılı KDV kanunun 30. Maddesinde KDV indirimini yasaklayan madde içeriğinde …”binek otomobillerinin ALIŞ VESİKALARINDA gösterilen Katma Değer Vergisi” açıklaması net bir şekilde, alış vesikasında binek otomobil yazması gerektiğini vurgulamaktadır. Finansal kiralama faturalarında ise kira bedeli ve faiz olarak açıklama yapılmakta olup, bu bir otomobil alışı için düzenlenmiş fatura değildir. Eğer o şekilde düşünülür ise belge MİYB kapsamına dahi sokulabilir. Diğer bir unsur, tescile tabi varlıkların alımında, teslimin gerçekleşmesi bazı istisnalar haricinde mülkiyetin devri ile yapılmaktadır. Örneğin, taşınmaz alımında tapu devri, araç alımında emniyet siciline tescil, gemi alımında gemi siciline tescil gibi. Finansal kiralama konusu yapılan binek otomobilde, mülkiyet sözleşme süresi boyunca kiralayan şirkete ait olup, sözleşme süresi bitiminde mülkiyetin devrinin yapılıp yapılamayacağı da belli değildir. Bu durumda, düzenlenen faturaların binek otomobil alımına ait olduğu iddia edilemez. Diğer taraftan tek düzen muhasebe uygulamaları kapsamında, alınan binek otomobiller 254.TAŞITLAR hesabına kaydedilmekte, finansal kiralama konusu binek otomobiller ise 260. HAKLAR hesabında muhasebeleştirilmektedir. Muhasebe uygulamaları açısından dahi henüz bir binek otomobil alımından söz edilememektir.

Anayasanın 73. maddesinde vergilendirmenin genel prensibi olarak kanunilik ilkesi gözetilmiştir. Kanunda olmayan, açıklanmayan bir hükmün var olan hükümlere benzetilerek/kıyas yapılarak uygulanmaya çalışılması hukuki değildir. Finansal kiralamada satın almama hakkı olduğu, mülkiyetin sözleşme süresi hitamında devir edilip edilemeyeceğinin belirsiz olduğu, Tek Düzen Muhasebe uygulamaları gereği muhasebe kaydı, tescil, düzenlenen faturanın bir binek otomobil alışına ait olmaması, 30. maddedeki düzenlemenin yalnızca binek otomobillerin satın alınması hallerinde uygulanabileceği gibi unsurların göz önüne alındığında, mali idarenin yayınlayacağı bir tebliğ ve sirküler ile bu konudaki gri alanı netleştirerek, finansal kiralama konusu yapılan binek otomobiller için düzenlenen kira faturalarındaki KDV’lerin indirim konusu yapılabileceği yönündeki açıklaması da sektörde yaşanan krizin çözümünde önemli bir etken olacaktır.

IV- Sonuç;

Birçok bayide satışların durma noktasında olduğu, döviz fiyatlarında ve faiz oranlarında yaşanan yükselmeler neticesinde 2020 yılına yaklaştığımız bu günlerde halen 2018 model araçlar dahi tüketilememiş durumdadır. Mali idarenin yukarıda iki konuda yaptığımız öneriyi dikkate alarak yapacağı düzenlemeler ile özellikle lüks araç satışlarından elde edeceği ÖTV ve KDV gelirinin ciddi bir kaynak yaratacağı, bayilerin ellerindeki araçları satabileceği ve otomotiv sektöründe olumlu bir ivme yaratacağı görülmektedir.

Finansal kiralama konusundaki gri alanın aydınlatılması halinde, alternatif finansman yöntemi ile araç satışları artacak, bu satışlar aynı şekilde devletin sıcak ÖTV ve KDV gelirini artıracağı gibi, mali idare ile mükellefler arasında yaşanan ihtilafları da ortadan kaldıracak, yargıdaki dosyalar azalacak, birçok firmanın bu konuda bekleyen KDV iadeleri çözülmüş olacak ve ülke genelinde uygulama birliği sağlanmış olacaktır

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar