Bindik bir alamete...
ARKA PLAN / Mehmet Uğur Civelek Kamuoyuna yansıyan bazı yorumlara bakılır ise beklentileri yöneterek günü kurtarma yönündeki çabalar ve gözardı edilen yapısal sorunlar, önemli mevkileri işgal eden insanları da isyan etme noktasına getiriyor. Alman Cumhurbaşkanı'nın "bankacılık sisteminin canavarlaştığını ve kafese hapsedilmesi" gerektiğini vurgulayan sözleri geleceğe yönelik endişeleri ilginç bir şekilde özetliyor. Diğer taraftan iyimser beklentilere bağımlı kesimlerden maaş alan ekonomistler ise bu yılın ikinci yarısında işlerin normale döneceğini ve en kötünün geride kaldığını iddia edebiliyor! Belli ki mali sektör tarafından hesapsızca alınan devasa pozisyonlar dünyayı yönetiyor ve yetkililerin elinden herhangi bir şey gelmiyor... Evet bundan sonraki uygulamalarda, öncelikleri ve devreye girecek uygulamaları mali sektör ve finansal piyasalar beliryecek; büyüyen yapısal sorunlara rağmen beklentilerin yönlendirilmesi yolu ile gün kurtarılacak. Başka bir deyişle yanlış yapanların ödüllendirilmesi ve doğru yapanların cezalandırılmasına devam edilecek. Adaletsizliğin giderek etki alanını genişletmesi belirsizlik ve kırılganlığı artıracak, küresel bir kaos yaratmak için ne gerekiyor ise yapılacak. Teknik bir ifade ile, mali sektörde özkaynak erimesini durdurmak ve bilançoları korumak adına enflasyonist baskılara yol verilmeye devam edilecek. Örneğin 2001'den bugüne kadar birikimlerini hisse senetlerinde değerlendiren bir yatırımcının serveti, satın alma gücü açısından yarı yarıya eridi. Finansal kesim kendi yanlışlarının faturasını kendisine güvenenlere çıkardı. Benzeri durumlar konusunda farkındalık arttıkça eninde sonunda günü kurtarmak da imkansız hale gelecek. Bundan sonra da dalgalı bir şekilde başta enerji ve gıda maddeleri olmak üzere emtia fiyatlarının yükseldiğine tanık olacağız. Açıklanan enflasyon ile hissedilen arasındaki fark büyümeye devam edecek ve beklenti yönetiminde kullanılan resmi verilerin itibarı da sıfırlanacak; mali kesim fonksiyonelliğini yitirecek ve yönlendirilen çoğunluk faturayı basireti bağlanmış yetkililere çıkaracak... Herhangi bir tüketici, enerji ve gıda gibi zorunlu ihtiyaç maddellerine yönelik talebini değiştiremez. Söz konusu ürün fiyatları yükseldikçe bunların gelirden aldığı pay giderek artar, fakat resmi enflasyon hesabında tartılar değişmediği için, hissedilen ve açıklanan enflasyon arasındaki farkın büyümesine bağlı olarak güvensizlik büyür; büyüme hesabı da deflatör nedeniyle bu süreçten etkilenir. Büyüyen güvensizlik beklenti yönetimini imkansızlaştırır ve kendi ürettiği sorunları çözemeyen mevcut düzen hızla çökmeye başlar. Öfke ve tepki seli yıkımı hızlandırır... Bu gidişi durdurup sorunları çözmek için gerekli enerji yok, fakat sonuçlarına katlanmak da pek olası görünmüyor. Bir kesim çözümü pembe tablo çizerek günü kurtarmakta ararken, yetkililer çaresizliğin verdiği sıkıntı ile isyan noktasına geliyor fakat elinden bir şey gelmiyor. Görünen o ki; binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete... Kendini bu kısır döngüye kaptıranların evdeki hesabı çarşıya uymayacak; kolay kazanayım derken hem herşeyini kaybedecek hem de kaçak hayatına mahkum olacak!..