Bin yıl ibadet, bir gün adalet…

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Muhammed el Baradey sıradan bir insan değil. Dünya sisteminin kendisine Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nu teslim ettiği biri. Şimdilerde, Mısır'ın başından bir türlü atamadığı Hüsnü Mübarek'in yerine geçirmek için umut haline gelmiş bir deneyimli yönetici.

Guardian gazetesine verdiği demeç günlük haber gibi okunup geçilecek gibi değil. Yaptığı değerlendirmenin üstüne düşünmek, dönüp tekrar kendimize sorular yönetmek ve yaşadığımız coğrafya bağlamlarına özen göstermek gerekiyor.

Baradey, önce Batılı ülkelerin Ortadoğu'daki otoriter rejimleri neden desteklediklerini sorguluyor. Çoğumuzun katılabileceği bir yargıya ulaşıyor: "Otoriter rejimlerin tek alternatifinin Usame bin Ladin olduğu fikri sahte, ama mevcut politikalar devam ederse bu kehaneti gerçeğe dönüştürecek!"

Radikalizmin tırmanışı

Bir adım sonrasında Baradey, Ortadoğu'daki "radikalizmin tırmanışını" iki nedene bağlıyor: Birincisi, kendi hükümetlerinin baskıcı tutumu. İkincisi de dış dünyanın adaletsizliği.

Başta görsel iletişim olmak üzere, tüm iletişim araçları insanların her gün bölgedeki yabancı güçlerin saçtığı ölüm haberlerini taşıyor. Büyük güçler Vietnam'dan Bosna Hersek'e uyguladıkları politikaların yanlışlığını anlamak istemiyor. Daha doğrusu, başta petrol olmak üzere sağladıkları çıkarlar, bütün ahlaki değerleri arka plana itmeye neden oluyor.

Baradey bir çağrı yapıyor. Diyor ki, "…Diyaloga, anlamaya, sivil toplumu destekleyip halkı güçlendirmeye değil, otoriter rejimleri desteklemeye yönelik" politikalar iflas etmiştir. Bir adım daha ileri gidiyor, "…halka değil, kişilere dayanırsanız başarısız olursunuz..." başarısızlığınız sürer…

 Baredey satır aralarında şu mesajı gönderiyor: Her gün ayrımcılığın, çifte standardın somut örneklerini yaşayan insanların sizi anlamalarını, sizden yana olmalarını beklemeyin!

"Yeni değerlendirmeye ihtiyaç var" saptamasına, aklı başında her insan katılır.

Dünyanın hiçbir yerindeki kitleler, bundan on yıl öncesinin kitleleri değil.

İletişimde engellerin kalkmış olması; kimin, nerede, ne yaptığını, doğru olanla yanlışı, sahte olanla gerçeği anlamayı kolaylaştırdı.

Ortadoğu insanları kültürlerinin derinliklerinde yer eden bir çağrıyı şimdi çok sık kendine anımsatır oldu: "Bin yıl ibadet etmektense, bir gün adaletle uğraşmak daha hayırlıdır!"

İnsanlar kuşkusuz önce iş, aş, zenginlik ve refah arıyor… Ama hemen onun ardından, ayırımcı davranışların son bulmasını istiyor. İnsani eşitliğe yönelik her olumsuzluğu, en az işi ve aşı kadar "anlamlı" buluyor.

Biz neyi eksik yapıyoruz?

İnsanlar, kendilerine başkalarından farklı davranışlardan nefret ediyor.

İnsanlar, sağduyuyu tutsak eden görüntüleri daha kolay fark ediyor.

İnsanlar, yanılsamaları anlayınca, arka plandaki hainliğe, ihanete, pusu kurmaya karşı daha güçlü bir nefret biriktiriyor.

İnsanlar kinleniyor. Kinin insan yüreklerine yük, kafasına gölge olduğunu bildikleri halde, kin çığını büyütmekten başka yol bulamıyor.

Baredey'n çağrısına kulak verilmeli… Yeni bir değerlendirmeyle, kitlelerin ihtiyaçlarına yanıt veren bir yol ve yordam belirlenmeli… Daha doğrusu bütün bu konularda Batılı toplumların ne yaptığı üzerinde tartışmak kadar, ondan daha fazlasını, "…biz neyi eksik ve yanlış yapıyoruz?" sorusu üzerine odaklamalıyız…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar