Bilişimde krediyle fiktif işlemi önleyelim, ana sektöre zarar vermeyelim

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ [email protected]

Kredi kartları bir ödeme aracı olarak neredeyse bütün sektörlerimizde kullanılıyor ve yaygınlığı her geçen gün artıyor. Buna paralel olarak, yaygınlık beraberinde kredi kartlarının amaç dışı kullanımına da sebep oluyor ve kötü niyetli kişiler tarafından fiktif (sahte, düzmece) işlemler yapılmak suretiyle kredi kartları önemli bir yasadışı kazanç kapısına da dönüşebiliyor. 

Artan fiktif işlemler Ankara’nın dikkatini çekince, kredi kartlarının kullanımı ile ilgili bir yasal düzenlemeye gidildi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da, 2013 yılının üçüncü çeyreğinde kartların kullanımı ile ilgili yapılması gereken düzenlemeler konusundaki görüşlerini kurul kararıyla (“mesleki tanzim kararı”), konunun muhatabı olan Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) ve Bankalararası Kart Merkezi’ne (BKM) ve onların üzerinden de bankalara iletildi. 

Bankalar da, konuyu farklı açılardan değerlendirerek, bu konuda kredi kartlarının en çok kullanıldığı bilişim, telekomünikasyon ve kuyumculuk sektörlerine yönelik özel bir takım yaptırımlar ve düzenlemeler konusunda çalışmalar gerçekleştirdiler. BKM ise 5 Eylül 2013 tarihli kamuoyu duyurusuyla, fiktif işlemlere karşı alınacak önlemleri 1 Ocak 2014 tarihinde kuyumculuk, bilişim ve telekomünikasyon sektörlerine tebliğ etti. Gerek konunun tarafl arından bankaların gerekse sektörlerin hazır olmaması nedeniyle tebliğin uygulanması 1 Nisan 2014 tarihine kadar ertelendi. Özellikle bilişim sektörü temsilcilerinin konunun diğer paydaşlarından bankalarla,BDDK, BKM, TBB, TKBB ve STK’lar (ticaret odaları) ile yaptıkları yoğun görüşmeler sonucunda, tebliğin uygulamaya konması uygun bir orta yol bulunabilmesi ümidiyle, tekrar 1 Ocak 2015 tarihine kadar ertelendi. 

Ancak 1 Ocak 2015’de daha önemli sorunların ortaya çıktığı tarih olabilir. Bankalar ve finans kesimi tarafından alınan önlemler fiktif işlemleri etkilerken bilişim sektörüne özellikle nisbeten küçük firmalara zarar verip hem ekonomik hem de sosyal sorunlara sebebiyet vermemeli. 

Bilişim sektörü, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de teknolojiyle birlikte hızla gelişen, farklı ödeme biçimlerinin bulunduğu bu ödeme biçimlerinden kredi kartlarının yoğun bir biçimde kullanıldığı ve oldukça büyük ticaret hacmine sahip bir sektör. Bu hızlı değişim, bazı olumsuzlukları da beraberinde getirdi. Bunlardan önemli biri fiktif işlemlerin sebep olduğu güvensizlik ortamı oldu. 

Türk bilişim sektörü fiktif işlemlerle birlikte anılmaktan son derece rahatsız oldu ve bu rahatsızlığını ATO, İTO gibi büyük ticaret odalarının desteği ile her ortamda dile getirdi. 

Diğer taraftan, kredi kartlarının kullanımının düzenlenmesi ve amaç dışı kullanımının engellenmesi konusunda alınacak önlemlerde de, bilişim sektörünün değişen bu ortama uyum sağlama kabiliyetinin diğer sektörlerden fazla olması sebebiyle karar alıcı bir pozisyonda bulunması gerekliliği açıktır. Ancak, fiktif işlemler ile ilgili bilişim sektörü ve bankalar arasında bir uygulama birliği sağlanamayışı ve her bankanın kendi kural ve uygulama esaslarını kendisine göre belirlemeye çalışması çözüm arayışlarına zarar veriyor. 

Ayrıca bankaların fiktif işlemlerle ilgili çalışmaları bir fırsat olarak değerlendirmesi ve bunu ticari bir kazanca dönüştürmeye çalışması da, konunun paydaşlarından biri olan bilişim sektörünün çok ciddi kayıplar yaşama ihtimali ortaya çıkartacak. Bilişim sektörü temsilcileri, ticaret odaları nezdinde BDDK ile yapılan görüşmelerde, bankalar tarafından sektöre dayatılan birçok uygulamanın sektöre vereceği zararları anlatmaya çalıştı ve çalışıyor. 

Sektör temsilcileri, sektörde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli firmaların haksız rekabete uğrayacaklarını, pek çok firmanın ek maliyetler dolayısıyla ifl as edebileceğini ya da elektronik ticaret (e-ticaret) yöntemini bırakmak zorunda kalacağını, bankaların haksız kazanç elde edeceğini ve en önemlisi de uygulamada her bankanın birbirlerinden bağımsız geliştirdikleri farklı sistemlerin düzenlemeye konu olan fiktif işlemlerin tespit edilmesine ve önlenmesine hiçbir katkı sağlamayacağını açıkça belirtiyor. 

Sektör dinamiklerini temelden sarsan, haksız rekabete yol açan ve ticari faaliyetlerin sonlanmasına neden olabilecek her bankanın farklı uygulamaları yerine, sorunun tarafl arının tamamını kapsayıcı şekilde, TBB ve TKBB ile ticaret odalarının bir araya gelerek, fiktif işlemlerin tespit edilmesi ve önüne geçilmesi konusunda ortak bir çalışma yapmaları konunun çözümü için atılacak en doğru adımdır. Özellikle bilişim sektörünün üzerinde çalıştığı ve dile getirdiği analitik çözüm önerilerinden biri fiktif işlemin tespiti konusunda ülkemize ve diğer gelişmekte olan ülke pazarlarına örnek teşkil edebilir. 

Bilişim sektörü tarafından önerilen çözüme göre, BDDK ya da konuyla ilgili kamu kurumlarının birisi tarafından her ticari işletmeye özel olarak tahsis edilecek “Üye İş Yeri Numarası” ile tüm işletmelerin merkezi olarak kontrol edilmeleri sağlanabilir. Bu uygulama ile bankaların farklı uygulamalarının önüne geçilerek sektörlerin çalışma prensipleri ve organizasyon yapılarında herhangi bir değişiklik yapılmadan ve haksız rekabete sebep olmaksızın, kredi kartı ile yapılan tüm işlemler büyük bir kolaylıkla izlenebilir ve fiktif işlem yapanlar tespit edildiğinde, bu işlemler tüm bankalarda birden kolayca engellenebilir. Fiktif işlem değerlendirme komitesine denetleme açısından benzersiz bir kolaylık getiren uygulamanın, bankalar tarafından önerilen uygulamalarla karşılaştırıldığında maliyet açısından daha az maliyetle ve daha hızlı uygulama olanağına sahip olduğu aşikar. Ayrıca bu uygulama bankaların konuyu ticari bir fırsata çevirme anlayışını engelleyebilir ve uygulandığı sektörlerde rekabet şartlarını bozmadan soruna çözüm getirebilir. 

Sorunun, paydaşlarıyla bir arada çalışılarak çözülmesi en doğru yaklaşımdır. Sorunu çözmek adına paydaşların bir kısmını mağdur etmek ve sektörlerde haksız rekabete neden olmak kimsenin arzulamadığı bir sonuçtur. Keyfi uygulamalarla, bir orta yol bulunmadan atılacak her hamle sorunu çözmekten ziyade sorunu daha da derinleştirmeye hizmet eder. Tarafl ardan birinin bilişim sektörü olması ve sorunun çözümüne doğrudan katkı yapacak analitik çözüm önerileriyle yapıcı biçimde işbirliği teklifinde bulunması mutlaka değerlendirilmesi gereken bir fırsat.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018