Bilirkişilik kanunu tasarısı taslağı

Rüknettin KUMKALE
Rüknettin KUMKALE rkumkale.ymm@gmail.com

 

Bilirkişilik Kanunu Tasarısının taslağı Adalet Bakanlığı’nın internet sitesindei yayımlandı. 
Uzun süredir bilirkişilik müessesesi üzerinde tartışmaların olduğu gerçek. Sayın Cemil Çiçek Adalet Bakanlığı zamanında TBMM’nin 06.12.2003 tarihli oturumunda,ii “Türkiye'de, maalesef, bir. bilirkişilik sorununun oldu­ğunu, ben, aylar evvel, halta göreve geldikten kısa bir sure sonra ifade etmeye çalıştım.  Bu doğrudan doğruya insanla alakalıdır Gerçekten, bu konularda, hassasiyetle, bilgisiyle, tecrübesiyle, vicdanıyla karar veren bilirkişiler olduğu gibi, -onlara hepimiz medyunu şükranız-  ama, maalesef, kendi işini bilerek rapor veren olduğu da artık kamuoyu tarafından bilinen bir husustur, vicdanen rahatsızlık meydana getiriyor. Herkesin çok rahat "bu olayda şöyle bir durum vardır" dediği konuda gelen bilirkişi raporlarına göre de farklı durumlar orta yere çıkabiliyor Onun için, Türkiye'de bir bilirkişilik sorunu vardır ve bunun bedelini de en başta yargı çekmektedir Çünkü, sonuçta kararı veren yargı olduğu için bu bilirkişi raporuna göre, fatura yargıya çıkmaktadır Bu hepimizin sorunu. Maalesef, bu, bilirkişi olarak değerlendirilen kişiler de bu toplumda en üst düzeyde tahsil görmüş, eğitim görmüş insanlardır, bunu biliyoruz Bu, üzücü bir durum ve yolsuzluğun en önemli ayaklarından bir tanesi de budur.”  ifadelerini kullanmıştı.

Ankara Barosu tarafından 16.11.2011 tarihli “Bilirkişi ve Tahkim Sorunları Paneli”nde sunmuş olduğumuz görüşümüzde Bilirkişiliğin Kurumsallaşması gereğine vurgu yapmıştık.

Bilirkişilik Kanunu Tasarısı Taslağı’nın gerekçesinde bu hazırlığın gayesi olarak “Bilirkişilik uygulamalarında temel sorunlardan biri, mevzuatta açıkça yasaklanmış olmasına rağmen, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgi ile çözümlenebilecek konularda hukukçu bilirkişilere müracaat edilmesi, bilirkişilerin raporlarında hukukî değerlendirmelere ve hukukî sonuçlara yer verilmesi ve bilirkişilerin teknik ve özel bilgi gerektiren konularda görüş bildirmekle yetinmek yerine, uyuşmazlığın esasına ilişkin kesin hukukî yargıda bulunmalarıdır. Öte yandan, bilirkişilerin temel nitelikleri ile uzmanlık alanlarına yeterince dikkat edilmeden yapılan atamalar, uygulamada gereksiz yere birden fazla bilirkişi incelemesi yapılmasına ve rapor alınmasına yol açabilmekte, bu durum yargılamalardaki makul süre eşiğinin aşılmasına ve yargılama maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. 
Söz konusu sorunların çözümü ve etkin işleyen bir sistemin kurulabilmesi için; bilirkişilik hizmetlerinde temel ve alt uzmanlık alanlarını belirleyerek bu uzmanlık alanlarına göre bilirkişilerin sahip olması gereken nitelikleri ve uyacakları rehber ilkeleri tespit edecek, bilirkişilerin uymaları gereken etik kuralları belirleyecek, temel usul hükümleri ile rapor yazım teknikleri gibi bilirkişi yeterliliğine ilişkin hususlarda verilecek eğitimler ve yapılacak sınavların esas ve usullerini düzenleyecek, bilirkişi listelerinin oluşturulmasından denetimlerine kadar bütün bir süreç üzerinde düzenleyici bir rol üstlenecek ve müstakilen bu alanda faaliyet gösterecek bir kurumsal yapının oluşturulması zaruret haline gelmiştir.” İfadeleri kullanılmaktadır.   

Bilirkişilik Üst Kurulu ve Her bölge adliye mahkemesinin kurulu bulunduğu yerde bir Bilirkişilik Bölge Kurulu kurulması öngörülmektedir. Bilirkişilik Üst Kurulunda S.M. Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir meslek grubunda bir üye bulunması ön görülmüş iken Bölge Kurullarında bu meslek grubuna üyelik verilmemiştir. Adet olarak 98.222 adet meslek mensubuna sahip ve dava dosyalarının büyük çoğunluğunda bilgisine başvurulan (24.07.2015 s: 17.16.42 itibariyle.iv) büyük bir mesleki topluluğun bölge kurullarında temsil edilmesi gerekmektedir. Bu meslek bunu hak etmektedir. 

Tasarı taslağında bilirkişi olarak atanacakların temel eğitimden geçirilmesi ve bu eğitim sonunda sınav yapılması öngörülmektedir. Bilirkişilik yapacaklara bilirkişilik raporunun düzenlenmesi, bu hususta dikkat edilmesi gereken noktalar, müşterek çalışma esasları ve bunun gibi sair konularda eğitim verilmesi, bilirkişi raporlarının belli bir standarda oturtulması açısından olumludur. Ancak senelerini mesleğine vermiş ve konusunda uzmanlığı, almış olduğu diploması ile belgelenmiş bir Mali Müşaviri, Bilgisayar Mühendisini, Doktoru, Veterineri veya bir Mimarı tekrar sınava tabi tutmak bunların mesleklerine karşı etik bir davranış olmasa gerek. Bunun yanında belli bir Üniversite’de bölüm başkanı bir Profesör’ü nasıl olacakta sınava tabi tutabileceğiz. Örneğin, bütün Türkiye tarafından mesleki bilgisi ile tanınan Sayın Prof. Dr. Şükrü Kızılot’u sınava davet etmek ne kadar doğru olacaktır. 

Tasarı taslağında bilirkişi olarak hizmet verecek özel hukuk tüzel kişilerinin oluşturulması öngörülmektedir. Tasarı taslağının gerekçesinde “Bilirkişilik uygulamalarında temel sorunlardan biri, mevzuatta açıkça yasaklanmış olmasına rağmen, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgi ile çözümlenebilecek konularda hukukçu bilirkişilere müracaat edilmesi” belirtilmekte iken metinde özel hukuk tüzel kişilerinin oluşturulmasına yol açacak bir düzenlemenin düşünülmesi çelişki olsa gerek. Ayrıca Bilirkişiler kişisel sorumluluk alarak raporlarına imza atmaktadırlar. Diğer bir anlamı ile bilirkişilik şahsi sorumluluk gerektiren bir işlev iken oluşturulacak hukuk tüzel kişileri için tasarı taslağının 5/j maddesinde bu tüzel kişilerin “Bilirkişi olarak hizmet vermeleri” öngörülmektedir. 

Tasarı taslağının “Bilirkişiliğe Kabul Şartları” başlıklı 11 maddesinin 1/e fıkrasında bilirkişiliğe müracaat için en az 5 yıl bilirkişilik yapılacak uzmanlık alanında çalışmış olma şartı getirilmektedir.  5 yıl çalışma şartı çok azdır. Bir kişinin 5 yaşında ilk öğrenimine başladığını kabul ettiğimize göre 12 sene sonunda liseyi 4 sene sonra da Üniversiteyi bitirmiş olacaktır. Bu yaştaki genç hepimizin kabul edeceği üzere tecrübesizdir. Bunun üzerine  5 sene çalıştıktan sonra yani (5+12+4+5) 26 yaşında bilirkişilik yapabilecek düzeyde ve maddenin gerekçesinde söz edildiği üzere, asgari bir uzmanlık ve yeterlilik ile bilgi ve tecrübeye sahip olabilecek midir. ?     
Mevcut uygulamada 3 yıllık mesleki deneyim yeterli kabul edilmektedir. Henüz mesleğinin hiçbir özelliğine vakıf olmadığı bir yaşta mahkemeye yardımcı olabilme yetkisi verilmektedir. Gencimizin bu işi yapabilme olanağı yoktur. Bunu kendisi de bilmektedir. Ancak göreve talip olmakta, listeye girmekte ve görevi almaktadır. Ve yetersizliği nedeni ile bir başka kişiye bilirkişi raporunu yazdırmaya çabalamakta, yada kendisi yazmaya kalkmaktadır. Ancak sonuç olumsuzdur, bundan kaybeden adalet ve bilirkişilik müessesesi  olmakta, dava uzamakta ve bazen çıkmaz noktaya ulaşılmaktadır. 

Tecrübeli, yetenekli ve konusunda gerçekten uzman kişilerin bilirkişilik yapmaları öngörülüyor ise bu sürenin en az 10 veya 15 sene olması gerekmektedir.

Son olarak YORUMSUZ notu ile belirtmek istiyoruz. “Bilirkişilik görevine talip olacaklardan mal beyanı alınmalıdır.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İnovasyon 16 Ekim 2019
İşletme sermayesi 16 Temmuz 2019