Bilim nerede?
Bir makale
Amerika krizden çıkmak için çabalıyor. Bir büyük ekonomik kriz paketini Obama parlamentodan geçirdi. Ancak paket "seçmene selam" kategorisinden bazı yaralar almaktan kurtulamadı. "Buy American" mantığı ile bir düzenlemeyi sıkıştırıverdiler ilgiyi yasaya. Bu düzenleme, paketten para alan şirketlerin, ülkede H-1B vizesi ile çalışan yüksek nitelikli yabancıları işe almalarını engelliyor.Yani "Yerli malı Amerikalı'nın malı, her Amerikalı onu kullanmalı" diye yabancıların önünü kestiler. İlk bakışta "Çok doğru; önce can, sonra canan" dedirtecek bir hareket. Ancak olaya biraz daha derinden bakınca kazın ayağının öyle olmadığı görülüyor. Geçen haftaki The Economist dergisinde "Economics Focus" köşesinde "Give me your scientists" diye bir makale yayınlandı. Bu haftaki yazımda bu konuya değinmek istedim.
Başkan Obama, krizden çıkmanın yolunun bir kısmının da üniversite ve araştırma laboratuarlarından geçtiğini söylüyor. Ve de doğru söylüyor. İşte yukarıda sözünü ettiğimiz değişiklik, yabancıların önünü kesme değişikliği bu yolu daraltıyor. Neden mi? Amerika'daki doktora sahibi bilim insanlarının ve mühendislerinin yüzde 47'si göçmen. Dahası var: 1995-2006 arasında doktora alanların üçte ikisi yine göçmen. Bu kişilerin yenileşimdeki (innovation) katkıları inkar edilemez. İktisat teorisi her şeyi talebe dayandırır. Tüketici daha iyi ürün ve hizmet talep edince ortaya yenileşimciler için talep çıkıyor. Ancak insanın yetişmesi uzun süre aldığından bu gelişen talep dışardan gelen göçmenlerle karşılanıyor.
Sorun: Acaba bu göçmenler ne kadar yaratıcı? Harvard'dan ve Michigan'dan iki bilim adamı (William Kerr ve William Lincoln) 1975 yılından beri Amerika'da alınan patentlere bakmışlar. Bu patentlerde Amerikan doğumluların oranı 1975 ile 2004 arasında düşmüş. Öte yandan Çin ve Hint kökenlilerin oranı üçe katlanmış. Hani bilgisayarlarımızda gördüğümüz "Intel inside" etiketlerindeki, chip üreticisi Intel var ya… Bu şirketin 2005 yılında aldığı patentlerin yüzde 40'ı, Hindistan ve Çin kökenli mühendis ve bilim insanlarına aitmiş. Yine yapılan araştırma gösteriyor ki, Federal Hükümet'in H-1B kotasındaki yüzde 10'luk bir artış, patent sayısını kısa dönemde yüzde 2 artırmış.
Sözünü ettiğim makale beyin göçü konusunda da ilginç bir boyutu tartışıyor. Hintli bilim insanları çalışmalarında yine en çok Hintli bilim insanlarının çalışmalarını referans gösteriyorlar. Yani Hindistan'da kalan bir bilim insanı, Amerika'da da olsa ırkdaşının çalışmasını izleyebiliyor. Amerika'da daha fazla olanakla çalışan bilim insanının dolaylı olarak kendi ülkesindeki yenileşime de katkısı oluyor.
Bir yorum
Amerika'da Northwestern Üniversitesi'nde okurken doktora yapanlara bakardım. Amerikalılar azınlıkta idi. Technological Institute koridorları geceleri terlik şıpırtıları ile dolardı. Bunlar laboratuvarlarda deney yapan Hintli, Çinli ve Koreli doktora öğrencileri idi. Bunlardan bir kısmı ülkelerine döndü, bir kısmı Amerika'da kaldı. Amerika'da kalanlar katkılarının büyüğünü bu ülkeye yaptılar.
Şimdi Amerika, dar görüşlü politikacıları yüzünden bindiği dalı kesiyor. Bu değerli kaynağı kullanmayı reddediyor. Görüldüğü gibi, bazı politikacılar sadece bizde değil, dünyanın her yerinde böylesine sığ.
Dünya bunları tartışırken bizde sığlık diz boyu. Biz kuru soğana muhtaç olan yiğit tartışmasının ötesine geçemiyoruz. Çünkü pehlivanlar, yeneceklerine inandıkları minderde güreş tutarlarmış. Bu bir alt-yapı meselesidir. Biz pehivanların kapasitesi ancak bu konuları tartışmaya yeterli.
Nedir bu sığlığın nedeni? Çünkü ülkemizde bilim ve teknik gündemden kalkmış. "Bilim ve Teknik" bir dergi ismi olarak kalmış diyecektik, onu bile diyemiyoruz. Çünkü dergisi bile kalmamış. Tam anlamıyla kara mizah örneği. Düşününüz: Darwin'i yayınlayamayan bir bilim dergisi. Ne komik değil mi?