Bilim makalesi kaç para?
İnternet devriminin en büyük yalanı: “Her şey internette zaten var.” Burada, “şey” denilen şey, veri/bilgi. Bu, çeyrek doğru. Çünkü eğer bunları internete yüklersen, gerçekten varlar. Ama internette “her şey” yok. Çünkü çok sayıda kurum/kuruluş, veri/ bilgiyi oraya yüklemiyor. Örneğin, binlerce bilimsel derginin yayıncıları, yayınladıkları bilimsel makaleleri parayla sattıkları için bunları internete koymaz. İlle okumak isteyen, para öder, satın alır. İnternette “açık erişim” sayesinde ulaşılan bilimsel makaleler de var. Ama hem sayıca daha az, hem henüz “kapalılar” kadar prestij kazanmadılar, çünkü onlar çok eskiden beri var.
Sanki yokmuş gibi davranılan bu durum kaç yüzyıldır sürüyor: Bilimsel dergilerin abone ücretleri astronomik. Üniversite kütüphaneleri her yıl abone ücreti olarak pek yüksek rakamlar ödemek zorunda. Kişisel abonelik düşünmek hayal. Bilimsel dergi yayıncılığını tekeline alan sayılı yayınevi düzenden memnun. (Para karşılığı her türlü “bilimsel” (!) yazıyı basan sahte dergiler ise apayrı bir skandal, ama konumuz o değil). Yeni yayınlanan PayWall adlı bir saatlik belgeselde, bu tekellerin kârının yüzde 35-40 dolayında olduğunu, görüş belirten 60’ı aşkın bilimci, kütüphaneci, uzman dile getirdi. Yoksul ülkelerin üniversiteleri bu çok pahalı abone ücretlerini ödeyemediği gibi, varlıklı ülkelerde dahi bu ödemede güçlük çeken okullar çoğalıyor. Avrupa Birliği’nde 11 ülkenin bilim ve teknoloji siyasetini belirleyen devlet kurumları, kamu fonlarından desteklenen bilimsel araştırma sonuçlarının, parayla satılan bilimsel dergilerde “yayınlanmamasını” kararlaştırdı.
AB Komisyonu Araştırma, İnovasyon ve Bilim Bakanı Máire Geoghegan-Quinn: “Avrupalı vergi mükellefi, bilimsel araştırma yayını için iki kez ücret ödememeli”. Yani, vatandaşın devlete ödediği vergiden Ar-Ge payı kesilecek, ama sonra bir de bilimsel makaleyi okumak için tekrar ücret ödemesin.
Buna göre, 2020’den itibaren Avusturya, Fransa, İrlanda, Benelüks, Norveç (AB üyesi değil, ama bağlantılı), Slovenya, İngiltere, İtalya, Polonya, İsveç’te devletten Ar-Ge fonu alan bilimciler, yayınlarını okura ücretsiz yayınlayan “açık platformlarda” (open access) yayınlamak zorunda kalacaklar. Bu girişimin adı Plan-S (Buradaki S harfi Science=Bilim anlamına, ama “Speed=Hız”, “Solution= Çözüm”, “Shock=Şok” anlamını yükleyenler de var). Çoğunun geçmişi geçen yüzyıllara dayanan “prestijli” ama pek pahalı bilimsel dergilerin buna tepkisi acaba ne olacak? İlk ücretli bilimsel dergi yayınını 1665’te Londra’da Kraliyet Bilim Derneği (Royal Society) “Philosophical Transactions” adlı dergisiyle başlatmıştı.
Bilim yayını zenginleri
Bugün Nature Springer (Üç bin bilimsel dergi yayınlıyor!), Elsevier (İki bin 500 dergi!, yılda 430 bin makale), Wiley, Taylor & Francis, Sage başta, geleneksel akademik yayıncıların yüzde 85’i abone sistemiyle çalışıyor. Açık Sistem Yayıncılığında ise dergi, yazarından ücret alır ama okurdan almaz. Dijitalleşme sayesinde bazı bilimsel dergilerin, doğrudan internetten yayınlanması da çağımıza özgü yeni bir durum. Kağıt baskısı olmayan bu dergilere yayın sunma süreleri kısa, ücretleri az, dünyaya dağılımı saniye işi. AB adına durumu araştıran Science-Matrix bulgularına göre 2004 -2011 döneminde bilimsel makale yayınlarının yüzde 40’ı açık erişimde yayınlandı. 2008 - 2011 döneminde ise açık erişimde en çok yayın yapan ülke Brezilya (yüzde 63), sonra Hollanda, Portekiz. Açık erişimde en çok biyo-tıp, matematik, istatistik dalları göze çarpıyor. Sosyal - beşeri bilimler, uygulamalı bilimler, mühendislik, teknoloji daha geride.
Tekele karşı-darbeler
Elsevier’in kapalı yayın politikasını benimsemeyen Lingua adlı dilbilim dergisinin 30 editörü, sessiz sedasız bir örgütlenmeyle dergilerini Elsevier’den 2015’te çekiverdiler. Ve aynı dergiyi Glossa adıyla kurdular, açık erişime açtılar. Kazakistan’lı bilimci Alexandra Elbakyan, Sci- Hub sitesiyle, erişime kapalı 64 milyon makaleyi korsan erişime açarak bilimcilerin sevgilisi oldu.