Bilgi petekleri...
Umutluyum, çünkü Kütüphaneler Haftası’na gösterilen ilgi her yıl artıyor, medyada daha geniş yer buluyor. Bu sene de öyle oldu. Ana teması “Çanakkale Zaferi”nin 100. yılı anısına “Kültürlerarası Diyalog ve Kütüphaneler” olan hafta için 5 Nisan’a kadar 81 ilimizde yüzlerce etkinlikler yapıldı/yapılıyor...
Peki bu ilgi potansiyel okurlara yeterince yansıyabiliyor mu? Bence hayır... Kütüphanelerin bilgi petekleri olduğu, oraların balından tattıkça bilgiye ulaşmanın lezzetinin artacağı bilinci geliştirilebiliyor mu? Sanmıyorum. Halbuki bugün gelişen teknolojiyle öyle geniş olanaklar yaratılabilir ki... Çoğu kütüphanenin raflarında neler olduğunu daha yola çıkmadan evde bilgisayarımızdan öğrenmek, kitabımızı oradan seçtikten sonra gidip ödünç almak, okumak bile mümkün olabilir. Ben, 70’li yıllarda Fatih’teki Millet Kütüphanesi’nin o tozlu kartoteksleri arasında nasıl boğuştuğumu hiç unutmuyorum.
Evet, yılda bir kez de olsa bir hafta için gündeme geliyor kütüphaneler, ama yıllardır oralara, çalışanlarına gerekli ilginin gösterilmediği, kadro verilmediği, kütüphaneler kanunununhâlâ çıkarılmadığı da bir gerçek.
Peki bu durum dünyada nasıl? EBLIDA (Kütüphane, Enformasyon ve Dokümantasyon Dernekleri Avrupa Bürosu) istatistiklerine göre Almanya’da halk kütüphanesi sayısı 9 bin 550, Fransa’da 9 bin 400. Türkiye’de ise bu sayı bin 118. Kütüphanelere kayıtlı kullanıcı sayısı bakımından da Türkiye, Avrupa ortalamasının çok gerisinde. Fransa’da kayıtlı kullanıcı sayısı 11.3, İngiltere’de 11.4 milyon iken ülkemizde halk kütüphanelerinde kayıtlı kullanıcı sayısı sadece 1 milyon. Onlar da yalnızca 7.5 milyon materyal ödünç almışlar bir yıl içinde. Bu arada 32 tane de gezici kütüphanemiz var.
Yine rakamlarla devam edecek olursak dünyanın en büyük kütüphanesi olan Washington’daki Kongre Kütüphanesi’nde 150 milyon kayıtlı öge var, ziyaretçi sayısı yılda 1,75 milyon kişi, bütçesi 647 milyon dolar, çalışan sayısı 3 bin 624. New York Halk Kütüphanesi’nin yıllık ziyaretçi sayısı ise 18 milyon.
Türkiye’nin bin 118 halk kütüphanesinden 122’si halen kapalı. Bu kütüphanelerdeki toplam kitap sayısı ise, tek başına Kongre Kütüphanesi’nin onda birinden biraz fazla, 16 milyon civarında. Ve acı gerçeklerden birisi bu kütüphanelerde sadece 353 kütüphanecilik mezunu çalışmakta. Dahası da var 4 kütüphaneye 1 kütüphanecinin düştüğü halk kütüphanelerine en son KPSS sonuçlarına göre kasım ayı atamasında hiçbir kütüphaneci alınmamış! Peki, üniversitelerimizin kütüphanecilik bölümlerinden her yıl kaç kişi mezun oluyor? Tam 500...
Gelelim okul kütüphanelerine Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı eğitim kurumlarında çağdaş eğitimin olmazsa olmazı okul kütüphanesi sayısı 2013 TÜİK verilerine göre 27 bin 449. Ancak, bunların çoğunun yalnızca adı kütüphane. Ve ülkemizde yine aynı yıl verilerine göre toplam 75 bin üzerinde MEB’e bağlı okul bulunuyor.
Bir de üniversite kütüphaneleri var, onlar daha iyi durumdalar. Toplam 176 üniversitemizin 4’ü dışında hepsinde kütüphane bulunuyor ve buralardaki kitap sayısı 17,5 milyona ulaşmış.
Kütüphanelere gidenlerin sayısını artırmanın yollarından birisi de mesai saatlerinin dışında çalışmalarını sağlamak. Örneğin Anadolu Üniversitesi Kütüphanesi geçtiğimiz Ekim ayından bu yana 7/24 hizmet vermeye başlamış. Hiç olmazsa 22.00’ye kadar açık kalsalar, gündüzleri işyerlerinde, okullarda bulunmak zorunda olan birçok kitapseverin ayağını alıştıracaklardır, diye düşünüyorum.
Tabii bir de dijitalleşme zorunluluğu var... Bugünlük yerimiz bitti. Kütüphaneciliğe önümüzdeki haftalarda yeniden değinmek istiyorum...