Bilgi paylaştıkça artar, peki şirketler ne yapar?
Bundan yaklaşık 20 yıl önce mesleğe ilk adım attığımda, bilgisayarlar ile ilgili bilgiye ulaşmak için büyük zahmete girmek zorundaydınız. Mesela bilgisayarınızda bir CD-ROM sürücüyü tanıtmak ya da dosya yönetimi yapmak için işi bilen birine bedelini ödemek zorundaydınız. Bilginin sır gibi saklandığı, herkese kolay kolay öğretilmediği bir dönemi yaşadık. Çırak, kalfa ve ustalık süreci de aslında bundan farksız değildir. Her öğrenilen hemen paylaşılmaz, biraz değeri bilinsin istenir.
Hayatımızı değiştiren dijital devrim, bu alışkanlıklarımızı da yerle bir etti. Bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmadı. Ancak değişen en önemli şeylerden biri de bu bilginin kimler tarafından sağlandığı oldu.
2000’li yılların başında henüz CD-ROM medyası yeni yeni yaygınlaşmaya başladığında dünyanın önde gelen ansiklopedileri ve içerik sağlayıcıları özenle hazırladıkları içeriği interaktif uygulamalar haline getirip satmaya çalıştılar. DVD sürücüler ile bu akım bir nebze devam etti.
Ancak internetin ortaya çıkması ile birlikte tüm sistem çatırdamaya başladı. Bilgiyi yalnızca kendi tekellerinde bulunduran, bunların onlarca yıllık telifine sahip ansiklopediler, sözlükler, yayıncılar ve diğer içerik geliştiriciler önce korsan dağıtım ile uğraşmaya başladı. Sonra ise çok daha büyük bir tehdit geldi, bilginin serbestçe paylaşılması ve herkesin katkıda bulunmaya hazır olması.
Crowdsourcing olarak isimlendirilen, kalabalıkların gönüllü olarak içerik oluşturduğu alanlar hızla yaygınlaşmaya başladı. Wikipedia tüm ansiklopedileri geçerken, YouTube gibi servisler video kaynağı olarak rakiplerini açık ara geride bıraktı. Çok daha enteresan bir örnek vereyim. Bugün sinema ya da televizyonda izlediğiniz yabancı bir film veya dizinin alt yazıları için dağıtım şirketleri büyük ücretler öderler. Ama yıllardır Divxplanet isimli sitede yüzlerce gönüllü genç bu işi bedelsiz olarak, geceleri uykusuz kalmak pahasına yapıyor.
Yemek yapmaktan araba lastiği değiştirmeye, matematik problemlerini çözmeye kadar her konuda video içeriği tamamen gönüllüler tarafından hazırlanmış olarak YouTube’de bulabilirsiniz. Biraz daha ileriye gidecek olursak, Kahn Academy gibi oluşumlar, tüm ücretli eğitim içeriği pazarlama sektörünü tehdit edebilecek büyüklüğe ulaştılar.
Y nesli tüketmeyi sevdiği kadar karşılıksız olarak paylaşmayı ve yararlı olmayı da önemsiyor. Bu kadar paylaşmayı seven bir neslin bir sonrasında artık sıradan içeriğin bir değeri olmayacak, çünkü her an, her yerden ulaşılabilir olacak. Yayıncılar ve içerik sağlayıcıların, çok daha özel içerikleri üretmek, ancak profesyonel süreçler sonrasında oluşturulabilecek değerlere yönelmesi gerekecek. Aksi halde geri kalan her şey internette bedavaya var zaten.