Bile bile lades: Lisandro Lopez
Fenerbahçe-Porto karşılaşmasını iyi etüt edebilmek için öncelikle Porto'yu ele almak lazım. Saygı uyandıran geçmişiyle dikkate alınması gereken takımlardan biri olarak gördüğümüz Porto, bu seneki görüntüsüyle belki de futbol tarihinin en kötü Porto'su. İki maçta da temsilcimizi mağlup etmeyi başaran mavi-beyazlılar hakkında doğru tespitleri yapmak, Fenerbahçe'nin şu anki görüntüsünü açıklayabilmek için önemli. 2003 ve 2004'te art arda kazandığı başarılardan sonra kan kaybetmeye başlayan takım, belli ki hâlâ yarasına pansuman yapamamış. Sezon başında Paulo Assunção'yu Atletico Madrid'e, Hélder Postiga'yı Sporting Lizbon'a, Ricardo Quaresma'yı Inter'e, José Bosingwa'yı Chelsea'ye ve Marek Cech'i de West Bromwich'e satan kulüp, Kadıköy'de Fenerbahçe karşısına bugünün Porto'sunun en önemli ismi Lucho Gonzalez'ten de yoksun olarak çıktı. Filmi geriye sarıp yaklaşık 1 sene önceye gidersek İnönü Stadı'nda Beşiktaş'ı son dakika golüyle 1-0 mağlup eden Porto takımında Bosingwa, Assunçao, Lucho Gonzales, Quaresma ve Tarık Sektioui gibi isimler forma giyiyordu. O maçta çok net pozisyonları harcayan Beşiktaş, Quaresma'nın son dakika golüne engel olamamış ve sahadan mağlup ayrılmıştı. O günkü Porto'nun Fenerbahçe karşısındaki takımdan çok daha kuvvetli bir ekip olduğunu söylemeye gerek yok. Demek ki problem Fenerbahçe'de.
Uzun zamandır "Fenerbahçe'nin gol yemiyor oluşuna aldanmayın, yeni sistemde takım risk almıyor. Bu yüzden gol de atamıyor" şeklinde görüş bildiren biri olarak bu maçta Fenerbahçe'nin tam da Porto'nun istediği futbolu oynadığını düşünüyorum. Mutlak kazanma zorunluluğuna sahip sarı-lacivertli takımın risk alması elbette kaçınılmazdı ama Edu - Yasin tandemini santraya kadar çıkarmak aynı zamanda Hulk'a, Rodriguez'e ve Lopez'e gün doğması demekti. Maça istekli başlayıp ilk 10 dakikada rakip üzerinde baskı kuran sarı-lacivertliler bu bölümden bir gol çıkarabilseydi maçın şekli 180 derece değişirdi. Muhtemeldir ki Porto'nun Kadıköy'de yarı sahasına kapanacağını ve Fernando-Meireles-Costa üçlüsünün atacağı toplara Rodriguez, Lopez ve Hulk'un boş koşular yapacağını Aragones de biliyordu. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi kazanmak zorunda olan İspanyol hoca tercihini ilk dakikadan itibaren ve blok halinde Porto yarı sahasına çökmekten yana kullandı. Bu tercihle de son maçlarda "gol yemeyen" Fenerbahçe takımında savunma zaafları yeniden baş gösterdi. Aslında meseleyi en iyi açıklayan betimleme "boyu uzun, ancak yorganı kısa" adam benzetmesi. Yorganını başına çekince ayakları, ayaklarına indirince gövdesi üşüyen bir adam gibi Fenerbahçe de hücum oynamak isterken savunmayı, savunayım derken golü unutan bir görüntüde. Ve teşhisi böyle koyduğunuzda aslında yetmeyenin orta alan olduğu çok net anlaşılıyor. Fenerbahçe büyük hedefleri kovalamak istiyorsa Maldonado, Josico hatta Selçuk ve Deniz gibi oyuncularla bu işin yürümeyeceğini tespit etmek zorunda. Liderler kriz anlarında radikal karar alabilen insanlardır. Bu sebeple ocak transfer döneminde Fenerbahçe'de ilginç gelişmeler yaşanabileceğini düşünüyorum ki, bu gelişmelerin startını Aziz Yıldırım verecektir. Kısa vadede ise bir başka radikal karar olan "Güiza'nın kulübeye çekilmesi" konusu artık ciddi ciddi değerlendirilmeli. İspanyol golcü bu haliyle Semih'in yedeği bile olamaz.
Ceza tahtası
Sarı kart cezalıları: Süleyman Olgun (Denizlispor)
Kırmızı kart cezalıları:-
HAFTANIN MAÇI
Fenerbahçe - Beşiktaş
Tarih: 29.11.2008 Saat: 19.00
Stat: Fenerbahçe Ş. Saraçoğlu Stadı
Yayın: Lig TV
Tüm futbol kamuoyunun merakla beklediği derbi öncesi takımları teraziye çıkardığımızda Beşiktaş'ın rakibine oranla daha ağır bastığını görüyoruz. Aragones, Fenerbahçe'nin başında hâlâ bir ritim tutturabilmiş değil. Sarı-lacivertliler muhtemelen derbiye de tek santrforlu sistemleriyle çıkacaklar. Bu da hücum yükünün Güiza'nın arkasındaki üçlü (Uğur Boral, Alex, Deivid) ya da dörtlüye (Uğur Boral, Alex, Deivid, Colin Kazım) yüklenmesi demek. Beşiktaş sistem itibariyle özellikle de tek santrforlu oynayan takımlara karşı iki stoperle kalıp Sivok'u da orta alana atıyor. Kenarlardaki adamları da "Wing Back" gibi kullanıyorlar. Yani tam da Fenerbahçe'nin bahsettiğimiz dörtlüsünün karşısına Ekrem, Cisse, Sivok, İbrahim Üzülmez bloku çıkarak onlarla eşleşiyor. Burada çok önemli iki nokta var; birincisi Güiza maç boyunca yapacağı boş koşularla geriden gelen arkadaşlarına alan boşaltmalı, ikincisi Gökhan ve R. Carlos mutlaka bindirmelerle kanatlara destek vermeli. Tabii bu durumda siyah-beyazlı takımın formda hücum hattı (Tello, Nobre, Holosko) cezayı kesebilir. Çekişmeli ve bol gollü bir derbi izleme ihtimalimiz var. Beşiktaş'ın tek farkla 2-1 ya da 3-2 kazanabileceğini düşünüyorum.
Madalyonun diğer tarafında ise henüz üç hafta önce oynanmış Fenerbahçe - Galatasaray derbisi var. Maça mutlak favori olarak çıkan Galatasaray'ın aldığı farklı yenilgi "derbilerin favorisi olmaz" görüşünü bir kez daha doğrulamıştı. Fenerbahçe'nin büyük maçlara farklı bir motivasyonla çıktığı biliniyor. Üstelik ligde ve Avrupa'da alınan kötü sonuçlar bu maçı Fenerbahçe için bir nevi "köprüden önce son çıkış" maçı haline getirdi. Sarı-lacivertliler yarı sahalarına kapandıklarında (ofansif güçlerinden ödün verseler de) kolay gol yemiyorlar. Fenerbahçe teknik heyeti bu saptama üzerinden bir "blitzkrieg" stratejisi geliştirebilir. İlk on dakikada şok baskı, dişe diş fizik mücadele ve bulunacak bir golden sonra kademeli takım savunması. İşte bu Beşiktaş'ın planlarını bozabilir. Her zaman olduğu gibi temennimiz: "İyi olan kazansın."
Kayserispor - Trabzonspor
Tarih: 28.11.2008 Saat: 20.00
Stat: Kayseri Atatürk Stadı
Yayın: Lig TV
Lig lideri Trabzonspor son haftalarda istikrarlı bir futbol oynuyor, ancak bu futbolun en basit tanımı: "Kötü futbol". Rakibi Kayserispor için de olumlu şeyler yazmak mümkün değil. İki takımın da form sıçraması yapmayacağını kabul edersek geçen haftadan devirle 0-0'lık bir maç izleyebiliriz. "Üç puana kim daha yakın?" diye soranlara cevabım Kayserispor olur.
Ankaraspor - Ankaragücü
Tarih: 29.11.2008 Saat: 14.00
Stat: Yenikent ASAŞ Stadı
Yayın: -
Hafta sonu Ankara derbisine çıkacak takımlardan zirveye yakın olan Ankaraspor, sıkıntılı günler geçiren rakibi Ankaragücü'ne oranla daha şanslı. Ankaragücü'nün deplasman karnesi iyi ama bu maçı deplasman olarak nitelendiremeyiz. Son haftalarda Ankaragücü'nün direnci yükseldi, ancak her şeye rağmen zor da olsa Ankaraspor'un kazanmasını bekliyorum.
Sivasspor - Gaziantepspor
Tarih: 29.11.2008 Saat: 14.00
Stat: Sivas 4 Eylül Stadı
Yayın: Lig TV
13. haftanın en zevkli mücadelelerinden birisi Sivas 4 Eylül Stadı'nda oynanacak. Sivasspor şu ana kadar evinde kaybetmedi ve oynadığı 6 maçta yalnızca 1 beraberlik aldı. Gaziantepspor ise deplasmanlarda açık bir futbol oynuyor. Ayrıca Beto'nun yavaş yavaş takıma dönüşü onlara pozitif etki yapacaktır. İstikrarlı Sivasspor ile yeniden çıkışa geçen Gaziantepspor'un mücadelesi gollü geçer. Bu maçın özellikle ikinci 45 dakikası heyecan fırtınasına gebe.
Eskişehirspor - Denizlispor
Tarih: 29.11.2008 Saat: 14.00
Stat: Eskişehir Atatürk Stadı
Yayın: -
Geçen hafta dikkat çekici bir performans sergileyen Denizlispor deplasmanlarda bir türlü dikiş tutturamıyor. Eskişehirspor ise uzun zamandır 3 puana hasret. Denizlispor'un genç kadrosu eğer bu maçta da deplasman fobisini yenemezse Eskişehirspor maçı farklı kazanabilir. Açıkçası Ümit Kayıhan'ın işi zor.
Bursaspor - Antalyaspor
Tarih: 30.11.2008 Saat: 14.00
Stat: Bursa Atatürk Stadı
Yayın: -
Yeşil-beyazlılar Güvenç Kurtar'ın işbaşı yapmasından bu yana bir türlü istikrarlı sonuçlar alamadılar. Antalyaspor ise beraberliklerle lige tutunmaya çalışıyor. Geçtiğimiz hafta Denizlispor'a kaybedilen maçın şoku Bursa cephesinde henüz atlatılamadı. Bu maçta sonucu Antalyaspor'un oyun kurgusu belirleyecek. İlk ihtimal beraberlik, daha sonra Bursaspor galibiyeti.
Kocaelispor - Konyaspor
Tarih: 30.11.2008 Saat: 14.00
Stat: İzmit İsmetpaşa Stadı
Yayın: -
Kâğıt üzerinde maçın mutlak favorisi Konyaspor. Bugüne dek 6 deplasmanda 3 galibiyet 3 mağlubiyet aldılar ama söz konusu mağlubiyetler Beşiktaş, Galatasaray ve Sivasspor deplasmanlarında geldi. Kocaelispor'un durumu ise malum. Körfez ekibi adına tek ümit verici gelişme geçen hafta Antalyaspor'a karşı sergilenen futbol. Aynı performansı tekrarlamaları halinde maça ortak olma şansları var.
Gençlerbirliği - İ. Büyükşehir Belediyespor
Tarih: 30.11.2008 Saat: 14.00
Stat: Ankara 19 Mayıs Stadı
Yayın: -
Gol kısırlığı yaşanması muhtemel bir karşılaşma. Gençlerbirliği düşmekte olduğu durumun farkına vardığından bu yana takım savunmasını sertleştirdi. Belediyespor'un elinde önemli kontratak silahları var ama acaba Ankara ekibi onlara kontratak şansı verecek mi? Belediyespor'un bol paslı oyunu bu maçta Samet Aybaba'nın ekmeğine yağ sürebilir. Düşük tempolu bir maç şaşırtıcı olmaz.
Galatasaray - Hacettepe
Tarih: 30.11.2008 Saat: 19.00
Stat: İstanbul Ali Sami Yen Stadı
Yayın: Lig TV
Evinde kaybetmeyen takımlardan Galatasaray, deplasmanda kazanamayanlardan Hacettepe'yi ağırlıyor. Ankara ekibi bu maçtan puan alabilmek için muhtemelen "katı defans" silahına sarılacaktır ki, bu da sarı-kırmızılıların işine gelir. Hacettepe yarı sahasında geçmesini beklediğim maçta gol dakikası önemli. Eğer Galatasaray golü ilk 30 dakika içinde bulursa rahatça farka gidebilir. 12 maçta 7 gol atabilen Hacettepe'nin Ali Sami Yen'de gol bulması zor görünüyor.
HAFTANIN HAKEMLERİ
28 Kasım Cuma
20.00 Kayserispor - Trabzonspor: Halis Özkahya
29 Kasım Cumartesi
14.00 Sivasspor - Gaziantepspor: Cüneyt Çakır
14.00 Ankaraspor - Ankaragücü: Hüseyin Göçek
14.00 Eskişehirspor - Denizlispor: Özgüç Türkalp
19.00 Fenerbahçe - Beşiktaş: Bünyamin Gezer
30 Kasım Pazar
14.00 Bursaspor - Antalyaspor: Suat Arslanboğa
14.00 Kocaelispor - Konyaspor: Koray Gençerler
14.00 Gençlerbirliği - İ. Büyükşehir Belediyespor: Kamil Abitoğlu
19.00 Galatasaray - Hacettepe: Süleyman Abay