Bilançolarda temizlik....
YRD. DOÇ .DR. YUSUF İLERİ - Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Bizim vergicilik, muhasebe ve belge düzenimizin bazı yapısal sorunları ve yazısız kuralları vardır. Bunlardan biri özellikle küçük ve orta boy işletmelerde (KOBİ) rastlanılan kasa ve ortaklar hesaplarındaki yüksek bakiyelerdir. Elbette nedenleri büsbütün bilinmez değildir. Şirket hesaplarına girmiş bir para harcanırken şayet belge alınmamış ise kasasında fiktif bir para oluşur. Yani işletme bilançolarında görünen bu paralar aslında yoktur, belgesiz harcandığından var görünmektedir. Bu durum ortakların, aile fertlerinin eğitim, sağlık, tatil, ibadet harcamaları gibi kazancın tespitinde yasanın tanımadığı bir giderden kaynaklanabilir. Yüksek kamu fiyatlanmaları nedeniyle mükellefin belgelendirmekten kaçındığı vergi ve prim harcamaları da aynı sonucu yaratır. İşletmelerin bir de görünmeyen harcamaları vardır: İkramdır, bahşiştir, takıdır, taksidir, dolmuştur vb. ile yönetici ve personel tarafından yapılan bir takım küçük harcamaların zaman kaybına değmez diye belgesi alınmamış tutarları sanılandan daha fazladır. Hiç kuşku yok ki bu hesaplardaki yüksek bakiyeler örtülü kâr dağıtımından da kaynaklanabilir. Çoğu zaman bu bileşenlerin tümü mevcuttur. Muhasebe mesleğini yapanlar bilir, ne kadar dikkat edilirse edilsin bu hesaplardaki bakiyeler yine de sinsi bir şekilde büyür. Tüm bu belgesiz harcamalar şirket bilançolarının kasa ya da ortaklar hesabında gösterilir. Aslında belgesi temin edilmediği için işletmenin kazancı olduğundan yüksek çıkmıştır. Böyle olunca işletme bu nedenle bir vergi de ödemiştir. Olmayan bu paralarla ilgili hareketler banka aracılığıyla yapılmamış ise aksi yöndeki Danıştay kararlarına rağmen özel usulsüzlük cezasına konu edilir. Kredi veren bankalar ve alacak tahsilatı yapacak olanlar da bu tarz bilançolardan dolayı rahatsızlardır. Bu bakiyeleri kapatmak için işletmeler gayrimenkul, taşıt vb. satın alır, işletme sahipleri şahsi mameleklerindeki taşınmazları işletmeye devrederler ama bu bakiyeler yine de oluşur.
Vergi incelemelerinde, bu tür kasa ve ortaklar hesabındaki tutarların işletme sahipleri tarafından işletmeden çekildiği, işletmenin bu nedenle faiz gelirinden yoksun kaldığı gerekçesiyle kurumlar ve katma değer vergisi tarhiyatı yapmaktadır. Danıştay ise bu paraların ortakların şahsi ihtiyaçları ve işlerinde mi kullandığı, yoksa şirket faaliyetleriyle ilgili olarak mı kullanıldığı, ortaklara bir borç verildi mi yönündeki tespitlere bakarak tarhiyatı onamakta ya da reddetmektedir. Sorun böyle dinamik olunca, son altı yılda çıkan üç ayrı vergi affının değişmez konusu olmuştur. Bu her üç yasada da bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve ortaklardaki paraları %3 bir ödenti karşılığında temizlenmesini öngören hükümlere yer verilmiştir.
Üçüncüsü olan 2016 tarihli 6736 sayılı Kanun 30.11.2016 tarihine kadar işlevseldir. Kanunun 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrası, kasa mevcudunun ortaklarla ilgili işlemler de dikkat alınarak düzeltilmesi ile ilgili hükümler öngörmüştür. Yayımlanan tebliğde ise, sadece kasa ve ortaklar hesabındaki tutarların değil, bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan tutarların da dikkate alınması gerektiği özellikle vurgulanmıştır. Yasada, işletmenin esas konusu için ortaklara verdikleri paraları beyan konusu dışında tutmuştur. Yasaya göre beyan konusu tutarlar ödünç verme ve benzeri nedenlerle olmalıdır. Bakanlık tebliği de bu hükümleri tekrarlamaktadır. Yani, yüksek irade ve bakanlık tebliği beyan edilecek tutarların Danıştay kararlarına uygun tespit edilmesini istemektedir. Kanunda, kasa mevcudunun 31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenlenen bilançoya göre belirleneceği belirtilmiştir. Tebliğdeki 7 no.lu örnekte 31.12.2015 tarihi itibariyle 400 bin TL olan kasa mevcudunun değil de, 21.09.2016 beyan tarihi itibariyle görünen 220 bin TL’nin kabul edilmesi vergicilikte işlemlerin gerçek mahiyetin esas alınacağı ilkesiyle açıklanabilir. Bugüne kadar ki uygulamalarda beyan edilen tutarlar giderleştirilerek bilanço temizleniyordu. Ancak giderleştirme bilanço rasyolarını olumsuzlaştırmaktadır. Bu da 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu ihalelerine katılacak olanlar başta olmak üzere çeşitli hak mağduriyetlerine yol açmaktadır. İşte bu mağduriyetlerin yaşanmaması adına bu kez ki bakanlık tebliği isteyen mükelleflerin bu tutarları aktifleştirmesine imkan tanımıştır. Bu şekilde atılan kayıtların Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS) göre düzenlenecek bilançolarda düzeltilmesine bir engel yoktur.
Af mahiyetindeki bir düzenlemede talep edilen %3 yüksektir. Para mevcudu üzerinden %3 vergi alınması bu paraların sağladığı faizler üzerinden %30 vergi alınmasına denk düşer. Bilançoların düzeltilmesinin gerçekten istendiğinden şüphe yoktur. Bunun ise hakkaniyetli oranlarla sağlanabileceği açıktır.