Beton+borç ekonomisi bu grafiklerle baş edemez
Sayfadaki grafikler nüfusun yaşlanma eğilimlerini gösteriyor. Çok basit görünen bu 6 grafik, aslında çok ciddi bir ekonomik ve sosyal tehdidi sergiliyor.
Önce grafikler neyi gösteriyor ona bakalım:
* Toplam nüfus içinde 0-14 yaş arasındaki gençlerin payı hızla azalıyor. 2007 yılına göre 15 yaş altı nüfusun payı 3.02 puan kayıpla yüzde 23.39’a düştü. Bu oran 1990’da yüzde 35’ti.
* Çalışma çağındaki 15-64 yaş grubunun payındaki artış 2013 sonrasında yavaşlamıştı, son iki yıldır da düşüşte.
* 65 ve üzeri yaşlı nüfusun payı belirgin bir hızla artıyor. Bu grubun nüfustaki payı 2007’ye göre 1.68 puan artarak yüzde 8.76’ya ulaştı. Bu grubun payı 1990’da yüzde 4.28 ile şimdinin yarısından azdı.
* 2007’ye göre toplam nüfus yüzde 16.18 arttı. 0-14 yaş arası genç nüfus sadece yüzde 2.91 artarken 65 ve üstü yaşlı nüfus artışı yüzde 43.72 oldu. Yaşlı nüfus artış hızı, toplam nüfus artış hızının 2.70, genç nüfus artış hızının ise 15.04 katı.
* 0-14 yaş grubunun çalışma çağındaki 15-64 yaş grubuna oranı ile hesaplanan genç bağımlılık oranı, genç nüfus payındaki düşüşe bağlı olarak 2007’ye göre 5.23 puan azalarak yüzde 34.48’e indi.
* Yaşlı bağımlılık oranı ise aynı dönemde 2.27 puan artarak yüzde 12.92’ye çıktı.
* Genç ve yaşlı bağımlılık oranının toplamı olan toplam yaş bağımlılık oranı ise 2.96 puan gerileyerek yüzde 47.40 oldu.
* Toplam bağımlılık oranında son 2 yılda ortaya çıkan artış dikkat çekici. Bunun birinci nedeni çalışma çağındaki nüfusun payındaki azalma. İkinci nedeni ise yaşlı nüfus oranındaki artış.
Şimdi bu trendler ne ifade ediyor ona bakalım:
* Nüfusun yüzde 67.84’ü çalışma çağında olmasına karşın bunların yüzde 47.5’i istihdam ediliyor. Buna göre nüfusun tamamını geçindirmek için ancak yüzde 31.89’u çalışıyor.
* Genç nüfus oranındaki hızlı düşüş, çalışma çağındaki nüfus artışını olumsuz etkileyecek. Buna karşın yaşlı nüfus artışı hızlanarak devam edecek. Yani çalışan her bir kişinin beslemek zorunda olduğu insan sayısı daha da artacak.
* Çalışan nüfus oranı yerinde sayarken, sosyal güvenliğin kucaklaması gereken nüfus oranının artması, sosyal güvenlik sistemi için büyük bir açmaz.
Bu tehditler, kısa vadede sarsıcı bir şekilde gerçekleşecek tehlikeler değil, etkileri uzun vadede yavaş yavaş ama etkili bir şekilde ortaya çıkacak.
Bu nedenle hem rehavete düşmemek, hem de uzun vadeli stratejilere, sağlam çözümlere ihtiyaç olduğunu görmek gerek.
Sorunun gerçekçi olmayan üç çocuk kampanyalarıyla çözülme şansı yok. Evrensel ölçüde nitelikli eğitim, kadınların işgücüne katılımının artırılması, istihdam oranının yükselmesi, betona ve borca değil, üretim ve verimliliğin artırılmasına dayanan ekonomi stratejileri, çözümün merkezinde yer almak zorunda.