BES’te sektör düğmeye bastı
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in BES getirileri konusundaki uyarısı, sektörü alarma geçirdi. Tüm tarafların katılımıyla bu hafta bir çalıştay düzenlenecek. Çalıştayda, sistemin yapısı ve getirilerin artırılması konusunda neler yapılabileceği tartışılacak.
Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in portföy yönetim şirketlerini yüksek ücret ve düşük performans konusunda uyararak; “Sırtınızı Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) dayamayın” açıklamasından sonra Sermaye Piyasası Kurulu ve Hazine harekete geçti. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB), Türkiye Sigorta Birliği (TSB), emeklilik ve portföy yönetim şirketlerinin de bulunduğu tüm paydaşlar 21 Ocak Perşembe günü bir çalıştay yapacaklar.
Bireysel Emeklilik Sistemi'nin masaya yatırılacağı çalıştayda, sistemin yapısı, sadeleştirilmesi ve özellikle getirilerinin artırılması üzerinde durulacak. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) katılımcı sayısı 6 milyonu aştı. Birikimler de 5 milyar TL devlet katkısı dahil 50 milyar TL’ye yaklaşıyor. 2014 yılında 37.8 milyar lira olan emeklilik yatırım fonlarının büyüklüğü 2015’te 48,3 milyar liraya çıktı. Bunun yüzde 14.2’si yani 6.8 milyar lirası hisse senedinde bulunuyor. Bu rakam 2008 yılından itibaren hızla arttı ve 2012 yılında yüzde 16’yi aştı. Sistem büyüdükçe her geçen de gün artması bekleniyor. Evet yüzde 25’lik devlet katkısının etkisiyle sistem büyüyor. Fakat esas vatandaşı ilgilendiren konu BES’teki getiriler.
Sistem sorgulanmaya başlandı
2015’te piyasaların başına gelebilecek her türlü kötü olay gelince BES’teki getiriler de sorgulanmaya başlandı. Çünkü 2015, faizlerin ve dövizin yükseldiği, hisse senetlerinin düştüğü bir yıl oldu. Sonuçta enfl asyonun yüzde 8,8 olduğu bu olumsuz senede BES fonları toplamda yüzde 2,1 getiri sağlayabildi. Daha uzun döneme bakarsak, tüm BES fonlarının son 10 yıldaki yıllık ortalama getirisi yüzde 10; son beş yıldaki yıllık ortalama getirisi ise yüzde 6 ile sınırlı kaldı. Ortalama yıllık enfl asyon ise yüzde 8,2 oldu. Yani son 10 yılda yıllık ortalama reel getiri pozitif ama son beş senede negatif oldu.
Varlık dağılımı 6 milyon katılımcıya yükleniyor
BES getirileri ve sistem hakkında sohbet ettiğimiz Ata Portföy Yönetimi Genel Müdürü Mehmet Gerz’e göre, getiri konusu oldukça teknik bir konu. Acele ve sığ yorumlar kimseye fayda sağlamaz. Gerz, BES hesabında getirinin iki ana bileşenden oluştuğunu belirterek, bunları şöyle sıralıyor; Varlık dağılımı (hangi fonları hangi oranda seçtiğiniz) ve seçtiğiniz fonların kıstasına göre performansı. Gerz, bu bileşenleri şu şekilde açıklıyor: “Bunlardan ikinci aşamayı portföy şirketleri yapıyor ama getiride asıl önemli olan ilk aşama olan varlık dağılımı 6 milyon katılımcıya yükleniyor. Yılda altı kez fon değiştirme hakkı aslında milyonlarca insanın yüzde 90-95’i için bir zorluk ve yükümlülüktür.”
‘Yakar top’ katılımcının kendisine atılıyor
Aslında bu durum dünyada da farklı değil. Davranışsal finans araştırmalarına göre katılımcıların yüzde 90’ı fon seçimi yapmak istemiyor veya yapamıyor. Yüzde 9’u ise ancak profesyonel yönlendirme (yatırım danışmanlığı) ile fon seçip, değiştirebilir. Sadece yüzde 1’lik çok sınırlı bir katılımcı kesimi fon seçimi yapma konusunda bilinçli. “Oysa bizim BES’in kurgusu, sanki herkes yüzde 1’lik ehil/bilinçli sınıftaymış gibi, fonları seçme ve değiştirme yükünü katılımcıya yüklemiş durumda” diyen Gerz, sistemdeki sorunları şu şekilde özetliyor: “Böylece getiriler konusunda ‘yakar top’ katılımcının kendisine atılmış oluyor. Bu durumun suçlusu portföy şirketleri değil; sistemin kurgusu böyle. Sistemde şu anki fon dağılımı milyonlarca katılımcının bilinçsiz tercihlerini yansıtıyor: Yüzde 50 devlet tahvili ağırlığı yüksek ve riski arttıran bir unsur. Çoğu katılımcı buradaki fiyat riskinden bihaber. Örneğin 2015’te faizler yükseldiği için tahvil-bono fonları yüzde 1,5 getirdi. Oysa çoğu insan tahvil faizi yüzde 10-11 neden bunu kazanmadım diye soruyor. Hisse senedi ise yüzde 14, döviz bazlı ürünler (yabancı menkul, altın ve Eurobond’lar) ise yüzde 9-10 gibi düşük bir oranda.”
Sistemin mimarisinde değişiklik şart
Peki bu noktada çözüm ne? Gerz, bu konuda şunları söylüyor: “Yatırım finansın en temel bilgilerini kullanarak şunları söyleyebiliriz: Yabancı menkul/dövizli varlıklara anlamlı bir alokasyon yapılmalı; hisse alokasyonu borsa düştüğü dönemlerde artmalı; tahvil kısmında enfl asyona endeksli kağıtlar tercih edilmeli. Bu tür teknik bilgileri milyonlarca katılımcıya anlatmak finansal okur yazarlık açısından hoş bir şey olabilir ama uygulamaya yansıması açısından yine yüzde 1-2’lik kısımda sınırlı kalacaktır. Bu konuda davranışsal finansın bulguları ve özel emeklilik sistemi olan ülkelerin deneyimleri kuşkuya ve beyhude ümitlere yer bırakmayacak kadar net. Yatırım sektörü olarak BES’te katılımcıların çoğuna varlık dağılımı (fon seçimi) hizmeti sunan çözümler üretmemiz gerekiyor. Bu teknik konular sektörde tartışılmaya başlandı. Basit ve efektif çözümler için sistem mimarisinde önemli bazı değişikliklere gidilmesi gerekiyor. Katılımcı getirisini uzun vadede ve gerçek anlamda öncelikleyen geliştirmelerin yapılması gerekiyor. Aksi taktirde getiriler iyileşmez ve sisteme olan güven giderek azalır.”
Endeks getirisinden uzaklaşmak istemiyorlar
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan, emeklilik yatırım fonlarının hisse tercihlerine bakıldığında hisse senetlerine aktarılan fonların büyük çoğunluğunun BIST 30 hisselerinde olduğunu ifade etti. Doğan, şunları söyledi: “Bu durum bu fonların haklı olarak endeks getirisinden çok fazla uzaklaşmak istemediklerini gösteriyor. Ağırlığın BIST 30 hisselerinde olmasına karşın, bazı hisselerde fiili dolaşımdaki payların içindeki emeklilik yatırım fonları payının oldukça yüksek seviyelere çıktığı görülüyor. Hisse bazlı bakıldığında EYF’nin fiili dolaşımdaki payın yüzde 10’unun üzerinde sahip olduğu 20’ye yakın hisse senedi bulunuyor. Bu rakam yüzde 5’in üzerinde pay sahibi olunan hisse senetlerinde 50’ye yaklaşıyor. Bu listeler tek başına alım satım kararı verilmesi konusunda yeterli olmayabilir, ancak bu fonların asgari yatırım kriterlerini karşılamış olmaları önemli. Bu oranın artması hisse senetlerindeki kısa vadeli volatilitenin de azalmasını sağlıyor ancak orta ve uzun vadede fonların bu hisse senetlerinden çıkış kararı alması buradaki yatırımcılar için en önemli risklerden biri.”
Emeklilik fonlarının banka aşkı!
2013 yılı ile birlikte bireysel emekliliğe sağlanan devlet katkısı emeklilik yatırım fonlarının büyüme hızını gözle görülür şekilde artırdı. 2015 sonu itibariyle 6 milyon katılımcıya ulaşan sistemde toplam fon büyüklüğü de 48,3 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bu fonun 2008 yılında yüzde 7,8’i (yaklaşık 500 milyon TL’si) hisse senetlerine ayrılırken, 2015 sonu itibariyle bu oran yüzde 14,2’ye (yaklaşık 6,8 milyar TL’ye) ulaşmış durumda. Son günlerde gündeme getirilen sisteme zorunlu giriş gibi uygulamalar buradaki katılımcı sayısını daha da atıracak gibi görünüyor. Sisteme sağlanan bu girişler ve sonrasında düzenli ödenen aidatlar emeklilik yatırım fonunun toplam büyüklüğünün hızla artmaya devam etmesini sağlayacak. Öte yandan yaptığımız araştırmaya göre, emeklilik fonlarının en çok banka hisselerini aldığı gözleniyor. Fonların yüzde 9.06 ile en fazla Garanti Bankası’nı, yüzde 9.02 ile Akbank’ı, yüzde 6.66 ile İş Bankası C’yi, yüzde 5.9 ile Sabancı Holding’i, yüzde 5.6 ile THY’yi, yüzde 4.4 ile Tüpraş’ı, yüzde 4.14 ile Halkbank’ı tercih ettikleri dikkat çekiyor. Borsa İstanbul’da işlem gören şirketler arasında en fazla emeklilik fonlarında payı olan şirket ise Güneş Sigorta oldu. Güneş Sigorta’nın yüzde 38.42 hissesi emeklilik yatırım fonlarında bulunuyor. Güneş Sigorta’yı yüzde 33 ile İndeks Bilgisayar, yüzde 27 ile Odaş Elektrik yüzde 26.28 ile Teknosa, yüzde 23.12 ile İş Finansal Kiralama, yüzde 22.82 ile ICBC Turkey Bank, yüzde 21.97 ile Anadolu Sigorta izliyor.
BES’te otomatik katılım sistemine geçilmeli
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) Başkanı ve Ak Portföy Genel Müdürü Dr. Alp Keler, tasarruf oranlarının artırılması ve fon birikiminin sağlanması noktasında, BES’in kapsayıcılığının artırılmasının önemli olduğunu söyledi. İşverenlerin çalışanlarını otomatik olarak sisteme kayıt edecekleri ancak sonrasında çalışanlara sistemden çıkma hakkının verildiği “otomatik katılım sistemine” geçilmesinin önemli bir aşama olacağını söyleyen Keler, hükümetin 2016 yılı Eylem Planı'nda bunun yer aldığını hatırlattı. Keler, Türkiye’de performans analizlerinin yeterince detaylı yapılmadığını dile getirerek, performans sunum standartlarının hızla geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Keler, "Çalışmalar göstermektedir ki; uzun dönemde getirilerin en önemli bileşeni varlık dağılımıdır. Bu nedenle planların içindeki fon dağılımlarının doğru oluşturulması ve değişen koşullara göre yönetilmesi kritik önemdedir" dedi.