Beşiktaş kongresi ve bitmeyen değişim

Prof. Dr. Burak KÜNTAY
Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI [email protected]

Türk futbolu her gün bir önceki güne göre daha gergin, daha anlayışsız, da­ha sert ve daha beklentilerin gerçeklerden uzaklaştığı bir hale doğru gidiyor. Bu yazı­yı yazdığım saatlerde Beşiktaş kongresin­de sandıklar kapanmış, Beşiktaş Spor Ku­lübü yeni başkanını seçmek üzereydi. Da­ha neredeyse bir sene önce yeni başkanını büyük umutlarla seçmiş, bir önceki sezon yaşadığı kötü günleri bir daha yaşamaya­cağını umarak yeni sezona yelken açmıştı.

Oysaki bir sene geçmeden yine aynı hüs­ran, yine aynı sorunlar ve yine aynı durum. Benim futboldan anlamaya başladığım, se­yirci olarak Beşiktaş’ı izleyip keyif alma­ya başladığım dönemler, babamın kıymetli dostu Süleyman Seba Amcamın başkanlığı dönemiydi. Metin Ali Feyyaz’lı, Rıza Kap­tan’lı, Şifo Mehmet’li dönemlerdi o dönem­ler. Her şey çok daha basit, çok daha anlaşı­lır ve çok daha berraktı o zamanlarda.

‘Zengin yönetici’ tabiri

Bir gazete küpürü hâlâ aklımdadır. Bütün takıma bir milyon, Şifo Mehmet’e bir buçuk milyon. Düşünsenize bütün takım aynı pa­rayı alıyor. Dolar, euro ödemeleri yok. Astro­nomik bonservisler, menajer ücretleri yok. Kısacası her şey daha basitti.

Zengin yöne­tici tabirini, ilk defa o günlerde duyduk. Bir kulüp yöneticisinin cebinden bütün takı­mın maaşlarını ödemesi çok enteresan bir durum değildi. Çünkü futbolda alınan pa­ralar belli, bütçeler belli her şey daha basit­ti. Bir iş adamı maddi durumuyla rahatlıkla bir futbol takımını çekip çevirebilirdi. Oysa bugün çok farklı bir noktadayız.

Ancak bu­günün futbol bütçesi, zengin bir iş adamının bırakın bir takımı çekip çevirmesini, bir fut­bolcuyu bile bonservisi ve maaşıyla birlikte finanse etmeyi kolay kolay karşılayamıyor. Futboldaki bütçeler çok büyüdü. Takımla­rımızın bilhassa da büyük takımlarımızın kadrolarının maliyetine bir bakın, sonra da stat, canlı yayın, reklam ve forma satışı gibi gelirlerine bakın. Kesinlikle ve kesinlikle gelirlerin harcamaları karşılamadığını gö­receksiniz.

Çok net bir hesap vardır, üretiminin ve gelirinin üstünde harcıyorsan bir gün bir yerde benzin biter. Bu sadece spor kulüp­leri için geçerli değil. Aileler için, şirketler için, ülkeler için de durum farklı değil. Üre­timinden daha fazla tüketiyorsan burada bir sorun vardır.

Tabii insan, evinde ailesine de şirketinde yatırımlarında da kulüplerde ta­raftarlarının da beklentilerini karşılamak ister. İnsan hep daha fazlasını daha iyisini ister, çok normal bir şeydir bu. Ancak bugün her alanda, her konuda beklentilerimizin, arzularımızın hatta harcamalarımızın; üre­timimizin ve gelirimizin çok üstünde oldu­ğunu görmeye başlıyoruz.

Üretim olmadan tüketim

Buradaki esas sorun; beklentilerin karşı­sında üretim olmadan, tüketim yapılması için mutabık kalınan ekosistem. İstekler ile vaatler, bir yerlerde buluşabilir. Talepler ile o taleplere verilen cevaplar, mutabık olabi­lir. Ama eğer üretim ve finans gerçekleri tü­ketimle aynı noktada buluşmuyorsa bu; ku­lüpleri de ülkeleri de şirketleri de aileleri de felakete sürükler.

Kısacası bizlerin bilhassa kulüp yönetimlerinde başkanlardan ziyade prensiplere ve sistemlere yatırım yapma­ya yönelmemiz lazım. Kişilerden kurtarıcı olmasını beklemek, kişilerin kendi finans kaynaklarıyla kulüpleri döndürmesini bek­lemektense; kulüplerin kendi finansıyla sis­temini yürüteceği bir yapının oluşmasına sabır göstermemiz gerekir.

Uzun vadeli buhranlar

Toplumda bu sabır hiçbirimizde var mı, açık konuşalım yok. Her şeyin en iyisi, en güzeli bir an önce olsun istiyoruz. Ama kı­sa vadeli mutluluklar bazen ekonomik ola­rak uzun vadeli buhranları beraberinde getiriyor. Dolayısıyla bugünkü kongre, sa­dece Beşiktaş’ın ya da bir futbol kulübü­nün genel kurulu değil.

Bir bakış açısının, değişmesi gereken bir yaklaşımın, sabrın, ekonomiye olan yaklaşımın toplumun her kesiminde her alanda tezahür etmesi ge­reken bir felsefe haline gelmeli. Gelmeli ki; ülke sınırları içindeki tatlı rekabetler ile yetinmeyip, takımlarımızın uluslarara­sı turnuvalarda birbirleriyle final maçları yaptığını görelim. Sağlıklı bir ekosistem, bunun en büyük sağlayıcısı olur. Ancak şu­nu unutmamak gerekir ki sistemler ve yak­laşımlar bir günde oluşmaz. Arkasında sa­bırlı yıllar, sükunetli yaklaşımlar ve doğru atılmış temeller gerektirir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Güneş Kral 24 Aralık 2024
Trump’a az kala 17 Aralık 2024
Suriye 10 Aralık 2024
Malumun ilamı 19 Kasım 2024
Akılda kalan sorular 12 Kasım 2024
Ruhsuz seçim 24 Ekim 2024