Beşeri bilimsizlik
Devlet Konservatuvarı’ndan 1968’de mezuniyetinden bu yana 48 yıldır tiyatro sanatçısı Can Gürzap, İstanbul’da sahnelenen son oyunu Ölü Ozanlar Derneği’nin “yenilikçi” öğretmeni John Keating’in ağzından şunu diyor: “Tıp, hukuk, iş yönetimi, mühendislik, bunların hepsi asil konulardır ve yaşamı sürdürmek için gereklidir. Ama şiir, güzellik, romantizm, aşk, bunlar için yaşama tutunuruz. Kim aksini söylerse söylesin, sözcükler ve fikirler dünyayı değiştirir.”
Bu cümleler, 1989’da aynı adlı filmde aktör Robin Williams’ın “ölümsüzleştirdiği” iz bırakmış oyundan. Can Gürzap’ın karakteri öğretmen Keating, Anglosakson kültüründeki beşeri bilimlerin (liberal arts) fizik bilimler kadar önemli olduğunu vurguluyor. Beşeri bilimlerin ise bizde karşılığı yok...
Film/oyun öte yandan, eleştirel düşüncesiz yaratıcılık olamayacağını, oysa inovasyon için de yaratıcılık ve özgür düşüncenin şart olduğunu alttan alta sürekli ileten mesajlarla yüklü. Bu nedenle, film/oyunun üzerinden bunca zaman geçtiği halde konusu, bugün bile ABD’de fen, teknoloji, mühendislik, matematik (STEM) eğitimine mutlaka beşeri bilimleri de (bunları “sanat” temsil ediyor=Art) katmak gereği tartışmasında hâlâ güncel.
Bizdeki beşeri bilimler kavramı ile Anglosakson kültüründeki Latince “liberalis” (özgür) sözcüğünden gelen kavram aynı değil. Onlarda, liberal/beşeri konular, bir insanın toplumda “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” (Tevfik Fikret) bir birey olarak var olması için gereken öğretiler, beceriler olarak kümeleniyor.
STEM eğitimimizin yetersizliği kadar, içine bir de “A” yerleştirmek gerektiğini düşünenler olmuştu. Bir YÖK Başkanı, örneğin, şöyle dedi: “Mükemmel mühendislik eğitimi nasıl olmalıdır? Sıkı teknik eğitim gerekli ama artık yeterli değil. Dünyada mühendislik öğrencisinin iletişim, etik, bağımsız düşünme gibi birçok özelliğe sahip olması istenmekte.” (Gökhan Çetinsaya,25.12.11)
Aynı YÖK’ün “Beşeri bilimler temel alan yeterlilikleri” tanımı şu cümleyle başlıyor: “Beşeri bilimler insan toplumlarının tarihini, kültürünü, dilini, sanatını, edebiyatını, dini inanç sistemlerini ve düşünce yapısını bilimsel araştırma ve yöntemleriyle inceleyen bir disiplinler grubudur. İnsanlığı çok yönlü olarak irdeleyen bir disiplinler alanı olarak farklı toplumların sosyal ve kültürel gelişimini, değişimini ve karşılıklı etkileşimini teorik ve uygulamalı çalışmalarla araştırır, çok boyutlu olarak ele alır.” YÖK’ün tanınıma göre beşeri bilimler=dünya kültür ve uygarlık tarihi.
Oysa amaç, bu konuları elbette “öğretmek” ama esas, STEM öğrencilerine bu yeni yüzyıla gerekecek, onları hazırlayacak “beşeri beceriler” öğretmek. Dünya Ekonomik Forumu ve Boston Consulting Group’un hazırladığı “Eğitim İçin Yeni Vizyon” (2015) Raporu’ndaki liste bu hedefi özetliyor:
Üç temel soru var: Kişi, temel becerilerini nasıl kullanacak? Daha karmaşık konularda? Kişilik yapısıyla, değişen ortama ve çevreye nasıl uyum sağlayacak? Ve bütün bunları yaşamı boyunca hep yenileyerek öğrenmeye devam edecek.
Bu “becerilerin” dünya kültür tarihiyle ilgisi yok. Çünkü temel beceriler, tek kelimeyle “bilgiyi” anlama ve özümsemeyi gerektiriyor: Sayıları, bilimi, bilişimi, finansı, kültürel bilgiyi... Daha karmaşık düzeyde ise eleştirel düşünme ve sorun çözme, yaratıcılık, iletişim, işbirliği yapma... Kişilik becerileri olarak merak, girişim (inisiyatif alma), sebat/kararlılık, uyum yeteneği, liderlik, sosyal ve kültürel farkındalık. Listede 16 beceri sıralı.
Değil üniversite, daha ortaöğrenim düzeyinde (1-12’inci sınıflar) bu yeni yüzyıl becerilerini öğretmeye başlarsanız, daha sonraki STEM öğretimine “A” da eklemeniz mümkün olur diyor.