BES kredi için teminat olmalı
Geçen sene çok büyük bir kur krizi yaşadık. Bu tür kriz gören ülkelerde oluşan yan etkilerin hızlı bir şekilde ortadan kalkma ihtimali yok.
İyileşme mutlaka zaman alıyor, güvenin geri gelmesi ise o iyileşmenin kalıcılığı konusunda herkesin ikna olmasına bağlı şekilde uzuyor.
Türk ekonomisi bir tüketim ekonomisi.
İstihdamın da yarıdan çoğu, tüketenlere hizmet verenlerden oluşuyor.
Sanayinin toplam ekonomi içinde aldığı pay düşük. İhracatın katkısı artsa da, yeterli olmuyor.
Tüm bu nedenlerle iç tüketim daraldığında, yani alışveriş yapmayı kestiğimizde, ekonomi kendini ayağa kaldırmakta güçlük çekiyor.
O zaman soru; insanları tüketmeye nasıl ikna eder, öngörülebilirliği nasıl artırabiliriz?
Kur şoku gördüğü için sorun yaşayan tüketicilerin bankalarla yaşadığı sorunların altından nasıl kalkabiliriz?
Burada kuşku yok ki birincil öncelik güven. Güvenin toparlaması için yapılacaklar, belirlenecek öncelikler var. Bugüne kadar öngörülebilirliği artırmak adına yaptıklarımız çok da tatmin edici değil.
Yanındaki kişinin işini kaybettiğini gören insanlar, harcama kararı alırken haliyle eli gitmiyor. Daha fazla borçlanmaktan korkuyor.
Darda kaldıklarında ise gözleri varsa kıyıda birikmiş paralarına çevriliyor. Örneğin emek emek biriktirdikleri bireysel emeklilik paraları borç ödemek için çekiliyor.
Çünkü faiz oranları düşmesine rağmen yüksek olduğu için, kredi maliyetini karşılamakta güçlük çekiyorlar.
Bu sorunu gidermek için biraz beyin fırtınası yapmakta yarar var.
Bir yanda bireysel emeklilikte biriktirdiğiniz ve geleceğinizi garanti altına almak için çabaladığınız bir para var. Diğer yanda ise kabaran bir borç.
Sistemin size parayı çekmeden, sistem dışına çıkmadan açığınızı giderecek bir çözümü sunabilmesi lazım.
Konut ve taşıt dışındaki bireysel kredilerde kişinin kredi skorunun yanında kredi maliyetini en fazla yükselten faktörlerden bir tanesi bankanın elinde teminat olarak sayılabilecek bir unsurun bulunmaması.
Peki bireysel kredilerde bireysel emeklilik sisteminde biriken parayı teminat olarak gösterebilsek...
Banka bu parayı teminat olarak gördüğü için, çok daha düşük faiz maliyeti ile kredi verme şansı bulabilir.
Bireysel emeklilik sisteminde OKS dahil 107 milyar TL kaynak birikti. Bundan devlet katkısını düştüğümüzde geriye 90 milyar liranın üzerinde kaynak kalıyor. %20’sinin bu yolla teminat gösterildiğini varsaysak, 18 milyar TL teminat anlamına gelir.
Bu formül ayrıca ihtiyaç kredilerinde onay oranının artması ile de sonuçlanır.
Benzer konular gündeme geldiğinde önerilen “geçici çıkış” gibi kontrol imkanı bulunmayan önerileri de devre dışı bırakmış oluruz.
(Evlilik, hastalık vs. gibi durumlarda geçici olarak çıkıp maliyetsiz geri dönüş sağlayacak öneriler de var. Alınan paranın bu ihtiyaçlarda kullanıldığının garantisi mümkün mü? Olsa dahi bunun operasyonel olarak takibi ve uyarlaması mümkün mü?) Bu konudaki görüşümü geçen gün bir bireysel emeklilik şirketi genel müdürü arkadaşıma açtım.
“Biz de bunu bir süredir tartışıyoruz. Hatta kanunen engel olabilecek alanları tespit ettik. 4632 Sayılı Yasa’nın 17. Maddesi fon varlıklarının saklanmasını düzenliyor. Burada da bireysel emeklilikte yatırılan asgari ücret tutarına kadar olan fonların haczedilemeyeceği, rehnedilemeyeceği, iflas masasına dahil edilemeyeceğine dair hüküm var. Bu maddeye “Buna karşılık, şirketteki emeklilik hesapları üzerine, hesaptaki nakit karşılığının tamamını veya belli bir kısmını kredi kuruluşlarından kredi karşılığında teminat olarak gösterebilirler. Bu durumda, katılımcılar tarafından teminat olarak gösterilen birikim tutarı, devlet katkısı birikimi hariç ve kredi tutarını aşmamak şartı ile kredi kuruluşlarınca haciz ve rehine konu edilebilir. İşveren grup emeklilik sözleşmeleri bu madde kapsamı dışındadır. Bu fıkradaki hükümlerin uygulanmasında rehin, haciz veya iflas tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarı esas alınır” şeklinde bir ekleme yapılması halinde sorun tamamen çözülür” dedi.
Bunun bankacılık sektörü açısından da büyük bir faydası var.
Çünkü bilançolarındaki krediler için ayıracakları karşılığı önemli miktarda aşağı çekme olanağı tanımış olacak.
Bankacılık sektöründe yaklaşık 220 milyar TL “diğer” başlığı altında bireysel kredi bulunuyor.
Bu tutar düşünüldüğünde ortaya çıkan kaynağın önemli bir teminat rahatlığı getireceğin de aşikar.
En azından düşünmeye değer…
Ne dersiniz?