Berlin’den İstanbul’a Avrupa metrosu

Suat TAŞPINAR
Suat TAŞPINAR AVRUPA'NIN DOĞUSU suat.taspinar@dunya.com

Gerçi rahmetli Özal, “Bu demiryolu dediğin komünist işidir; nerede inip bindiğinizi kontrol etmek için Sovyet­ler’de gelişmiştir. Demokrasiyle bağdaş­maz.

Bizim daha fazla otoyol yapıp öz­gürleşmemiz lazım” demeye getirip, dün­yanın ‘denizde biten’ tek otoyolu denen İzmir-Çeşme’yi olmadık paralara yaptı­rarak başlamıştı işe. “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” diyen 10. Yıl Mar­şı’nın verdiği coşkuyu böylece boynu bü­kük bırakırken, demiryollarını kaderine terk etmişti.

Kazın ayağının hiç de Özal’ın dediği gibi olmadığını, 90’ların sonunda Amtrak demiryollarının mis gibi trenle­riyle koca ABD’yi bir aylık sınırsız paso ile (Avrupa’daki Intrerrail’ın muadili) kö­şe bucak dolaştığımda anlamıştım: Tava­nı cam kaplı vagonda gece yıldızları, gün­düz Pacific Highway’e paralel okyanusu seyre dalmak dahil… Velhasıl biri diğeri­ne engel değildi. Otoyol da lazımdı, hız­lı tren de. Şu günlerde hızı trenlerle “Av­rupa metrosu” öneren ve hararetle tartı­şılan bir projeyi okurken, anıların tozlu raflarına dokundum. Kopenhag merkezli düşünce kuruluşu “21st Europe”nın Star­line projesi, Bretix’in fitilini ateşlediği parçalanmanın daha da büyümesinden korkulan dönemde Avrupa’yı “demiryol­ları ile birleştirmek” hevesinde.

Berlin’den İstanbul’a metro

2040 yılına kadar yeni bir raylı sistem kurma projesi bu. “Saatte 300-400 km ya­pan trenlerle, mevcut karayolu ve demir­yolu ulaşımına kıyasla yüzde 30 daha hız­lı varırız” diyorlar.Avrupa ülkelerinde­ki 39 destinasyonu birbirine bağlayacak, hatta Türkiye, İngiltere ve Ukrayna’ya da ulaşacak bir hayal bu. Mesela Helsin­ki’den Berlin’e şu anda tam bir gün yiyen aktarmalı tren yolculuğunu beş saate in­direcek. Ayrıca trenlerin Avrupa’nın ha­va kirliliğini hafifletmesi umuluyor. Uz­manlar, “Uçaklara kıyasen yüksek hızlı trenler yüzde 90 kadar daha az CO2 emis­yonuna neden oluyor” diyor. Zira Fran­sa ve Avusturya gibi ülkeler, demiryo­lu alternatiflerinin olduğu yerlerde kısa mesafeli uçuşları bu yüzden kısıtlamaya başladı bile.

Hayallere ray döşemek mi?

Projede hedef 2040. Ama savunma için Avrupa’nın hiç hesapta olmayan trilyon­lar harcamaya karar verdiği bir dönem­de bu metro hayaline kamudan para gelir mi, muamma. Avrupa bir yandan bölünüp parçalanma sinyalleri vermeye devam ederken, birileri de “nasıl birleştiririz” diye kafa yoruyor. ‘Avrupa metrosu’ bu ikinci eğilimin iddialı bir sembolü. Yaşlı kıtanın puslu geleceği için bu tür proje­ler yalnızca ray döşemekle kalmıyor; ha­yal kurmak için de bir hat inşa ediyor. Her köşesinde kendi meşrebince kabusu ya­şamaya devam eden dünyada böyle hayal­lere ihtiyaç var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar