Berlin Green Week Gıda ve Tarım Fuarı izlenimleri: Şehirliler tarıma tarımcılar köye doğru ilerlerke
KEMAL ERDOĞAN - Cine Tarım San. ve Tic. A.Ş Genel Müdür
Uluslararası 82. Berlin Green Week (Yeşil Hafta) Gıda Endüstrisi, Tarım ve Bahçecilik Fuarı’nı, Almanya’nın diğer gıda ve tarım fuarlarından ayıran özellik; kuşkusuz profesyonellerin katılımının yanı sıra tüketiciye de dokunuyor olması. Yüz bin metre kareye yayılan alan, fuar süresince yeryüzünün en büyük lokantasına dönüşüyor. Altı kıtadan ve 80 farklı ülkeden gelen 1500 katılımcı Green Week’te adeta bir dünya marketi ve lokantası kuruyorlar. Anuga bir gıda teknolojisi fuarı, Fruit Logistica meyve fuarı, AgriTechnica tarımsal mekanizasyon teknoloji fuarı iken bu yıl 82’ncisi düzenlenen Green Week “tarladan sofraya kavramına” yaklaşan bir fuar olarak Alman gıda ve tarım fuarlarının kare ası içinde farklı bir yere oturuyor.
500 bin ziyaretçiden 350 bini ülkenin dört bir yanından gelen Alman çiftçiler ve bu gıda şenliğini izlemek isteyen tüketiciler. Fuarın, tarımdan çok gıda yönü öne çıkarken gıdayı üreten tarım üreticilerine de kibar bir teşekkür “Siz ürettiniz biz pişirdik” duruşu var. Geleneksel kıyafetleri ile alanda gezen Alman ve dünyanın diğer ülkelerinden çiftçiler. Yanı sıra sergilenen orman ürünleri, atlar, inekler, kuzular, keçiler; az da olsa mekanizasyon, traktör, teknoloji, drone’lar (insansız hava araçları) ile fuar bir bütünsellik de içeriyor. 1926’dan beri düzenlenen fuarda her yıl bir ülke onur konuğu: Bu yıl Macaristan. 5000 kişinin katıldığı açılış töreninde; Alman Tarım Bakanı, Alman Çiftçiler Birliği Başkanı, AB Tarım Komisyonu Başkanı. Onur konuğu ülke Macaristan’ın Tarım Bakanı… Herkes kendi tribününe mesajlarını veriyor.
Açılışta Macarlar; yerel dans ve müzik gösterilerinin ardından, 5000 kişilik davetli topluluğuna yan salonda, Macar mutfağından oluşan muhteşem bir menü sunuyorlar. İkinci gün, fuar G 20 ülkelerinin tarım bakanları ve üst düzey yöneticilerinin katıldığı, basına açık önemli toplantılara ev sahipliği yaptı. Bu toplantılar iki önemli başlıkta idi. “Tarım ve Su, Dünyayı Beslemede Anahtar” ana temalı birinci forumda “Suya Erişimi Geliştirme”, “Su Kalitesini İyileştirme”, “Su Fazlalığını Yönetme” ve “Su Yetersizliği Riskini Azaltma” konuları konuşuldu. İkinci toplantı ise”Gıda ve Su Güvenliği için Sürdürülebilirlik ve Yenilikçilik” temasıyla gerçekleştirildi. Toplantılar sonunda “Bildirge” ve “Eylem Planı” olmak üzere iki belge oybirliği ile kabul edildi. Belgelerde “İklim Değişikliği Paris Anlaşması”, “Antibiyotik Direnciyle Mücadele”, “Tarım ve Su”, “Tarımda Bilgi Teknolojileri” konu başlıkları yer aldı.
Burada olmanın hem Avrupa’ya hem de dünyaya dokunma şansı var. 80 ülkenin süper, orta, zayıf hazırlanmış pavyonlarını görünce bir Türk olarak “biz niye katılmadık, niye yokuz?” diye üzülmemek elde değil. Fuara katılmadık. Toplantılarda “Bakan” düzeyinde değil “bakan yardımcısı” düzeyinde temsil edildik. Yapılan forumlardaki sonuç bildirgeleri fuarın web sayfasının basın bölümünde İngilizce, Almanca ve Fransızca olarak yayınlandı. (Bu önemli sonuç bildirgesini gidatarim.com’da yayınlayacağız.) Üstelik bu sene AB ile Tarım faslı açılıyor.
Katıldığım diğer bir toplantıda “Geleceğin Tarımı Vakfı”ndan Benedict Hearlin, Alman tarım ve gıda üretiminin genel durumu ve Avrupa Birliği politikalarının buna etkisi üzerine bir konferans verdi. Monsanto’yu satın alan Bayer için Mr. Benedict’e “Bayer’e güveniyor musunuz?” diye sordum. “Hayır” dedi. Alman tarımı için çok farklı bir bakış açısı çizdi. Kapanan devlet çiftlikleri, sayıları azalan, iflas eden Alman çiftçileriyle tarıma girmek için hevesli olan, şehirli hipster gençlerden bahsetti.
Dünyanın 30 farklı ülkesinden gelen gazeteciler ile “World Wide Fund for Nature”dan Mr. Matthias Meissner ve Humbolt Universitesi Yaşam Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Harald Grethe ile yapılan yuvarlak masa toplantısı Biyoteknoloji ve 4.0 büyük veri efsanesi için farklı değerlendirmelerin yapıldığı renkli bir söyleşi oldu. Çok veri topluyoruz ama bu verileri kordine edemiyoruz ve bir gazetecinin neden bilim adamları biyoteknolojiye şüpheli yaklaşıyor sorusuna cevap bilim adamı şüphe duymalıdır oldu.
Almanya’da 600 bin aile işletmesi var ve sayıları azalıyor. WWF yetkilisi Mr Matthias Mesissner’in “ne yapacağız kârlılık için, Alman tarımını 10 tane holdinge mi teslim edeceğiz!” isyanına katılmamak elde değil. Alman tüketicisinin aylık gelirinin %10’u gıda harcamalarına gidiyor ve organik tarım fiyatları ile diğer Avrupa ülkelerinin konvansiyonel gıda fiyatları aynı. Bu başarıya şapka çıkarmak lazım.
Bilişim teknolojileri, hassas tarımda teknolojinin ilerlemesi, insansız traktörler, tarımsal mekanizasyonun hizmet sektörüne dönüşmesinin tarım alanında yaratacağı ciddi işsizlik oranları Almanları, Avrupalıları korkutuyor. Amerika’da 500 bin, Almanya’da 600 bin aile işletmesi var. Biri koca bir kıta, diğeri bir ülke. Üstelik fuar esnasında traktörleri ile Berlin’de meydanları traktörleri ile meydanı dolduran 10 bin çiftçinin Trump ve politikalarını protesto etikleri gösteri yürüyüşü alman medyasında çok az yer buldu.
Her gün yeni iş olanakları yaratmak için demeç veren politikacılar ve bunun yanında tarım-gıda sektörünün akil insanları, entelektüeller, akademisyenler… Dilerim üreticilerin tarımda kalmasını sağlayacak bir formül bulurlar. Şehrin karmaşasından kapitalist tüketim çılgınlığından uzak, kırsalda minimal bir yaşam sürmek isteyen ama teknoloji ile dünyaya dokunabilen mutlu köyler, kasabalar yaratabilecek miyiz?