Bereketli topraklar ve artan tehditler
Öncelikle bir kez daha vurgulamak gerekiyor ki ülke olarak çok önemli jeostratejik ve jeopolitik konuma sahibiz.
Gerek doğu-batı istikametinde ve gerekse Tahıl Koridoru ile kendini daha çok hissettiren kuzey-güney bağlantısında, bereketli toprakların, yeşilin ve mavinin buluştuğu noktadayız. “İki nehir arasında” anlamına gelen, ilk uygarlıkların beşiği olan Mezopotamya… Bu nehirler elbetteki Güneydoğu Anadolu Projesi’nin can damarları olan Dicle ve Fırat. Mezopotamya’da kurulan en eski uygarlık 10 bin yıl öncesine kadar gidiyor.
Bereketli Hilal’i anlamak
Bunun bir adım ötesi “Bereketli Hilal” olarak adlandırılan bölge… Kuzeydoğusunda Fırat ve Dicle nehirlerinin yer aldığı, kuzeybatısında Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin aktığı ve nihayet en aşağısında Nil nehrinin ve etrafındaki bereketli toprakların yer aldığı coğrafya. Haritada hilali andırdığı için Bereketli Hilal olarak adlandırılan ve daha çok Akdeniz ikliminin hâkim olduğu son derece verimli bir bölge.
Kuzey uçlarında Anadolu’muzun yer aldığı bu bölge, “Tüfek, Mikrop ve Çelik” kitabında Jared Diamond’ın sıklıkla vurguladığı, çok sayıda medeniyetin doğduğu ve insanlık tarihinde önemli bir yeri olan mümbit topraklar. Bununla birlikte “Anadolu, kuraklıkla yok olmuş medeniyetlerin mezarlığıdır” der Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu. Ayakta kalabilmek için bu çöküşlerden dersler çıkarmamız gereken bir coğrafya…
Dikkat edilirse bereketli topraklar ifadesinin arkasında, toprağa hayat veren “su” var. Bereketli Hilal’in sınırlarını çizerken, tarımsal üretimin olmazsa olmazı suyun kaynakları olan nehirleri vurguladık hep. Bu nehirlerin havzaları, ilk insanların yerleşim yerleri ve üretim merkezleri olmuş geçmişten günümüze.
Suyu iyi kullanabilen medeniyetler yükselmiş, zenginleşmiş ve konfor batağına düşünceye kadar hükümran olmuşlar… Sümer, Asur, Babil, Akad ve Elam gibi uygarlıklara ev sahipliği yapan Mezopotamya gibi, Nil nehrinin çevresinde de Firavunlarıyla ünlü Antik Mısır önemli bir uygarlıktır. Bereketli Hilal’in kuzey batısındaki Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin bulunduğu Çukurova’da, Hitit, Asur, Fenike, Roma ve Bizans gibi önemli medeniyetler yaşamıştır.
Vadedilmiş topraklar (arz-ı mev‘ûd) olarak bilinen, Hz. İbrahim ve onun soyundan gelenlere verileceğinin vadedildiği topraklar olarak kabul edilen, bazı Kitab-ı Mukaddes çevirilerinde, Nil nehrinden Fırat ırmağına kadar olan bölge olarak tarif edilen, Ortadoğu’da birçok ülke sınırlarının tamamını veya bir kısmını içine alan bölge ile Bereketli Hilal neredeyse aynıdır.
Kıt kaynaklar ve yeterlilik
Ülkemizi yıllardır meşgul eden iç ve dış terörün arka planında küresel güçlerin karanlık projelerinin olduğu hepimizin malumu… Bölgedeki çatışmaların, savaşların ve krizlerin temelinde ise dini, iktisadi, sosyal ve askeri nedenler ve amaçlar olduğunu biliriz.
Ülke olarak yüzyıllardır zor günlerden geçiyoruz. Bundan sonra muhtemeldir ki daha zor günler olacak. İklim krizinin, enerji krizinin, başta su olmak üzere gıda krizinin etkilerinin en çok hissedileceği hassas bir bölgedeyiz. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin katkısıyla 2000 yılında 503,5 milyon dolar olan bölge ihracatının 2023’te 14 milyar dolar değerini yakaladığına dikkatinizi çekmek isterim.
Sulamanın etkisiyle tarımsal ürünlerde 3-4 kat verim artışları yaşandı (Anadolu Ajansı). Mezopotamya’nın kalbi olan bu bölge artık çok daha stratejik…Etkin su yönetimi, iklim değişimini dikkate alan ürün deseni, gıdada yeterliliğimizi önceleyen politikalar artık daha önemli. Bereketli Hilal’e daha çok odaklanmamız gereken bir dönemdeyiz.