‘Bereket arıyorsan Niksar’a git!’

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Kasım ayının ikinci yarısında Adana, Elbistan, Urfa, Erbaa, Niksar, Vezirköprü, Boyabat, Samsun ve Aydın’da iş insanlarına “Rekabet gücü yaratmak için işbirliği ve güç birliği yaratmanın önemini” anlatmaya çalıştım.

Niksar’a gittiğimizde Belediye Başkanı Duran Yadigar, inanılmaz bir konuk severlik göstererek bilinçli heyecan ve inanmış olmanın yarattığı zengin bir enerjiyle yönettiği kenti tanıtmaya çalıştı. Eğer tarihe merakınız varsa:

• Niksar kalesinin surları, 8 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır kalesinden sonra 6 kilometrelik uzunluğu ile ikinci sırada yer alıyor. Restore edilerek yaşanan bir yer haline getirilmiş bu güngörmüş kaleden Kelkit Oluğu’nu, Canik Dağları’na geçit veren Maduru Deresi’ni, Çanakçı Deresi’nin iki yanındaki tepelerde farklı renklere bürünen baharı, yazı, güzü ve kışı seyrederek, Fatih Sultan Mehmet’in balta girmemiş ormanlarla kaplı bu vadiden yol açtırarak Otlukbeli önlerine çıkmasının öyküsünü dinler; Uzun Hasan Padişah’ı nasıl şaşırttığını öğrenebilirsiniz.

• Bir kültür başkenti olan Niksar’ın bilinen en eski adının Caberia olduğunu öğrenir; Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’ya hakim olduğu dönemlere kadar bütün Karadeniz’in dağlık yörelerine hakim olan Kaçka soyunun yaşadığını anlar, Hitit Devleti ile ünlü savaşları hakkında bir fikir elde edersiniz. MÖ 72 yılında Romalı’lar ile Pontuslar arasındaki Mithriadates Savaşları’nın üçüncüsünün Niksar’da yapıldığını zihninize kazıyabilirsiniz.

• Romalı’ların bu kente Kayser’in yeni kenti anlamında Neocaesarea adını verdiklerini, bugünkü adının oradan geldiğine tanıklık edersiniz. Roma döneminde bu kadim kentin Diaspolis ve Sebaste adlarını da aldığını size anlatırlar…

• Niksar MS 395’te Bizans egemenliğine girmiş. Türkler’in Anadolu’ya yaptığı akınlarda 1067 yılında Alpaslan’ın komutanı Afşin Bey tarafından fethedilmiş, ancak 1068 yılında tekrar Bizans eline geçmiştir. Birkaç kez Selçuklu ile Bizans arasında el değiştiren Niksar, Danişmend Devleti’nin kurucusu olan Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi ile Türkler Niksar’a yerleşmiş... Moğol istilası yaşamış, Eretna Devleti’nin kontrolüne geçmiş ve daha sonra Tacettinoğulları Beyliği’nin egemenliğine girmiştir.

• Niksar 1387’de Kadı Burhaneddin’in eline geçmiş Yıldırım Bayezid’in oğlu Süleyman Çelebi 1398’de Osmanlı topraklarına katmış...

Niksar’da Roma döneminden kalma yılanlı köprüdeki yılanın sağlık, leyleğin de bereket simgesi olduğu söyleniyor. O nedenle Niksar Belediye Başkanı “Sağlıklı olmak ve bereketle yüzleşmek istiyorsan Niksar’a uğra!” çağrısı yapıyor.

Niksar’da 4 yıl yaşadığım halde ne Roma Dönemi’nden kalma yeraltı silah deposunu, ne Kırkkızlar türbesinin öyküsünü, ne Roma arsenalini, ne de Roma döneminden kalma Çanakçı üzerindeki üç köprüyü, kalenin gizli geçitlerini, Çamiçi yaylasının serinletici ve çekici doğasını, Ayvaz suyunun kalitesini, bir Roma mezarından uyumlandırılmış Lülecioğlu çeşmesini farketmiş değildim... Ulu Caminin Selçuklu yapısı olduğu biliyor; Talazan Köprüsü’nun yakınlarında yaşıyordum ama, bu tarihi esleri kimlerin ve nasıl yaptığının öyküsünü kimseden dinlememiştim.

Bugün Niksar, tarihi derinliklerini size sunmak için…

Bugün Niksar, kültürel derinliklerinden gelen birikimini paylaşmak için…

Bugün Niksar, coğrafi derinliğinin güzelliklerini uygun altyapılar sunarak, yaşam zenginliğinizi artırmak için hazırlanmış ve sizleri bekliyor…

İlber Ortaylı Hocanın, “Şavşet ve Bergama’da Kozak Yaylasını görmeyen Türkiye’yi gördüm diyemezsin!” mealinde sözlerinin peşinden bu iki güzel yurt parçasını gidip görmüş, Hoca’nın uyarısına içten teşekkürlerimi sunmuştum…

Her zaman bildiğiniz yerlere gidip, bir şey öğrenmeden dönmek size değer katmaz... Uygun bir zamanınızı Niksar’a ayırın ve bu kadim kenti görün. Göreceksiniz, bu ülkenin çok farklı, çok güzel ve engin birikimleri olan bir yerini daha tanımış olacaksınız…

Yarın KOBİ’den ekinde “Saklı hazine: Niksar’ın potansiyelleri...” başlıklı yazımız yer alacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar