Benzin 5 lirayı geçti, dolaylı vergiyle sanki ilk kez karşılaşmış gibi

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Benzin 5 lirayı geçti, dolaylı vergiyle sanki ilk kez karşılaşmış gibi şaşırıp kaldık

 

Benzin 5 lirayı geçti ya, bazı haberlere bakarsanız artık sabrı kalmayan vatandaş isyan bayrağını çekmiş. Ne yapmış vatandaş, işte orası pek belli değil. Benzin almaktan mı vazgeçmiş, hayır. Özel otomobilini daha az kullanır mı olmuş, hayır. Öyleyse bu isyan nasıl dile getirilmiş, ne yapılmış?

Hem sanki benzin son zamdan önce 5 liranın biraz altında satılırken çok ucuzdu da, 5 lira aşılınca birden pahalı hale geldi.

Sanki benzinin fiyatı 5 liranın altındayken şimdi sözüm ona isyanlarda olan vatandaş, bu fiyatın üçte ikisinin vergiden oluştuğunu bilmiyordu da, bu gerçeği yeni zamla birlikte öğrendi.

Sanki az çok okuyup yazan, az çok eğitimi olan, gelişmeleri izleyen vatandaş, Türkiye’de vergi gelirlerinin üçte ikisinin dolaylı vergilerden, ancak üçte birinin dolaysız vergilerden oluştuğunu bilmiyordu da, benzin 5 lirayı geçince bu gerçekle ilk kez yüzleşmiş gibi şaşırıp kalıverdi.

6 da olur, 7 de…

Sorunun temelinde Türkiye’ninvergiyi nasıl toplamak istediğine ilişkin tercih yatıyor. Türkiye, vergiyi kazanç üzerinden alamadığı, almadığı sürece benzindeki üçte ikilik vergi yükünü aşağı çekemez ve her kur ve ham petrol fiyatı artışında yeni akaryakıt zamlarını konuşmayı sürdürürüz. Bundan kaçış yok. Bir kere bunu kabul etmemiz gerekiyor.

Akaryakıt fiyatları, bizim vergi politikamızın bir sonucudur yalnızca. Vergiyi ağırlıklı olarak gelirden mi alacağız, harcamadan mı? Şimdiye kadarki tercihimiz ağırlığı harcamaya vermek olduğuna göre, benzindeki 5 liralık fiyat kaçınılmazdır, bu rakamı 6 lira olarak da görürüz, 7 lira olarak da. Ne zaman olur bilemeyiz, ama bu rakamlar da olacaktır.

Cumhuriyet’in ilk yılları…

Akaryakıt zamlarının bu yapı içinde tek başına önemli olmadığını, bu zamlarla kaçınılmaz biçimde karşılaşmaya devam edeceğimizi bir kez daha belirterek, sorunun temelinde yatan dolaylı-dolaysız vergi konusunu masaya yatıralım.

Cumhuriyet döneminin tüm yıllarının dolaylı-dolaysız vergi oranlarını çıkardık.

Dolaylı vergi oranının en yüksek olduğu dönem, 1924-1930 dönemi.  Bu 7 yılın ortalamasında dolaylı vergilerin payı yüzde 75.5, dolaysız vergilerin payı ise yüzde 24.5 düzeyinde oluşmuş.

Dolaylı vergilerin payının en yüksek düzeyde gerçekleştiği yıl da bu dönemde zaten. 1928 yılında toplam vergilerin yüzde 79.9’unu dolaylı vergiler oluşturmuş, dolayısıyla dolaysız vergilerin payı da
yüzde 20.1’e kadar gerilemiş. Dolaylı vergilerin payının 1928’de böylesine rekor düzeye çıkmasında çiftçilerden alınan verginin 1925 yılında kaldırılması ve bunun yerine başta tütün olmak üzere bazı tüketim mallarına vergi konulması etken oldu. 1929’daki büyük buhranla birlikte dolaylı vergilerin payı azaldı.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında dolaylı vergi payının yüksek olmasının su götürür bir yanı var. Ülkede henüz ne kayda değer bir vergi geliri doğuracak sanayiden söz edilebilir, ne ticaret gelişmiş durumdadır. Bunlar olsa bile vergi toplamak için doğru dürüst bir örgütlenme de söz konusu değildir. Dolayısıyla o dönem için dolaylı verginin payının yüksek seyretmesinin ve dolaysız vergi tahsilatının çok az olmasının şaşılacak bir yönü yoktur.

1970’lerde dolaylı lehine döndü

1924’ten 1930’a kadar olan dönemde yüzde 75.5 ile rekor düzeyde gerçekleşen dolaylı vergi oranı,

1970’li yıllara gelinceye kadar 10’ar yıllık dönemler itibariyle yüzde 65’in altına çekilemedi. Oran, 1971- 1980 döneminde ise hızla gerileyerek yüzde 41.7’ye indi. Bu dönemde oranın böylesine hızlı bir gerileme kaydetmesinde ekonomideki yavaşlama ve bundan kaynaklanmak üzere dolaylı vergi artışının genel artışın altında kalması etkili oldu.

Türkiye 1985’te en büyük vergi değişimini gerçekleştirip KDV’ye geçtiği halde 1981-1990 arasındaki dolaylı vergi oranı yine yüzde 50’nin altında kaldı ve yüzde 47.8 olarak gerçekleşti.

Dolaylı vergi oranının en düşük düzeyde oluştuğu yıl 1981 oldu. Söz konusu yıl toplam vergi gelirinin yüzde 35.5’ini dolaylı, yüzde 64.5’ini dolaysız vergiler oluşturdu.

Son 10 yıl, en yüksek ikinci dönem

AKP iktidarında geçen son 10 yıl, Cumhuriyet’in ilk yıllarından sonra dolaylı vergi oranının en yüksek gerçekleştiği ikinci dönem özelliğini taşıyor. 2003-2012 yıllarını kapsayan 10 yılda dolaylı vergi oranı yüzde 67.1 oldu, dolaysız vergi oranı da yüzde 32.9’a geriledi.

Bir başka ifadeyle dolaylı vergi oranının yüksekliğinde Cumhuriyet’in ilk yıllarından sonraki en kötü dönemi yaşıyoruz. Ancak, Cumhuriyet’in ilk yılları için dolaylı vergi oranının yüksek oluşması konusunda makul gerekçeler var. Günümüzde ise vergi toplamaya ilişkin teknik olanaklar her geçen gün artıyor olmasına rağmen, bu konuda ilerleme kaydedemiyoruz. Son üç yıldır dolaylı vergi oranı yüzde 67- 68 düzeyinde seyrediyor.

Ayrıca bu dengeyi değiştirmek, daha doğrusu dengesizliği bozmak adına herhangi bir adım göremiyoruz. Tüketimin azaltılması gibi bir amaç da güdülerek alkollü içecekler ve sigaradaki vergi yükü sürekli artırılıyor.

İşte benzindeki ağır, hatta görülmemiş ölçüde vergi yüküyle birlikte fiyat da 5 lirayı aşıveriyor. Ama başta da dedik ya, bu yapı değişmediği sürece 5 lirayı da arayacağız; 6 lira da, 7 lira da bizi bekliyor çünkü.

 

ucte_biri.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar